29 Aralık 2018 Cumartesi

İmkansızın Şarkısı -Haruki Murakami

Sayfa Sayısı:349 
Doğan Kitap 

Arka Kapak Yazısı:Bir yolculuk sırasında Beatles’ın “Norwegian Wood” adlı parçasını duyan kahramanımız 37 yaşındadır ve bu parça onu Tokyo’da geçirdiği üniversite yıllarına götürecektir. En yakın arkadaşının intihar edişi, geçen zamanın ardından onun kız arkadaşıyla yakınlaşması, araya giren zorunlu ayrılık ve yeni bir kız arkadaş. “İmkânsızın Şarkısı” yalın, çarpıcı ve sıcak bir aşk hikâyesini anlatıyor. Yazarı Haruki Murakami Japon edebiyatının aykırı, ama en çok okunan yazarı. Japon geleneklerinin dışında geliştirdiği üslubuyla adından çok söz ettiren Murakami’yi dünyaya tanıtan roman “İmkânsızın Şarkısı”.
1968-1970 yılları arasında geçen olaylar, o günün toplumsal gerçeklerini de satırlara taşıyor. Ama romanın odağında bu toplumsal olaylar değil üçlü bir aşk var. Gençliğin rüzgârıyla hareketlenen “İmkânsızın Şarkısı”nı ölümle erken karşılaşan gençlerin hayatı yönlendiriyor. Hiçbir şeyin önem taşımadığı, amaçsızlığın ağır bastığı, özgür seksin kol gezdiği bir öğrenci hayatı... Ama diğer yanda da yoğun duygular var... İmkânsız aşklar, imkânsız şarkılar söyleten. Hemen hemen her Japon gencinin okuduğu roman anayurdu dışında da çok kişi tarafından sahipleniliyor.

Yorumum:Yorumlarına bakarak merak ettiğim ve okumaya başladığım bir kitap İmkansızın Şarkısı.Peki beğendim mi hayır.Ben bir kitabı okurken ya da okuduktan sonra bana bir şeyler hissettirmesini isterim gerilim,romantik ya da komedi bu kitapta bunlar yoktu.Başta ümitliydim ama güzel olabilecek gibiydi ama olmadı.

Arka kapak yazısının harici şu yazıyor genç bir adamın güçlüklerle birlikte göğüs germe umuduyla ilk aşkına geri dönüşünün olağanüstü hikayesi.Hani nerede kitapta bunlar yok onun yerine sabahın beşinde iki kıza rastlayan bu genç bu kızlardan biriyle otele gitmesi bu var ya da gece yurttan bir arkadaşıyla kızlarla beraber olmak için geceyi dışarıda geçirmesi ama zaman zaman eli boş dönmesi var.Yaş da önemli değil onun için ister kendiyle yaşıt olsun ister ondan yirmi yaş büyük olsun.Hani ilk aşkına geri dönüşü var ya onda bile başka bir kadınla beraber oluyor ve bundan büyük zevk alıyor sonra o aşkını arıyor ben sadece seninle olmak istiyorum diyor.

Yılın son kitabı böyle olsun istemezdim ama şans işte.Yılın overrated ödüllerini bu kitaba veriyorum.Fazla abartılmış bir kitap.Tavsiye etmediğim bir kitap oldu kendileri.

Puan 1/5

You | Dizi Yorumu


Bir gün kitapçıya gelen kız ve onu gören bir adam.Joe ilk görüşte aşık olmuştur Beck'e.Onu elde etmek için yapamayacağı şey yoktur gerçekten yoktur.Günümüzde ilk nerede ararız birini tabi ki sosyal medyada Joe da bunu yapar ve  tatlı tesadüfler yaratır ve tekrar tekrar yollarının kesişmesini sağlar.Her şey ne kadar hoş ve sıradan bende böyle düşünüyordum klasik şeyler bir numarası yokmuş.Ama her şeyi birinci bölümün sonuna saklamışlar.O olmasaydı eğer belki de merak edip devamını izlemedim.

Biraz romantik biraz gerilim bir dizi.Günümüz olayları gibi saplantılı bir aşık ama farkında olmayan bir kız.Dizi kurgu olduğunu bilse bile insan benim başıma gelse ne yapardım diye ürkebiliyor.

Kitaptan uyarlama bir diziymiş kitabı hakkında bir fikrim yok dizisine de zamanında fragmanına rastlamıştım oradan izledim.Dizinin ortalarına doğru yine sıradanlaşmaya başlar gibi oldu ama sezon finali yine ikinci sezonu merak edip izlememe sebep olacak şekilde bitti.Hikaye basit ama merak ve gerilim güzel harmanlanmış.İlk sezonu güzeldi tavsiye ederim.

27 Aralık 2018 Perşembe

Seri Kitapları Seri Okuyoruz Sonucum


Geçen senenin başında bu güzel etkinliğe katılmıştım.Elimde bir çok seri kitapları da olunca iyi oldu.İsterdim ki elimdeki bütün serileri okuyup bitireyim ama olmadı,yine de bir çoğu azaldı.Etkinliğin sahibi sevgili Şule'nın yazısına da buradan ulaşabilirsiniz.

Şimdi gelelim kaç tane neler okumuşum.
  1. Çırak (Rizzoli-Isles Serisi)
  2. Çirkinin Aşığı (Prens Serisi)
  3. Küller ve Kor (Ashes Serisi)
  4. İntikam Ateşi (Ateş serisi)
  5. Ölümsüz Ölüm (Eve Dallas Serisi)
  6. Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler (Centilmen Piç Serisi)
  7. Bir Prense Aşık Oldum (Kraliyet Kardeşler Serisi)
  8. Söz Dinlemez Kalbim (Çöpçatan Serisi)
  9. Rüya Ateşi (Ateş Serisi)
  10. Bu Güller Senin (Gelin Serisi)
  11. Mutlu Ölüm (Eve Dallas Serisi)
  12. O Yaz (Süs Bitkileri Serisi)
  13. Gölge Ateşi (Ateş Serisi)
  14. Bir Alışverişkoliğin İtirafları (Alışverişkolik Serisi)
  15. Meğer Ne Çok Sevmişim (The Hathaway Serisi)
Benim okuduklarım da bunlar bu sene zaten bu sayının iki katı kadar filan kitap okudum yarısını serilerden okumuşum.Etkinliğin kazanına da beş kitap hediye edilecek şimdiden kazananı tebrik ederim.Biz serileri seri okuduk peki ya siz?

26 Aralık 2018 Çarşamba

Katya'nın Yazı - Trevanian

Sayfa Sayısı:232
E Yayınları

Arka Kapak Yazısı:Rahatlığı ve gerilimi aynı zaman aralığında veren,Bask kültürünün ince ayrıntılarını içinde barındıran metin aralarındaki ipuçlarını takip edenler için soluk soluğa,edemeyenler için şok bir son...Gerçek olamayacak kadar kusursuz ve katlanılamayacak adar acı...İnsan ruhunun derinliklerine inen sürpriz dönüşlerle umulmadık bir etki yaratan inanması zor bir yaz...

Yorumum:Genç doktor bir gün bir kızla karşılaşır onun güzelliğine tavırlarına farklı olmasına tutulur.Katya'dır o kız farklıdır kasabada yenidir.Her şey güzel olsa da bazen sebebini anlayamadığı şeyler olur doktorun,kardeşi Paul'un ona karşı davranışları bir öyle bir böyledir.Hem bir şeyler anlatmaya hemde gizlemeye çalışmaktadır.Okurken bir şey var ama ne nasıl bir hikayeleri var bu ailenin diye düşünüyor insan.Yazar bazı ipuçları bırakmış olsa da o derece beklemiyordum olanları.Kitabın sonu benim için çarpıcı bir şekilde bitti.Doktor içinde öyle yıllar geçse de aklından silinmedi Katya ve ailesi.

Yazıldığı yıla göre güzel kurgu yılından dolayı beklentiyi fazla yükseltmeden farklı bir şeyler okumak isteyenlere tavsiye ederim.

Puanım 4/5

23 Aralık 2018 Pazar

Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi? - Philip K. Dick

Sayfa Sayısı:290
Türü:Bilim kurgu 
6:45 Yayınları 

Arka Kapak Yazısı:Android'ler Elektrikli Koyun Düşler mi?, ilk kez 1968 senesinde yayınlanan Philip K. Dick tarafından yazılan bilim kurgu romanıdır. Hikaye örgüsü, bir android avcısı Rick Deckard'ın, ikinci bir avcı John İsidore isyancı androidlerin peşinden gitmesi anlatılır. Roman insanlık felsefesini inceler. 1982 yılında Hampton Fancher ve David Peoples'ın kitaptan uyarladıkları senaryo Ridley Scott tarafından Harrison Ford'un başrolde olduğu Bıçak Sırtı adlı filme çekildi. Kitabın devam romanlarının başlığı da Blade Runner olarak kondu.

Kitap 1968 yılında Nebula Ödülleri'nde adaylık elde etti. 1998 yılında ise Locus Poll Ödülleri'nde 1990 yılından önce yayımlanmış en iyi bilim kurgu kitabı seçildi.

Yorumum:Adından dolayı sürekli merak ettiğim,okumak istediğim bir kitaptı.Adı sizce de çok çekici değil mi? Bu seneki alışverişlerimde aldım ve yine bu sene içinde okudum kitaplıkta fazla bekletmeden.

Bu tür kitaplarda yaratılan dünyaya kurguya girmek bazen zordur anlaşılmazdır ama bu kitapta öyle değil ilk sayfadan itibaren kendinizi kitabın içinde buluyorsunuz.Bilim kurgu olduğu kadar macera kitabı da denebilir bir avcı ve avlanan androidler var.Bu bana Battlestar Galactica'daki insan görünümlü cylonları hatırlattı.Hep derim yapay zeka güzel olduğu kadar tehlikelidir diye.Bu kitap da da güzel bir örneği işleniyor denilebilir.

Yazıldığı yıla göre kitabı gerçekten güzel buldum.Tek tük sıkıntılar vardı onlar da çeviriden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.Filme de uyarlanmış onu da en kısa zamanda izlemeyi düşünüyorum.Bilim kurgu sevenlere tavsiye ederim güzel akıcı bir kitap,çeviriyi görmezden gelirseniz.

Puanım 4/5

9 Aralık 2018 Pazar

Şizofren - Wulf Dorn

Türü:Gerilim
Sayfa Sayısı:400
Pegasus Yayınları 

Arka Kapak Yazısı:PSİKİYATRİST’İN YAZARINDAN NEFES KESİCİ BİR GERİLİM ROMANI

Ne kadar zaman geçtiği önemli değil
Ne kadar değiştiğin önemli değil
Sessizlik seni çıldırtmaya devam edecek
Ve dehşetin soğuk pençesini hissedeceksin

Psikiyatr Jan Forstner başarısız bir evlilikten ve işini kaybettikten sonra doğduğu yer olan Kahlenberg’e geri döner. Yirmi üç yıl önce, küçük kardeşi iz bırakmadan ortadan yok olmuş, hemen ardından babası bir araba kazasında ölmüştür. Kardeşinin başına gelenlerle ilgili belirsizlik ve babasının korkunç kaybı Jan’ın ruhsal durumunu belirler ve onu rahat bırakmaz.
Kâbuslarını geride bırakmayı ve tekrar yaşamaya başlamayı istiyordur, ama klinikteki bir hasta intihar edince, Jan kendisini yirmi üç yıldır gizli kalmış korkunç sırrı açığa çıkaracak olan soruşturmanın içinde bulur…

Yorumum:Herkese mutlu pazarlar...Okumak da geç kaldığım bir yazar bir kitap yorumuyla geldim.Ama aklımdan da çıkmayacak bir kitap.Hikayesi sarsıcı küçük bir çocuğun kaybolması ve ardında yıkık dökük kalan bir aile.Geriye kalan ağabey Jan yıllar sonra tekrar aynı kasabaya olay mahaline geri döner.psikolog olarak.Bazı şeyleri geride bırakmayı denemiştir ama olaylar onu yine içine çeker.

Kitap çok akıcı ne olacak neler oldu merak ederek okuyorsunuz.Ve zaman zaman geriliyor içiniz de ürperiyor türün hakkını veriyor diyebilirim.Sonu da çok çarpıcı bitti benim için can damarımdan vurdu diyebilirim her ne kadar kurgu olduğunu kendime sık sık hatırlatsam da.

Beğenmediğim nokta kitabın adı, orijinal adı daha güzel Soğuk Sessizlik neden bunu kullanmadı da yayınevi Şizofren kullanmayı tercih etti anlamadım.Bunu dışında beğendiğim bir kitap oldu benim gibi hala okumayan varsa şu kış günlerinde biraz içiniz ürpersin istemez misiniz?

"Artık eve gitsek..."

Puanım 4,5/5 

30 Kasım 2018 Cuma

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim - Joanne Greenberg

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Türü:Psikoloji
Sayfa Sayısı:288
Metis Yayınları 

Arka Kapak Yazısı:İçine doğduğu dünyanın kurumlarıyla bağdaşmayı öğrenemeyen, iletişimsizliğin karanlığında yaşayan on altı yaşındaki bir genç kızın öyküsü...

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim, deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sığınmıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah'ın akıl hastanesine "düşme"sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun "kurtarma operasyonu" başlar.

Greenberg'in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, "akıl hastalarının gizleri" üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.

Yorumum:Sırça Fanus kitabını okuduktan sonra bir yerde Sana Gül Bahçesi Vadetmedim kitabının daha güzel olduğunu okumuş merek ederek listeme eklemiştim.Sırça Fanus'u okuyalı iki yıl oluyor o zamandan beri listemde.Kütüphanede karşıma çıkana kadar.

Nasıl anlatsam bu kitap için ne desem bilemiyorum.Kitabın büyük bir kısım akıl ve sinir hastalıkları hastanesinde geçiyor.Deborah da oradaki hastalardan biri.Bir bakıyorsunuz normal bir insan gibi ama içindeki duygu ve düşünceler konuşmaya başlayınca bambaşka bir boyuta geçiyor.Kitabın genel olarak ağır sakin ilerleyen bir havası ama kendine çeken yanları var.Yaşanmış bir hikaye olması anlatım merak ediyorsunuz.288 sayfa kısa gibi duruyor ama sabırla okunması gereken bir kitap.Bende uzun sürede bitirdim.
"Deliliğin ne olduğunu keşfettim,"dedi Deborah ve büyük bir korkuyla deliliğin sınırsızlığını,gücünü ve yarattığı dehşeti hatırlayıp başını salladı."Gerçekten olağanüstü bir şey.Evet kesinlikle olağanüstü bir şey."
Psikoloji,şizofreni konulu okuduğum üçüncü kitap daha önce Veronika Ölmek İstiyor ve Sırça Fanus'u okumuştum ama içinde en çok beğendiğim bu oldu.Bu tip kitap sevenlere tavsiye ederim.

Puanım 5/5

26 Kasım 2018 Pazartesi

Yaban Kızlar - Ursula K. Le Guin

Türü:Öykü
Sayfa Sayısı:100

Arka Kapak Yazısı:Locus, Asimov ve Nebula Ödülü sahibi Yaban Kızlar, ipek ve kılıçla bezeli bir toplumdaki iki esir “toprak çocuğun” adalet arayışlarının şiddet ve aşk yüklü bir sona varan öyküsünü anlatıyor. Öyküyü Ursula K. Le Guin’in şirketsel yayıncılığın ve kapitalizmin temel varsayımlarının maskelerini alaşağı eden denemesi “Okurken Uyanık Kalmak” ve yazarının bilinmeyen yönlerini ortaya koyan bir söyleşi izliyor.

Yorumum:Ursula K. Le Guin uzun zamandır kalemini merak ettiğim bir yazardı.Aklımda Yerdeniz kitabıyla başlangıç yapmak vardı ama kütüphanede Yaban Kızlar kitabıyla karşılaşınca neden olmasın dedim.Başlarken büyük beklenti içindeydim çok sevilen bir yazar olduğundan.Kitaba ilk başladım isimlerden afalladım alışmadım değişik geldi.Hikaye de aynı şekilde bir süre adapte olmakta zorluk çektim.Sonra alıştım ama bu sefer de öykü bitti.Yazarın kalemi biraz farklı geldi bana pek sevemedim.Kitabı bu ay içinde okumuş olmama rağmen şuan aklıma pek bir şey gelmiyor kitapla ilgili.Konu güzel içinde bazı güzel noktalar var işte her yazarın her kitabı güzel olucak diye bir şey yok demek ki.

Kitapta birde söyleşi var ben onu okumayı tercih etmedim öyküyü okudum bıraktım.Bu öyküyü beğenmemiş olsam da yazarın diğer kitaplarını okumak istiyorum.Yaban Kızlar benim gibi bu yazarı ilk kez okuyacaklar için yanlış tercih olduğunu düşünüyorum ben yaptım siz yapmayın.Daha popüler kitaplarından başlamak daha iyi olabilir.

Puanım 2/5

24 Kasım 2018 Cumartesi

Meğer Ne Çok Sevmişim - Lisa Kleypas (The Hathaway #5)

The Hathaway Serisi #5
Türü:Historical,Tarihi Aşk
Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı:368

Arka Kapak Yazısı:Doğa ve hayvanlara düşkünlüğüyle bilinen Beatrix Hathaway’in kendini rahat hissettiği tek yer açık alandır. Daha önce Londra sezonuna katılmasına rağmen, duru bir güzelliğe sahip bu genç kadının karşısına onu heyecanlandıran veya ciddi anlamda ona kur yapan biri çıkmamıştır. Bu yüzden çaresizce kendini aşkı hiç bulamayacağına inandırmıştır.  Ancak Hathaway kardeşlerin en sıra dışı üyesinin sıradan birini hayatına almasının artık zamanı gelmiştir. Kız kurusu sıfatından kurtulmasının tek yolu budur. Çok geçmeden, kader karşısına aradığı kişiyi çıkaracaktır.

Yakışıklı ve cesur Yüzbaşı Christopher Phelan savaştan döner dönmez, Beatrix’in arkadaşı olan, hayat dolu Prudence ile evlenmeyi düşünmektedir. Ancak Pru’ya yazdığı mektuplarında sözünü ettiği gibi savaş meydanında geçen hayat onun ruhunu karartmıştır. Christopher eskisi gibi değildir artık. Pru’nun yaşadığı hayal kırıklığını fark eden Beatrix arkadaşına yardımcı olmaya karar verir. Christopher’a gönderilen mektupları genç kadının adına kendisi yazacaktır. Beatrix ile Christopher arasındaki yakınlaşma kısa bir süre sonra bambaşka bir hal alır; yoğun bir çekim gücü ve tutku baş gösterir… Genç adam eve döner dönmez sevdiği bu kadının karşısına çıkacaktır. Beatrix’in masum oyunu, karşılık bulamayan bir aşk acısıyla —ve inkâr edilemez bir tutkuyla— sonuçlanacaktır.

Yorumum:Kitap kapağıyla tam anlamıyla uyumlu savaşta olan bir erkek ve onun mektup arkadaşı olan Beatrix.Ama tek sorun Christopher'in bundan haberi yoktur o konuştuğu kişiyi başka biri sanmaktadır.Ne zaman ki Christopher savaştan döner  bir şeylerin ters gittiğini düşünür ortalık karışır.Bu arada kitabın kapağındaki mektup da Gençliğe Hitabe yazıyor.Dikkatli bakınca okunuyor birazcık.

Zamanında buldukça historicalları topladım şimdi de özlemini çekmeden fazla ara vermeden okuyorum.Geçen ay bu yazarın O Yaz adlı kitabını okuyup beğenince tercihim yine aynı yazar oldu.Daha yazardan okuduğum ikinci kitap olmasına rağmen kalemini ve tarzını beğendim.Kitabın içinde yetişkin içerikler vardı ama diğer yazarlar gibi kitabı bu sahnelerle boğmamış.Bu da sevmemde büyük bir etken gereksiz sayfa kalabalığı gibi geliyor bana ben genelde atlıyorum buraları.

"Daha iyisini bilemeyecek kadar genç ve idealist,"dedi Christopher.
"Kararını yanlış buluyorum."
"Ben de,"diyerek karşı atak yaptı Leo."Ama malesef kız kardeşlerimin hiçbiri kocalarını benim bulmama izin vermedi."

The Hathaway serininin son kitabı Meğer Ne Çok Sevmişim kardeşlerin en küçüğü Beatrix ve onun aşk hayatını konu alıyor.Tarihi aşk romanlarını karışık okuduğumdan seriyi biraz sondan giriş yaptım ama bence bir fark yok başı sonu belli kitaplar olduğundan.Son kitaptan başlamış olsam da Hathaway kızlarını okumak keyifliydi.Hatta ailenin bir arada olduğu ablaların eniştelerin keyifli atışmaları daha çok olsaydı hiç fena olmazdı.Beğendiğim bir kitap oldu bu türü sevenlere tavsiye ederim.

Puanım 5/5

14 Kasım 2018 Çarşamba

Tuhaf Kütüphane - Haruki Murakami


Arka Kapak Yazısı:Yalnız bir çocuk, gizemli bir kız ve Koyun Adam…  Acaba korkunç yaşlı adamın onları hapsettiği ürkünç kütüphaneden kaçmayı başarabilecekler mi? Haruki Murakami’den büyükler için yazılmış, masal tadında bir öykü…

Yorumum:Şimdi bu kitaba ne desem bilemedim.Kitap zaten kısacık bir şey,yorum yaparken de bir tarafı elimde kalacak gibi hissediyorum.Hikaye çok güzel ama sonunu okuyana kadar,çünkü sonu yok kitabın.Bir anda bitti, bense  nerede bu kitabın devamı ne  oldu şimdi bunlar neden oldu hayal mi gerçek miydi diye düşündüm.İçindeki çizimlerle masalsı anlatımıyla daha uzun olsaydı hikaye çok daha güzel olabilirdi.



Ben bu kitaba kütüphanede rastladım o yüzden okudum yoksa sanmıyorum kısacık bir kitaba otuz lira vermezdim.Onun yerine üstüne az daha koyar Harry Potter çizimli baskılarını alırım.Bence sizde kütüphaneden alıp okuyun hatta kitapçıda bile okunabilir.

Puanım 3/5

9 Kasım 2018 Cuma

A Discovery of Witches | Dizi Yorumu



Bir cadı Diana Bishop güçlerini kullanmayı eğitilmeyi reddeder kendine bir yol çizer.Ama bir gün hayatı kütüphaneden bir kitap istemesiyle alt üst olur.Farkında değildir ki elinde tuttuğu kitap Hayat Kitabı'dır ve bütün türler onun peşindedir.Bu sırada  gizemli Matthew Clairmont ile yolları kesişir.Bu iki kahraman birbirlerinin kollarına mı düşecek, yoksa birbirlerine karşı hayatta kalma mücadelesi mi verecekler?

"Dünya bir zamanlar gizemlerle doluydu,ancak şimdi insanlara ait.Biz, yaratıklar; hepimiz yok olduk..İblisler, vampirler ve cadılar dışında farkedilme korkusuyla..Köşelerde saklandık.Birbirimizden kuşkulandık.Ama,babamın da eskiden dediği gibi her son yeni bir başlangıçtır."

Dizi Deborah Harkness Ruhlar Üçlemesi serisinden uyarlama adını da serinin ilk kitabı olan Cadıların Keşfi'nden alıyor.Ben kitabını okumadım ama baktığım yorumlarda kitapların güzel ama biraz ağır ilerlediğini okumuştum.Dizisi de öyle ağır ilerliyor ve genel olarak Diana ve Matthew üzerinden ilerliyor.Evet onlar başrol ama yan roller de bir o kadar güçlü karakterler hatta başrollerden daha güçlü olduklarını düşünüyorum onları izlemek daha keyifli.Matthew karakterinden hoşlanmıyorum saygısız,fazla egosu var ve bence iki yüzlü bir insan.Diana güçlü bir karakter olarak gösteriliyordu ilk bölümde kendi başına çok iyi yerlere gelmiş ve öyle de biliniyor dizi de ama Matthew'in yanında aciz ona muhtaç havası var bu durumdan hoşlanmadım.Bu yüzden ikilinin romantik diyalogları değil de gizem kısmıyla daha çok ilgileniyorum.

Yan karakterlerden Dominico'nun daha çok sahnesi olsun isterim gizemli bir havası var.Marcus ve Miriam'da öyle hiç değilse araştırma ruhları var merak ediyorlar.

Geçtiğimiz günlerde birinci sezonu bitti dizinin genel yorumunu yapacak olursam biraz açılması kendine gelmesi lazım diziye daha fazla heyecan ve hareketlilik lazım,sezon finalinde onun sinyalini verdi gibi o yüzden ikinci sezondan daha çok umutluyum.Beklentiyi fazla yükseltmeden izlenebilecek bir dizi olduğunu söyleyebilirim.Birde benim gibi kitabını okumayıp neler olduğunu merak edenler de diziyi izlemeyi tercih edebilir.

5 Kasım 2018 Pazartesi

Ekim Ayında Okuduklarım | İzlediklerim

Bu olayı her ay yapamıyorum düzgün bir kitaplığım olmadığından kitapları boş bulduğum yerlere kutulara filan koyduğumdan ay sonu bu iş gözümde büyüyor kitapları bulamıyorum ama bazen de masamda birikiyor fotoğrafını çekip paylaşmak istiyorum bugün de o günlerden biri oldu.Benim için biraz koşturmacalı geçen bir aydı ona rağmen 4 kitap okudum ve bu benim için güzel bir sayı.Gönül ister ki daha hızlı daha fazla okuyayım ama olmuyor.Okuduğum bütün kitapların yorumları tek tek mevcuttur ayrıntılı okumak isterseniz.Okuduklarımdan memnunum bu ay beni hayal kırıklığına uğratan kitap olmadı.



Okuduklarım
  • Köpek Kalbi
  • Bu Bizim Hikayemiz
  • Yeraltından Notlar
  • Bir Alışverişkoliğin İtirafları
İzlediklerim de ise bir süredir dizi izliyordum şimdilerde ise filmlerime geri döndüm diyebilirim.Ay sonunda bu kararı vermemden az film izledim.

İzlediklerim 
  • Repo Men
  • Suyun Sesi
  • Kayıp Aranıyor
  • Üç Kağıtçılar
Filmlerden de Kayıp Aranıyor filmini merak ederek keyifle izledim.Klişe bir senaryo aslında ama çekim tekniği dikkat çekiyor olayları bilgisayar kamerasından görüyoruz ve bir çok olay da bilgisayar üzerinden gerçekleşiyor bir babanın kayıp olan kızını araması onun hayatını araştırmasına tanık oluyoruz.

Bir diğer filmde Üç Kağıtçılar Nicolas Cage'nin devleştiği filmlerden olduğunu düşünüyorum.Bu filmde hem Obsesif-kompulsif hemde dolandırıcı bir karakteri canlandırıyor ve sonu ters köşe filmlerden öyle filmlerden hoşlananlara tavsiye ederim.

Bu arada bir sürü de dizi izliyormuşum farkında değilim sezonun başlamasıyla güncel bölümler bir anda üstüme gelmeye başladılar bunlar bitsin yeni diziye öyle başlarım diyordum ama dayanamadım bir süredir izlediğim iki yeni dizi var onlar da sezon finali yapınca yazmayı düşünüyorum bakalım.Şimdilik bu kadar görüşmek üzere hoşçakalın...

1 Kasım 2018 Perşembe

Düşlerin Ötesinde - Nora Roberts

Türü:Romantik
Sayfa Sayısı:592 Cep Boy
Epsilon Yayınları

Arka Kapak Yazısı:New York Times'ın en çok satan kitaplar listesinin kıdemli kadın yazarı gerilim ve aşk dolu bir hikâyeyle tekrar okuyucuyla buluşuyor.
Yeni bir başlangıç, gerilim ve düşlerin ötesinde bir aşk hikâyesi...
Çalıştığı yerdeki katliamdan kurtulan tek kişi olan Reece Gilmore, o günden bu yana mücadele ettiği kâbuslarından ve korkularından uzaklaşmak arzusuyla yollara düşer. Geçici olarak yerleştiği Angel's Fist Kasabası'ndaki yerel bir restoranda çalışmaya başlar. Bir gün dağda tek başına yürüyüş yaparken bir çiftin tartıştığını görür. Tartışma şiddetli bir kavgaya ve ardından da kadının ölümüyle sonuçlanan bir cinayete dönüşür. Bu vahşete tanık olan tek bir kişi vardır; Reece.
Gerilim kitapları yazan Brody, patikanın biraz aşağısında temiz dağ havasının tadını çıkartmaktadır. Reece koşarak yanına gelip onu olay yerine götürdüğünde çittin çoktan gitmiş olduğunu görürler. Daha sonra gelen polis de, Reece'in saldırıyı gördüğünü iddia ettiği alanda hiçbir ize rastlayamaz.
Reece kasabada yeni olduğu ve geçmişte yaşadıkları kısa bir sürede kulaktan kulağa yayıldığı için, Brody dışında kimse ona inanmaz. Genç kadın kasabada bir katil olduğuna emindir ve bu katil çok geçmeden, olayın peşini bırakması için ona çeşitli oyunlar oynamaya başlayacaktır. Artık Reece'in yapabileceği tek bir şey vardır; Brody'ye güvenmek ve çok geç olmadan katilin kimliğini ortaya çıkarmak.

Yorumum:Nora Roberts'ın farklı farklı kitaplarını okudukça seri kitaplarını daha çok sevdiğimi fark ettim.Seri harici iki tane kitabını okudum ve ikisinde de aynı şeyi hissettiğimi söyleyebilirim.Sanırım seri olarak yazmadığı kitapları çok uzatıyor ya da bana öyle geliyor.Dizi kıvamında yazıyor bizim yerli diziler gibi uzatıyor karakterlerin ilişkilerine daha çok yer veriyor.Mesela iki karakter bir akşamı beraber geçirecekler yemek filan yazar bunu sayfalarca yazıyor ve diğer geçen her akşamı ben bundan hoşlanmıyorum ve sıkılıyorum.Ortada bir cinayet var bununla ilgili daha çok şey okumak istiyorum karakterin arkadaşlıklarını ya da fazlaca iş hayatını değil.

Bundan önce Dolunayda Aşk kitabını okumuştum onda da böyle olmuştum o zaman yazarı üst üstte okuduğumdan sıkıldığımı sanmıştım ama bu kitabı okuyunca seriler harici bağımsız kitaplarını net beğenmediğime karar verdim.Yazarın seveni çok bende bazı kitaplarını beğeniyorum ama bu tip kitapları için karar sizin uzun uzadıya dizi gibi kitapları seviyorsanız size göre ama yok benim gibi düşünüyorsanız boşverin derim.Bazen gaza gelip de basımı olmayan kitapları bulmaya uğraşmamaya hiç gerek yokmuş onu fark ediyorum zaman zaman.

Puanım 2/5

30 Ekim 2018 Salı

Bir Alışverişkoliğin İtirafları - Sophie Kinsella (Alışverişkolik #1)

Alışverişkolik Serisi #1
Türü:Romantik Komedi,Çik-lit
Sayfa Sayısı:371

Arka Kapak Yazısı:Tek istediği azıcık, ufacık, inanın minicik, kuş kadar bir krediydi! 

B.B.’NİN EFSANESİ AYNEN BÖYLE BAŞLADI.

Becky Bloomwood fenomeni kendini cümle aleme işte bu romanla ilan etti. Dünya şekeri, hesabı kıt bir kız o.Süper hayalleri, benzersiz bir zevki ve mini mini de zaafları var!Becky Bloomwood’un Londra’daki evi tam anlamıyla harika. Sezonun ‘olmazsa olmazlarıyla’ dopdolu bir gardırobu ve insanlara paralarını nasıl kullanacaklarını anlatması karşılığı para kazandığı bir işi var. Terzi söküğünü dikemezmiş ya, Becky de ‘özservetini’ nasıl idareli kullanabileceğini asla kestiremeyen bir kız! Bankaların mektuplarını ‘inkar’ etmek imkansızlaştığında, Becky, Kısıntı Yap veya Daha Çok Kazan gibi felsefeleri benimsemek için elinden geleni yaptı gerçekten. Cidden çok çaba gösterdi. Yalnız bu işte başarının formülü yüzde 51 yetenekti. Ve ondan Becky’de yüzde 1 dahi bulunmuyordu. Olmuyor, olmuyor, olmuyordu! Batıyor, batıyor, batıyordu! Batan balık yan gittiğine göre birkaç bir şey daha almaktaysa sakınca yoktu tabii. Elem, keder, hepsi geçer! 

Bize kar kalan nedir bu dünyadaaaaaaa! 

Hayatınız para hesabı yapmakla geçiyorsa ve tek kankanız kredi kartınızsa Becky’yle ultra, über, mega anlaşacaksınız demektir!

Yorumum:Yeraltından Notlar'ı okurken yanına eğlenceli bir şeyler eşlik etsin istedim ve bu sebeple uzun zamandır kitaplığımda okunmayı bekleyen Alışverişkolik serisinin ilk kitabını tercih ettim.Sophie Kinsella'dan daha önce iki kitabını da eğlenerek keyif alarak okumuştum.Bunda da öyle olacağını biliyordum ki öyle de oldu beni yanıltmadı kitap.

Hangi kadın alışverişi sevmez ki hatta bazı erkekler bile.Becky de öyle adeta alışverişe aşık bir kadın.Nakit parayla alsa iyi ama kredi kartıyla alışveriş yapan biri.Canı mı sıkıldı doğru alışverişe indirim var aklı kalır ya beğendiği ürünü indirimde diye ya başkası alırsa.Ve kredi kartı kullanan bir çok kişinin başına gelen durumlarla karşılaşıyor peşini bırakmayan kredi kartı ekstreleri,ödenmeyen borçlar.Becky kendince çözümler bulmaya borçlarından kurtulmayı çabalar.Bizde bu durumları okurken eğleniriz.

Bu yazarın kalemi güzel olduğu kadar sevdiğim başka bir özelliği de var ki her yaş grubu kitaplarını okuyabilir.Hatta kendi de çok güzel bir dille söylüyor bu durumu.Genç yaştaki okuyucular için güzel bir romantik komedi.

"Ah hadi ama.O kadarını da bilmek zorunda değilsiniz.Neyse canım,biraz hayal gücünüzü çalıştırın işte! Yapabilirsiniz."

Hem eğlenceli hem de eğitici olabilir aslında bazı şeylerin dozunu kaçırırsak böyle olur işte gibisinden.Bazılarına boş bir kitap gibi gelebilir bazı yorumlarda gördüm ama bazı kitaplar da filmler gibi eğlenmek güzel vakit geçirmek için varlardır bu kitap da onlardan biri eğlenmek kafa dağıtmak istiyorsanız bu kitap ya da yazarın başka kitapları güzel bir tercih olabilir.

Puanım 5/5

21 Ekim 2018 Pazar

Bu Bizim Hikayemiz - Ashley Elston

Türü:Genç Yetişkin,Polisiye
Sayfa Sayısı:328

Arka Kapak Yazısı:O SİLAHI HEPİMİZ KULLANDIK. O SİLAHI HEPİMİZ ATEŞLEDİK.

O sabah River Burnu’nda ne olduğunu kimse bilmiyordu. Beş oğlan avlanmaya çıkmıştı. Sadece dördü geri dönmüştü. Oğlanlar arkadaşlarını öldüren kurşunu kimin ateşlediğini söylemiyordu, kanıtlar dördünün de suçlu olabileceğini gösteriyordu.
Kate Marino’nun bölge savcısının yanındaki stajı çok havalı bir iş değildi. Daha ziyade okuldan erken çıkmak ve üniversiteye başvururken faydalı olması için bir mazeretti. Fakat bir gün patronu Bay Stone’a önemli bir dava verilmişti: Küçük bir kasaba olan Belle Terre’in gördüğü en büyük dava. River Burnu Oğlanları herkesin dilindeydi. Kazanın gerçekleştiği sabah yapılan kan testleri onları kötü gösterse de, bölge başsavcısı davayı olaysız bir şekilde bitirmek istiyordu. Sonuçta rütbesini onlardan birinin ailesine borçluydu.
Kate davanın üstünün kapatılmasına izin vermeyecekti. Kendi sırlarından önce başkalarınınkileri ortaya çıkarmak zordu ama Grant için adaletin sağlanmasını istiyordu. Fakat Kate, olayı araştırırken hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenmişti. Gerçeğe tehlikeli bir şekilde yaklaştıkça Kate şüphelenmeye başlamıştı: Yaşananlar gerçekten kaza mıydı?
Bir an önce gerçekler ortaya çıkmazsa birden fazla hayat tehlikeye girecekti. Kate’inki de dahil.


Yorumum:Bu kitaba başlamadan önce Gölge Ateşi'ni okuyordum ama o kitap beni biraz buhranlara soktuğu için araya beni bu durumdan çıkaracak kolay hızlı okumalık kitap almak istedim.Elim bu kitaba gitti polisiye olduğunu düşündüğümden merak ederek hızlıca okurum diye düşündüm ki öyle de oldu.Kitap ilk başından sonuna kadar merak uyandıracak şekilde devam ediyor ne oldu nasıl oldu.Okudukça herkes şüpheli gözünüzde acaba o mu yaptı yoksa o yaptı da suçu başkasının üstüne mi atıyor.Sadece zaman zaman Kate'in gözüyle olan soruşturmalarda sıkıldım onun dışında hafif hemen okunup bitiyor kitap.

Okumadan önce bu kitabın polisiye olduğunu düşündüğümü söylemiştim ama okudukça hafif polisiye daha çok genç yetişkin kitabı olduğuna karar verdim özellikle son suçlunun bulunup ifşa edildiği kısım polisiyeye göre biraz amatörce kaçıyor.Ve olaylar liseli gençler arasında geçiyor onlar etrafında şekilleniyor.Her yaştan herkesin okuyabileceği bir kitap Bu Bizim Hikayemiz tavsiye ederim.Herkese mutlu pazarlar.

Puanım 4/5

16 Ekim 2018 Salı

Yeraltından Notlar - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski


Arka Kapak Yazısı:Yeraltından notlar gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını konu alır. Bu roman Dostoyevski’nin daha sonra yazacağı büyük romanların ipuçlarını taşımaktadır.

Yorumum:Bu kitap için ne desem bilmiyorum.Karakter ciddi anlamda dolu iç çatışmalarıyla hani deriz ya kafamın içindeki sesler susmuyor bu karakter de ise çığlık atıyor o iç sesler.Sustukça daha da çoğalmış fırtınaya dönüşmüş.Ve bizi de okurken bu girdapta sürüklüyor.İlk başta alışmakta çok zorlandım sonra kendimi kaptırdım zaman zaman kendime yakın cümleler bularak sonra bende karakter gibi oldum bir hüzün kapladı içimi kitabı bıraktım azar azar okumaya karar verdim ki böylelikle kelimeleri biraz daha iyi anlamaya başladım.

Kitabın ikinci yarısı ilk yarıdan daha hasta ruhlu dengesiz çıktı.Ve ciddi ciddi bu durumu hissettim kızsam mı üzülsem mi bilemedim.Yazar böyle bir kitabı böyle cümleleri nasıl yazdı bir araya getirdi okudukça büyük başarı dedim.Herkes sevmeyebilir belki farklı bir kitap iç çatışmalarıyla dolu insanı hem hüzne hem de buhranlara boğan tarzda ama yazarın kalemi öyle güzel ki kitabı okutan de o.Ve kitabı bitirdiğiniz zamanda kitaptaki karakter gibi oluyorsunuz şimdi ben bu kitabı sevdim mi sevmedim mi şimdi sevdim yarın nefret mi edeceğim gibisinden.Bende hala iyiyle orta arasında kararsızım ama aklımda uzun süre yer edecek bir kitap olduğundan eminim.

Puanım 4/5


"Kitaplar bana zevk,heyecan,ızdırap veriyordu.Zaman zaman son derece bıktırdığı da oluyordu.İhtiraslarım,özentiletim her zamanki mariz hırçınlığım yüzünden keskin,yakıcıydı.Böyle zamanlarda gözyaşlarıyla,çırpınmalarla karışık isteri buhranları bile geçiriyordum... "


8 Ekim 2018 Pazartesi

Köpek Kalbi - Mihail Bulgakov


Sayfa Sayısı:160
Türü:Klasik

Arka Kapak Yazısı:Okuma bence öyle daha heyecanlı oluyor.“Köpek Kalbi bir satirden daha fazlası; yirminci yüzyılın en büyük yazarlarından birince yazılmış etkili, çok katmanlı, eğlencesi ve derinliği eksik olmayan ahlaki bir fabl.” –A. S. BYATT

1925’te yazılmasına rağmen yazarı öldükten uzun yıllar sonra, ancak 1987’de anadilinde yayımlanabilen Köpek Kalbi, döneminin en sivri dilli ve ustalıklı yazarlarından Bulgakov’un adeta bir kâhin gibi geleceği öngördüğü, tartışmalı eserlerinden.
 Saygın bilim insanı Profesör Filipoviç, sokakta bulup evine götürdüğü köpek Şarik’i, Frankenstein’ı aratmayacak bir operasyonla ameliyat edip hormon bezlerini amansız bir suçlununkiyle değiştirir. Bu süreç sonucunda köpek insanlaşır ve profesörün isteğinin aksine arsız, azgın, saldırgan ve bencil bir canlıya dönüşür. Ancak bu dönüşüm, köpeğin Sovyet bürokrasisinde kendisine yer edinmesini engellemeyecektir.

Köpek Kalbi, gerçeküstü ve tekinsiz mizahı ile Rus Devrimi, Sovyetler ve komünizm üzerine lafını sakınmayan bir satir.

Yorumum:Aç bir sokak köpeği Şarik insanlar tarafından hor görülen çöpleri karıştırdı diye dövülen.Ama bir gün Profesör Fillipoviç ile tanışmasıyla değişir.Profesör onu yeni alır ona yemek ve sıcak yuva verir.Kısa bir zaman sonra güzel olan hayatı tekrar alt üst olur.Bundan sonrasını arka kapak yazısını okuyanlar tahmin edebilir ama benim için tamamen sürpriz oldu diyebilirim.Çünkü arka kapak yazısını okumak pek adetim değildir kitap alırken filan okurum.O yüzden önerim arka kapak yazısını okumadan kitabı okumamanız.Önsözler de öyle onları da en son okurum.

Neyse kitap aslında Sovyetler ve komünizm üzerine yazılmış hiciv kitabıdır.Eğlendirirken düşündürüyor.Tabi günümüzde bazı eleştirileri göndermeleri kaçırıp anlamayabiliriz..Kısa bir kitap  olmasına rağmen kurgusu akıcı merak uyandırıcı.Kısa bir mola vakit geçirmelik bir kitap.

Köpek Kalbi benim yazarla tanışma kitabım oldu iyi de olduğunu düşünüyorum yazarla tanışmak isteyenlere başlangıç olarak tavsiye edebilirim.Kendim de fırsatım olursa diğer kitaplarını okumak isterim.Edit:Yanlış hatırlamışım geçen seneler de Genç Bir Doktor'un Anıları kitabını da okuyup beğenmiştim bu yazardan okuduğum ikinci kitap.

Puanım 4/5

3 Ekim 2018 Çarşamba

O Yaz - Lisa Kleypas (Wallflowers #1)

Süs Bitkileri Serisi #1
Türü:Tarihi Aşk,Romantik
Sayfa Sayısı:320

Arka Kapak Yazısı:Londra sosyetesine giren dört genç kızın ortak bir amacı vardır: Tüm kadınsı yönlerini ve çekiciliklerini kullanarak kendilerine birer koca bulmak.
Annabelle Peyton ise ailesini felaketten kurtarmanın tek yolunun, soylu bir genç adamın kendisine evlenme teklif etmesini sağlamak olduğunu düşünmektedir. Bunun için güzelliğini ve zekasını sonuna kadar kullanmakta kararlıdır. Ancak Annabelle’in en büyük hayranı, zengin ve güçlü Simon Hunt genç kızın aklını çelmekte ve onun duygularına karşı koymasını güçleştirmektedir.
Arkadaşları, Annabelle’i Simon’dan uzakta tutmak için uğraşırlar ve ona uygun gerçek bir beyefendi bulmaya çalışırlarken, bir yaz gecesi her şey değişir. Annabelle, aşkın en tehlikeli oyun olduğunu keşfeder.

Yorumum:Çok sevilen tarihi aşk romanı yazarıyla sonunda bende tanıştım.Son balosuna katılan Annabelle kendisini dansa davet ettirecek bir Lord,Dük bulamamıştır.Ve ailecek zor durumdadırlar zengin biriyle evlenip hem kendi hemde ailesinin hayatını kurtarmak istemektedir ama bu hiç de kolay olmayacaktır.Yaşı diğer kızlara göre biraz fazladır ve hep evli erkekler ona metres olarak yanaşmaktadır.

Yine her zamanki gibi duvarın dibinde süs bitkisi gibi beklerken kendi gibi olan kızlarla tanışır.Onların durumları Annabelle kadar kötü olmasa da onlar da evlenecek aday bulamamaktan yakınırlar ve bu ortak nokta onları bir araya getirir.Kendilerince plan yaparlar eğlenirler.Bence kitabı güzel eğlenceli yapan da bu kız grubu özellikle iki kız kardeş başka yerden gelmişlerdir ve Londra sosyetesinin tutumlu davranışlarını benimseyememişlerdir kafalarına estikleri gibi davranırlar zaman zaman.

Ve Simon iki senedir Annabelle'nin peşindedir ama sürekli reddedilir.Çünkü salak adam kızı istiyor ama metresi olarak evlenmek aklına gelmiyor burası biraz saçma işte sen iki sene boyunca kızın peşinde koş ama her gördüğünde gel benim metresim ol de.Sonunda doğru yolu buluyor da işte buluncaya kadar insanı sinir ediyor.

Puanım 4/5

18 Eylül 2018 Salı

Dolunayda Aşk - Nora Roberts


Türü:Romantik
Sayfa Sayısı:456

Arka Kapak Yazısı:Romanın kahramanı Tory Bodeen, doğduğu kasaba olan, Güney Carolina'daki Progress'e on sekiz yıl sonra geri döner. Genç kız, acı dolu geçmişiyle yüzleşme ve sekiz yaşında ufacık bir kızken kaybettiği arkadaşı Hope'un ölümündeki sırrı çözme isteğiyle geri dönmüştür. Arkadaşını öldüren kişiyi bulacak ve bir zamanlar kendisine ihanet etmiş olan kasabayla uzlaşacaktır. Ancak, sahip olduğu psişik güçler Tory'nin dünyayla iletişim kurmasını zorlaştırmakta, bu özelliği içe dönük kişiliği ile birleştiğinde insanların ondan ürkmesine neden olmaktadır. Yine de, hediyelik eşya dükkanını açınca, tüm kasaba halkının ilgi odağı haline gelir. Ölen arkadaşının annesinin nefret dolu tepkilerine rağmen Tory'nin acılarını dindiren de Hope'un ağabeyi Cade olur. İki genç arasında gelişen aşk, genç kızın hayatına bir ışık gibi doğmuştur. Tory inanamadığı bir mutluluk içinde kasabada dostlar edinmeye ve kendine bir hayat kurmaya başlarken, geçmişin hayaletleri geri gelir. Hope'un katili, Tory'nin de peşine düşmüştür...

Yorumum:Yorumlardan dolayı güzel olacağı umuduyla başladığım bir kitap daha.Kalın ve ağır ilerleyen bir kitap bana göre.Nedense kendimi kitaba adapte edemedim içine giremedim bir türlü sıkıla sıkıla sonunu merak ettiğimden katil acaba ki diye düşünerekten okudum.Yazarın Ölüm serisi ile Gelin serisini çok severek okuyorum ama bağımsız bir romanında aynı tadı alamadım.Yarım bırakmayı düşündüm ama katili merak etmiştim.Bu kitaptan önce de Minyatürcü'ye başlamıştım onda da tat alamadım yarım bıraktım.Son zamanlarda okumak için tercih ettiğim kitaplar da mı bende mi bir sıkkınlık var çözemedim.Dolunayda Aşk benim için okumasam da olur dediğim kitaplardan biri seveni çok ama ben beğenemedim ne yazık ki.

Puanım 2/5

8 Eylül 2018 Cumartesi

Ufak Tefek Cinayetler | Dizi Yorumu


Güzel bir cumartesiden herkese merhaba.Geçenlerde Ufak Tefek Cinayetler'i bitirdim.Güncel olarak izlemedim ne değildir nasıl bir şeydir diye de hiç bakmadım baksaydım eğer mutlaka güncel izlermişim.Salı günleri Eşkıya izlediğimden dikkat etmedim belkide.Dizi sezon finaline girdi bende başladım izlemeye.İlk bölümden sağlam bir dizi olacağını hissettirdi dizi.Karakterler süper her bir karakter kendi içinde iyi,kendince planları entrikaları var hepsinin ama bir karakter var ki hep anılan Merve bomba bir karakter Cheesecake yapması bile olay tarz kadının.Diziyi götüren de kendisi aslında o ve onun entrikaları.Komik olan bir iki şey de soruşturma sahneleri özellikle manikürcü kızın sanki karşısında polis yokmuş da beş çayındaymış gibi dedikodu yapması birde öğretmen hanımın şiirsel şeylerle konuları bağlaması.

Dizi ilk bölümlerde gerçekten çok güzeldi kendine bağlıyordu ardı ardına izlettiriyordu ama yirminci bölümlerden sonra bir duraklamaya kendini tekrar etmeye başladı sanki özetlerle filan derken geldim sezon finaline.Sezon finali enfesti çok sağlam olmuş müzikleri,çekimler evet kim öldü öğreniyorsunuz ama onun dışındaki olaylar daha da güzeldi.Banyoda olanlar,şu meşhur pencerenin gösterdiği yatak odasında olanlar çok iyiydi.Sezon finali kalite kokuyordu gerçekten.

Sezon finalinde son sahnesinde hatta kim öldü öğrendik ama kim nasıl öldürdü öğrenemedik onu da bu sezon işleyecekler sanırım.Farklı tatta yerli dizi arayanlara Ufak Tefek Cinayetler'i tavsiye ederim.Ufak bir tavsiye daha Youtube'da bölüm bölüm özel sahneler mevcut ya o şekilde izleyin ya da vpn ile özetleri emin olun hiç bir şey kaçırmıyorsunuz hatta gereksiz sahnelerle boğulmuyorsunuz.Birde izlerken aşağı yorumlara bakarken yorumların cevaplarına bakmayın spoiler olabilir sonra keyfiniz kaçmasın.Herkese mutlu hafta sonları dilerim🍁

5 Eylül 2018 Çarşamba

Fahrenheit 451 - Ray Bradbury

Bilim Kurgu Klasikleri 32 
Türü:Distopya,Bilim Kurgu
Sayfa Sayısı:208

Arka Kapak Yazısı:Guy Montag bir itfaiyeciydi. Televizyonun hüküm sürdüğü bu dünyada kitaplar ise yok olmak üzereydi zira itfaiyeciler yangın söndürmek yerine ortalığı ateşe veriyordu. Montag’ın işi ise yasadışı olanların en tehlikelisini yakmaktı: Kitapları.
Montag yaptığı işi tek bir gün dahi sorgulamamıştı ve tüm gününü televizyonla kaplı odalarda geçiren eşi Mildred’la beraber yaşıyordu. Ancak yeni komşusu Clarisse’le tanışmasıyla tüm hayatı değişti. Kitapların değerini kavramaya başlayan Montag artık tüm bildiklerini sorgulayacaktı.

İnsanların uğruna canlarını feda etmeyi göze aldığı bu kitapların içinde ne vardı? Gerçeklerin farkına vardıktan sonra bu karanlık toplumda artık yaşanabilir miydi?

Yorumum:Uzun zamandır okumak istediğim bir bilim kurgu klasiğini sonunda okudum.Bilim kurgu diye geçiyor ama bence distopya olmaya daha yakın.Konu bakımından daha önce okuduğum kitaplara benzemiyor ve okudukça anlatım ve işleyiş olarak da diğer kitaplara benzemediğini anladım.Kitabın mı desem yazarın mı desem farklı bir dili ve betimleme tarzı var.Birde bölünmemiş kısım az üç bölümden oluşuyor kitap tercihim bunun fazla olması nerede kaldım şuraya kadar okudum olayı için.

Kitapta insanların kitap okudukça daha fazla düşüneceği daha fazla tehlike teşkil edeceğini kitapların birer saçmalık oysa televizyonun çok daha şahane olduğundan bahsediliyor.Geçmiş bir zamanda darbe zamanı ülkemiz buna benzer bir durumu yaşadı.İnsanlar evlerindeki kitapları kontrol etmeye  başladılar şiir kitabı dahi olsa suçlu bulunup gözaltına alındılar.Okumak tehlikelidir, cahil insan mutlu insandır derler ya doğrudur aslında.

Konu bakımından çok çarpıcı güzel insanı zaman zaman sorgulatan bir yanı var kitabın ama dili işte kitabın içine girmenize biraz engel oluyor hep dışarıdan bir yabancı gibi olayları takip etmeye çalışırken buluyorsunuz kendinizi.

Puanım 4/5

24 Ağustos 2018 Cuma

Arrow | Dizi Yorumu



My names is Oliver Queen.After five years on a hellish island... diye başlayan muhteşem replik.Yabancı dizilere çok sardığım dönem altı sene önce güncel başlamıştım bu diziye.Zengin bir ailenin çocuğu olan Oliver Queen yatıyla çıktığı geziden sonra denizde kaybolur ve öldüğü düşünülür.Fakat beş yıl sonra tamamen değişmiş biri olarak evine döner.Tek bir amacı vardır; başına başlığını takıp şehrindeki kötülerin ve yozlaşmışların sonunu getirmek...Ve kimse beş yıl boyunca ne yaptığını neler olduğunu bilmemektedir.Sezonlar boyunca da tam net olarak dile getirilmez.Ara ara flashbackler ile öğreniyoruz neler olduğunu.


Peki ben bu diziyi neden bu kadar çok seviyorum sezon araları bazı bölümler sıkıcı benzer olsa da Felicity Smoak karakterine hayranım,teknolojik aletlerle yaptığı şeylere,bilgisayar dahisi olmasına ve Oliver Queen ile aşklarına.Diğer diziler gibi değil aşkları daha güzel daha gerçekçi en sevdiğim çift diyebilirim.Sevdiğim başka karakterler de var ama onları söylemek istemiyorum spoiler olabilir.Dizilerin de mantığı bu değil mi zaten karakteri sever alışırız onlar için izlemeye devam ederiz.

Dizi fantastik değil ama ilerleyen sezonlarda fantastik ögeler durumlarla karşılaşmak mümkün.Çizgi roman ve süper kahraman dizisi olduğundan bu tip şeylerin olması normal sayılır.Ekimde yeni sezon başlayacak ve diğer sezonlardan çok daha farklı bir sezon izleyeceğimizi düşünüyorum fragman da o sinyalleri veriyor zaten.Yeni sezonlarda görüşmek üzere iyi seyirler.

18 Ağustos 2018 Cumartesi

Zaman Makinesi - H.G Wells


Bilim Kurgu Klasikleri 
Türü:Bilim kurgu
Sayfa Sayısı:128

Arka Kapak Yazısı:Wells’in ilk olarak okul gazetesinde yayınladığı bir öyküden hareketle kaleme aldığı kısa romanı Zaman Makinesi, 1895’ten beri bilimkurgunun önde gelen eserlerinden biri oldu. Hem geleceği hayal etmek hem de biliminsanının karakterini göstermek adına derin saptamalarda bulunan, politik göndermelerle yüklü bu distopya, hâlâ gerçekleştiremediğimiz bir fantezinin peşinden yıllardır sürüklüyor bizi.

Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı zamanda yolculuk yapmak üzere icat ettiği makineyle geleceğin İngiltere’sini ziyaret eder. Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılında yaşadığı macerayı bir dost meclisinde anlatır. Geleceğin dünyası ayrıcalıklı insanların; güzel, narin ve tembel Eloi’ların rahat ve kaygısız bir yaşam sürdükleri bir yerdir. Ancak Zaman Gezgini bu macera sırasında çok geçmeden yeraltı dünyasına ait hortlaksı Morlock’ları da keşfetmiştir. Wells, Victoria dönemi İngiltere’sinde varsıllarla
yoksullar arasında giderek büyüyen uçuruma yönelik keskin eleştirisinde, tarihin ve gelişmenin anlamını sorgular. Toplumsal adaletsizliğin sürüp gitmesi halinde yol açabileceği felaketlere dair uyarıda bulunur. 1895’te yayımlanan Zaman Makinesi, bilimkurgu edebiyatının köşe taşlarından biri olarak, kuşaklar boyu yazarları etkiledi. 21. yüzyılda yaklaşan çevre felaketlerine ve gezegenimizin yazgısına ilişkin kaygılara dair bir öngörü barındıran eskatolojik boyutuyla güncelliğini bugün de koruyor.

Yorumum:Bu kitaba çok büyük beklentiyle başladım.Ama tam olarak istediğimi bulamadım sıkıldım.Başlangıç çok güzeldi sonra asıl hikaye geçince kitabı durgunluk sardı biraz açılır gibi oldu sonra tekrar duruldu sonra da kitap bitti zaten.Kitapta hareket yok betimlemeler daha ağırlıkta yolculuk ettiği diyarı görmek çok güzel ama bir şeyler eksikti işte.

Ama sorun bende olduğunu düşünmüyorum okuduğum yıl ile alakalı olduğunu düşünüyorum.Kitabın yazıldığı yıla göre çok iyi bir kitap ama günümüzde insan biraz daha aksiyon istiyor.Ben biraz Geleceğe Dönüş filmi gibi sandım öyle çıkmayınca hayal kırıklığına uğramış olabilirim.Yine de yazarın diğer kitaplarını okumak istiyorum hatta onların daha iyi olduklarını okudum bu kitabı olduğu için acemiliğini üzerinden atmıştır diye düşünüyorum.

Puanım 3/5

5 Ağustos 2018 Pazar

Mutlu Ölüm - Nora Roberts (Ölüm Serisi#4)

Ölüm Serisi #4
Türü:Polisiye,Romantik
Sayfa Sayısı:296

Yine yorum yapamadığım kitlendiğim bir kitap yorumuyla geldim.Genel de seri kitapların devamlarını okuduğumda ya da eleştirecek pek bir şey bulamadığımda bu durumda oluyorum.Serinin dördüncü kitabıyla yoluma devam ediyorum bu kitapla beraber karakterleri daha da bir sevdim.Özellikle Roarke başlarda ondan hoşlanmamıştım ama şimdilerde biraz sempati duyuyorum kendisine.Birde Peabody var ki çok tatlı bir insan kendisi.Umarım devam kitaplarında daha fazla okurum kendisini.

Roarke ve Eve aşklarının baharında cicim aylarında olduklarından sanırım birbirlerini her gördüklerinde yapışıyorlardı ve hatta zaman zaman saçma bir şekilde bu durum biraz sıkıcı olsa da kitap genel olarak güzeldi.Bu kitapta suçluyu tahmin ettim kitabın ortalarından sonra davranışlarının altında kirli sırlar olabileceğini bunun altında bir iş var diye düşündüğüm,dediğim kişi çıktı.Yorumlanacak çok bir şey de yok aslında seri romantik polisiye tarzında olduğundan yine de blogumda bulunsun diyerekten yazıyorum bir kaç satır.Belki ileride toplu olarak yorumlarım seriyi bitirebilirsem daha kolay olur öyle.

Puanım 4/5

29 Temmuz 2018 Pazar

2018 Dünya Kupası | Mim

Herkese merhabalar günler günler önce sevgili Periodic Library beni bu güzel mime etiketlemişti.Ama şu sıralar günlerim koşuşturma ve yorgunlukla geçtiğinden hiç bir şeye vakit bulamıyorum ne yazık ki.Mimi yapmak anca bugüne kısmet oldu.Kendisine buradan çok teşekkür ederim,onun yazısına ve bloguna da ulaşmak için ismine tık tık.

1. 2018 yılında okuduğunuz 12 kitabı rastgele seçiyorsunuz.
2. Bu 12 kitabı 4'lü gruplara ayırıyorsunuz.
3. Her grubun kazananını belirliyorsunuz.
4. Kazananları da kendi aralarında kapıştırıp kupanın sahibini buluyorsunuz :D
5. Son olarak mimin kaynağından, sizi mimleyen blog arkadaşınızdan bahsedip mimin daha çok kişiye ulaşmasını sağlamak için de en az 2 kişiyi mimlerseniz sevinirim :)



Bende baktım rastgele seçip gruplandıramayacağım her şey usulüne göre olsun dedim soldakilere yıl içinde okuduklarımı sağ taraftakine de grupları yazdım bakalım sonuçlar nasıl olucak.

A Grubu 

Bir Prense Aşık Oldum - Sabrina Jeffries
Ay Işığı - Stefan Zweig
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi - F.Scoot Fitzgerald

B Grubu

Küller ve Kor - Sabaa Tahir
Çirkinin Aşığı - Elizabeth Taylor 
Çırak - Tess Gerritsen 

C Grubu 

Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler - Scoot Lynch 
Beyaz Zambaklar Ülkesinde - Grigory Petrov
Bu Güller Senin - Nora Roberts

D Grubu

Kirli Oyun - Sandra Brown
Mutlu Ölüm - Nora Roberts
Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella

Kura şeklinde yapınca daha kolay oldu öbür türlü sevdiklerimi koyucaktım sonra hangisini seçeceğim diye kafayı yiyecektim.Gelelim grupların kazananlarına.

A Grubundan Bir Prense Aşık Oldum - Sabrina Jeffries
B Grubundan Küller ve Kor - Sabaa Tahir
C Grubundan Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler - Scoot Lynch 
D Grubundan Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella

Yarı Finalde  Bir Prense Aşık Oldum - Sabrina Jeffries ile Küller ve Kor - Sabaa Tahir çarpışıyor 
Küller ve Kor finalde.

Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler - Scoot Lynch ile de Pasaklı Tanrıça - Sophie Kinsella
çarpışıyor Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler finalde.

Finale Küller ve Kor ile Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler kalıyor.Eğer burada Centilmen Piç serisinin ilk kitabı olsaydı direk onu seçerdim ama ikinci kitabında biraz sıkıldığım için onu eliyorum ve kupanın sahibi Küller Ve Kor oluyor.

Sıra geldi mimlenecek bloglara Öneri Makinesi , Kağıt Salıncak ve Kitapların Senfonisi  
Herkese mutlu pazarlar.

15 Temmuz 2018 Pazar

Bu Güller Senin - Nora Roberts (Gelin #2)

Gelin Serisi #2
Türü:Romantik
Sayfa Sayısı:336

Arka Kapak Yazısı: Aile bağları, eski dostlar ve yeni keşfedilmiş bir tutkunun renkli karmaşası...

"Gelin" dizisinin ikinci kitabında Nora Roberts okurlarını, Connecticut'ın en büyük düğün organizasyon şirketi Vows'ın kurucuları olan ve çocukluklarından beri hiç ayrılmayan Parker, Emma, Laurel ve Mac ile buluşturmaya davet ediyor...
Emma Grant küçüklüğünden beri romantizme bayılmaktadır. Bu yüzden kendini düğün çiçekçisi olarak bulmuş olması aslında bir sürpriz değildir. Çiçeklerle ilgilenerek zaman geçirirken en yakın üç arkadaşıyla birlikte çalışmakta ve bundan daha güzel bir iş hayal edememektedir..
Dışarıdan bakıldığında Emma'nın aşk hayatı oldukça iyi görünmektedir.
Güzel, tutkulu Emma, tıpkı yarattığı aranjmanlar gibi girdiği her ortamı renklendirmektedir. Fakat erkekler etrafına üşüşse de Emma hâlâ Bay Doğru'yu bulamamıştır. Ancak onu burnunun dibinde aramak aklına bile gelmez.
Mimar Jack Cooke, Parker'ın en yakın arkadaşıdır ve aileden biri sayılmaktadır. Jack çok geçmeden Emma'ya olan hislerinin arkadaşlıktan öte olduğunu fark eder. Ve Emma onun tutkusuna karşılık verdiğinde, Vows'ta işler karmaşıklaşmaya başlar.
Jack bağlılık konusunda hiçbir zaman başarılı olamamıştır. Emma ise uzun süreli bir ilişkinin özlemini çekmektedir. Ortak bir paydada buluşmak adına her ikisi de geçmişlerine ve kalplerine güvenmek zorunda kalırlar.

Yorumum: Gelin serisine başlayalı baya bir zaman oluyor,sanırım blogumu açmadan önce okumuştum ilk kitabı.Bu sene içinde de Nora Roberts'ın kitaplarını toplamaya başlayınca bu seriyi de tamamlamış oldum ve ara ara okumayı düşünüyorum.

Çocukluk arkadaşı olan dört kızın Vows adlı düğün organizasyon şirketleri vardır ve hepsinin ayrı ayrı işleri bulunmaktadır.İlk kitap fotoğrafçı Mac ve onun aşkını konu alıyordu bu kitap ise çiçekci Emma ve onun aşkını konu alıyor.Emma baş karakterimiz iflah olmaz bir romantiktir.Haliyle kitap da buram buram romantik oluyor.Birde erkek karakterimiz var ki kibar,yakışıklı bir mimar.Bu ikisinin aşk hayatını okurken bir yandan da düğünlere tanık oluyorsunuz.Romantik komedi filmleri gibi.Kitapta aşktan ziyade her bir karakter çok güzel,çok iyi dostlukları olsun tavırları olsun kitabı sevmemde ki diğer bir etken de budur.

Kitabı keyif alarak okudum zaman zaman yüzümde aptal tebessümler de oldu kardeşimin dalga geçmelerine maruz kaldım bu yüzden.Hazır yaz gelmişken çiçeklerle dolu bir kitap okumak iyi geldi özellikle çiçeklerle dolu balkonda okumak.Evet ara ara kitap bitse yeni kitaba başlasam moduna girdim ama ben genelde her kitapta özellikle romantik kitaplarda bu durum olur.Kitap da çokca yazım hatası vardı birde zaman zaman karakterlerin isimleri yanlış yazılmış Emma yerine Laurel gibi bu durum sinir bozucuydu korsan kitap sanki.Kitabın basımı var mı bilmiyorum  aksi kaba,lanet olasıca adamları okumak istemeyenler için güzel bir tercih denk gelirseniz bir şans verin isterseniz.

Puanım 4/5

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Yerli Dizileri Biraz Kısaltalım


Selam herkese uzun zamandır aklımda olan ama bir türlü yazamadığım bir yazı ile geldim.Bir çoğunun yabancı dizilere kaydığı şu dönem de bende kendimi yerli dizileri izlemekten alamıyorum.Evet biraz ters bir insanım herkes gider mersine ben giderim tersine.

Ben yerli dizileri televizyondan izlemiyorum çok nadir bir iki dizim dışında.Uzun dizi saatleri,reklamlar filan derken akşam oldu bittiye geliyor gibi hissediyorum.İnternetten takip ediyorum dizileri ama tam bölüm olarak değil.Ve sanırım bu yüzdendir ki daha fazla yerli dizi izler oldum.Gerçi eski dizileri izlediğimden de olabilir eskiden diziler bir saatti ve hatta bir kanal akşam iki dizi verirdi biri biter diğeri başlardı.

Neyse gelelim ben dizileri nasıl izliyorum.Diziler televizyonda o bölüm yayınlandıktan sonra Youtube'a o bölüme ait özel sahneleri genel de sırasıyla ayrı birer oynatma listesi şeklinde koyuyorlar.Bende o oynatma listelerini izliyorum.Eskiden diziyi tam bölüm açar ileri sarardım ama o zaman bazı sahneler önemli kısımlar kaçabiliyor.Bu yöntem daha sağlam oluyor o yüzden.Bu özel sahneler de az değil bölüme bağlı olarak 45 dakika ile bir saat arası değişiyor.Her bölüm için oynatma listesi oluşu da iyi,sırayla geçiyor.Hemen hemen yeni çıkan bütün dizilerin Youtube'da dizi adına ya da yayınlandığı kanala ait kanal da bölüm bölüm oynatma listeleri bulunmakta.Bazı dizilerin giriş gelişme sonuç sırasına dikkat etmeden koyuyorlar ama anlaşılıyor yine de.Tek gıcık kanal bu konuda Kanal D ne özel sahne koyuyorlar adam akıllı ne kendi sitesinden başka bir yerde izlemene izin veriyorlar.Çok gıcık oluyorum o kanal bu yüzden.Teve 2 de tekrarlarını beklemek düşüyor başa,hiç değilse orada yayınlanınca çok fazla reklama girmiyor ya da ben kendimi öyle avutuyorum.

Diğer bir yöntem de özet izlemek.İster televizyondan ister yine Youtube'den.Dizi özetleri de dizinin dörtte biri kadar var zaten yarım saat ile 45 dakika arasında değişiyor onlarda.Özeti izle geç tam bölüm izlemekle kafa patlama.Bunu da yakın zaman da keşfettim.Youtube'de özet izlemek isteyenler vpn kurmalılar.Opera kullanıyorsanız kendi vpn sistemi var Chrome kullananlar içinde ben Touch Vpn kullanıyorum uzun zamandır memnunum yükleyebilirler chrome eklentilerden.

Vpn açık kaldığı bir gün Youtube girdim ve izlediğim dizilerin tam bölümünün ve bazı dizilerin  de özetlerinin olduğunu fark etmemle keşfettiğim bir yol oldu.Kara Sevda dizisini bir ara takip ediyordum sonra devamını getiremedim şimdilerde de izlemek istiyorum ama özel sahneleri  bölüm bölüm ayırmamışlar ne yapsam diye düşünürken bu yöntem ilaç gibi geldi.Kontrol ettim özet bölümler var vpn ile gözüken dizinin devamını o şekilde izlemeyi düşünüyorum.Öyle işte.

İkisini de dene tarafını seç diye de slogan bırakır toz olurum :)

21 Haziran 2018 Perşembe

Rüya Ateşi - Karen Marie Moning (Ateş Serisi #4)

Ateş Serisi #4
Türü:Fantastik
Sayfa Sayısı:434

Seriyi okumayanlar için arka kapak yazısı spoiler olabilir lütfen dikkat.
Arka Kapak Yazısı:Geçmişimi çalmış olabilirler. Ama geleceğimi elimden almalarına Asla izin vermeyeceğim. 

İnsan ve Peri dünyaları arasındaki duvarlar yıkılmıştı. Doymak bilmez, ölümsüz Unseelieler buzdan hapishanelerinden kurtulduğunda, MacKayla Lane ölümcül bir tuzağa düşecekti. Peri Efendisi tarafından esir tutulan MacKayla'nın, kim ya da ne olduğuna dair her şey, zihninden silinmişti. Oysa Mac, Sidhe-kahinlerini görebilen tek kişiydi ve iki dünyayı da kontrol edecek anahtarı elinde tutan gizemli kara büyü kitabının izini sürebilecek tek canlı da oydu...

Hafızasını geri kazanmak, yalnızca ilk adımdı. Mac, Dublin'in mücadele dolu sokaklarında savaşıp eski, gizli bir tarikatın tehlikeli ağına düşecekti. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı peri dünyasında, dostu olduğunu iddia edenlerin karmaşık yalanlarıyla mücadele edecekti. Mac, her şeyini kaybettiğini düşünüyordu ama onu sarsacak bir gerçekle yüzleştiğinde, aslında oyunun daha yeni başladığını anlayacaktı.

Kendine bile güvenmezken kime güvenebilirsin ki?

Yorumum: Bu nasıl bir yazar ki okurlarını meraktan çıldırtmayı bu denli güzel başarıyor.Barrons ne ne değil insan mı değil mi ne ne?Baş karakter Mac ne biliyorsa bizde o kadarını biliyoruz daha fazlası değil.Ve o sonlar iki kitaptır sonlar öyle bir yerde bitiyor ki merak etmemek elde değil.Aslında devam kitabı elimde var ama ardı ardına okumak istemiyorum biraz merak edeyim az heyecan olsun belki böylelikle benim de hayatıma biraz hareketlilik gelmiş olur.

Kitap tempolu başladı aksiyonlu bitti.Yazarın yaptığı kurgu zaten daha dur bakalım başka ne çıkacak modunda okuyor insan merak ediyorum o son nasıl olucak nereye bağlanacak.Cevaplanacak o kadar çok soru var ki yazar umarım unutmamış olur  devam kitaplarında o sorulara birer cevap verir.Ve umarım seri uzadıkça sıkıcı olmaz bizlerde keyifle güzel bir fantastik seri okumuş oluruz.

Birde seri bu kitapla yayın evi değiştirdi önceden Epsilon basıyordu şimdilerde seriye Artemis devam ediyor ve son çıkan iki kitap hariç kapaklarını beğenmiyorum o yüzden orjinal kapak koymak istedim.Birde yayın evi değiştirdiğinden bazı terimler değişmiş başta okurken affalıyor insan,sonra alışılıyor ama keşke böyle olmasaydı.

Puanım 5/5