27 Kasım 2017 Pazartesi

Incarceron - Catherine Fisher


Bu Hapishane Canlı...
Bir hapishane hayal edin: Öyle büyük ki içinde hücreler ve koridorlar, ormanlar, şehirler ve denizler var.
Bir mahkûm hayal edin: Belleği yok, Dışarı’dan geldiğine emin, oysa Hapishane yüzyıllardır kapalı ve şimdiye kadar oradan kaçabilen yalnızca tek bir kişi var.
Bir kız hayal edin: Bir malikânede, zamanın yasaklandığı bir toplumda yaşıyor; bilgisayarlarla yönetilen bir 17. yüzyıl dünyasına kapatılmış, istemediği bir evliliğe mahkûm, hem korktuğu hem de gerçekleşmesini arzuladığı bir suikast komplosuna karışmış.
Biri içeride, diğeri dışarıda… Ama ikisi de tutsak.
Incarceron’u hayal edin.
Hem ürkütücü hem çok çekici ve bağımlılık yaratacak yeni bir serinin başlangıcı.
“Dikkat çekici bir fütürist roman, nefes kesici bir tempo, zekice kurgulanmış
bir olay örgüsü ve her iki mekânın tasarımında harika detaylar... Zamanlaması mükemmel, şaşırtıcı olaylar ve muhteşem bir son. Kesinlikle okunmalı.” -The Booklist
 Bana bu ay duraklama devrini yaşatan kitap sorun kitapta mı bende mi bilmiyorum.Kitap yorumlarına bakıyorum herkes bayılmış sonra kitap yurdu yorumlarına bakıyorum benimle aynı fikirde olanlar var rahatlıyorum.Konu çok güzel düşünsenize canlı bir hapishane var içindekiler hapishanede olduklarının farkında değiller dışarı diye bir yerin varlığından bir haberler ama gel gör ki işleyiş.Yazar okuyucuyu kendine bağlayamıyor bence ilk 20 sayfa ne olup bittiğini hiç anlamadım sonra anladım bu seferde isimleri birbirine yakın kullanmasından karıştırdım.Kitabı elime elıyorum okuyorum okuyorum ama bitmiyor benim için öyle bir kitaptı.

Yazarın anlatımında bir sıkıntı vardı.Daha başarılı bir yazarın elinde böyle bir konu olsa çok daha farklı şeyler ortaya çıkarırdı.İçinde aksiyon var ama ben aksiyonu hissedemedim çok umutluydum bu kitaptan ama olmadı.Benim yorumuma bakarak okumamazlık etmeyin çünkü seveni çok ben sevmedim belki siz çok seversiniz kim bilir.

Puanım 3/5

Gül ve Avcı - Asude


Evelyn Rosa Drummond, en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.
Ve talih, karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkâr ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julian’ın en yakınına kadar sızmayı başardığında, kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi. 

Bu kitap takasla elime geçmişti daha Pabucumun Ajanı'nı okumadan önce.Yoksa ne zaman alır ya da diğerini okumamın üstünden kısa bir süre geçmişken okumazdım.Malum kitaplığımda bir an önce okuyup ayıklamam gereken kitaplar var bu da onlardan biri.Korktuğum gibi olmadı Gül ve Avcı.Historical tarzında bir roman kendisi.

Başlangıç kısmı biraz saçma başlıyor bence adamı bir kaç kere daha görüp öyle aşık olmasını isterdim.Adamı gördü beğendi ve kendisini yatağında buldu.Ara gereksiz yerleri uzatacağına yazar bu kısmı biraz daha doldurabilirdi.Hemen olayları başlatmak istedi sanırım.Evet yazar biraz uzatmış bu durumu sevmedim.Historical romanlarda 300 350 sayfası ideal bence.Çünkü zaten kitabın sonu belli olan bir tür uzatmak yersiz.Birde dikkatimi çeken bir şey var yazar lanet ve lanet olası kelimelerine takmış durumda diğer kitabında da sık sık geçiyordu burada da öyle.İlgi çekici bir konusu var ve adının da anlamı kitapta geçiyor onu özellikle yazmadım spoiler olmasın diye okuyacak olanlar için.

Puanım 3/5

Güller ve Dikenler Sarayı - Sarah J. Maas

 
Kış çok ağır geçiyor. Feyre ailesini beslemek zorunda…
Bir gün, avlanırken av olmamak için öldürdüğü kurdun intikamını almaya gelen bir canavar çalıyor kapısını. Ama Feyre’yi almaya gelen canavar bir hayvan değil, Tamlin...
Bir zamanlar dünyayı yöneten ölümcül, ölümsüz perilerden biri.Bu ulu peri Feyre'yi öldürmez ama tek bir şartı vardır.Onunla sonsuza dek yaşaması. 

Bu yazarın Cam Şato vardı ama serinin tam devamı gelmemişti.Sonra Dex Güller ve Dikenler Sarayı'yla döndü.Dex de bu duruma sevindi ki Cam Şato serinin devam kitaplarını yeniden bastı.Neyse kitapta pek aksiyon olmasa da akıcı ve merak uyandırıcı.Bazı yorumlar da baş karakterin ölmeyeceği halde yirmi otuz sayfa dövüşmesi anlatıyor diye okumuştum ama ben böyle bir şeyle karşılaşmadım.Ekitap okunca mı fark etmedim desem oda değil.Bana göre her şey dozundaydı.

Karakterlerde çok iyiydi baş karakter Feyre'den nefret etmedim ne ukala,ne şımarık normal bir insandı ve 19 yaşındaydı diğer kitaplar gibi 14 15 değil.Ulu periler de çok iyiydi  Tamlin, Lucien, Rhysand.Ben daha çok Lucien'i sevdim atışmalar olsun davranışları olsun.Rhysand kısa bir süre kitapta vardı ama ikinci kitapta daha çok yer aldığını biliyorum,gizemli bir karaktere benziyor onu okumak zevkli olucak.

Eleştirebilecek çok fazla bir şeyim yok sadece biraz daha aksiyon beklerdim ama giriş kitabı ve sanırım 6 ya da 8 kitaplık bir seri olmasından dolayı yazar acele etmemiş.İkinci kitabın bundan kat be kat güzel olduğunu okudum.Seri nasıl devam edecek merak ediyorum.Uzun zaman sonra fantastik genç yetişkin beğendiğim kitap bu oldu sanırım.İykin melek değil de meleklerden sıkılmışım okumaktan zevk almıyordum ama periler çok iyi gitti tavsiye ederim.

Spoiler !
Kitabın sonu bana Meleğin Düşüşü'nü anımsattı hatta biraz aynı olmuştu ama çok da takılmadım buna. Güzel ve Çirkin'e de benziyor büyü güçlerinin alınması maskelerin sabit olması ve bir insanın kalbini kazanırsa her şeyin eski haline dönmesi filan.
Spoiler !

Puanım 4/5

22 Kasım 2017 Çarşamba

Cerrah - Tess Gerritsen (Rizzoli and Isles #1)



Sonunda seriye başlayabildim.Elimde daha önce serinin devam kitapları vardı ama ilk kitap olmayınca başlamak istemiyordum.Kitabın konusu kadınları acımasızca katleden bir katil ve onu yakalamak isteyen iki dedektifi konu alıyor.Tipik polisiye kitabının konusu.Kitaptaki dedektiflerden biri erkek biri kadın.Dizisinde ikisi de kadın acaba değiştirdiler mi yoksa ilerleyen kitaplarla da dedektif Rizzoli Isles ile tanışacak mı merak ediyorum.Dedektif Rizzoli'nin diğer erkek dedektifler tarafından dışlanması olayların dışında tutulması ama onun soğukkanlılıkla yaklaşıp olayları çözmesi iyiydi.

Yazar doktor olduğundan konu da biraz tıpla ilgili oluyor tanımlar terimler filan ama çok da yadırgamadım bu durumu diğer okuduğum polisiyelerden farklı olduğu için beğendim.Yazar araya katilin de bazı olayları uzaktan takip ettiği onun düşüncelerini de eklemiş bu çok iyiydi.Hatta daha fazla bile olabilir bazı kitaplardan alıntılar yapıyordu katil onun yerine neler yaptığını ne düşündüğünü daha çok okumak iyi olurdu.Gerilim ve polisiye sevenlere tavsiye ederim.

Puanım 4/5

12 Kasım 2017 Pazar

Kayboluş - Ken Grimwood


Hayatınızı başka bir insanın bedeninde yaşasaydınız…
Artık beyninin içine yerleştirilen küçük elektrotların kontrolündeydi...
Artık zihninin sessiz bölgeleri uyanıktı ve kendi sesinde ona ait olmayan bir çığlık işitiyordu; yüzyıl öncesinden gelen... kurnaz, duygusal ve cani ruhlu birinin zihninde ve bedeninde yankılanıyordu bu ses.
Epilepsi tedavisi gören Elizabeth Austin’in beynine minyatür elektrotlar yerleştirilmiştir. Elizabeth elektrotları kendisine verilen ufak bir cihazla aktif tutarak krizlerini kontrol edebilmektedir. Ve artık bırakmak zorunda kaldığı, özlediği hayata dönerek evliliğindeki sorunları çözmeye ve tekrar işine başlamaya hazır olduğunu hisseder. Buna karşın, ameliyatın bir parçası olarak son derece riskli olduğu halde fazladan elektrot yerleştirilmesine razı olur. Bu elektrotlardan biri uyarıldığında kendisine ait olmayan bir hayatı yaşamaya başladığını, başka bir bedende vücut bulduğunu fark eder. Doktorundan bu gelişmeleri saklayan Elizabeth, şimdiki ve önceki hayatı arasındaki geçişlerde bocalarken, keşfettiği yeni hayatın onu daha mutlu ettiğini hisseder. Ama bu hayatın hazırladığı korkunç oyunun içine çekildiğinden habersizdir.
Konu çok güzel ilgi çekici ama daha güzel işlenebilirdi kanaatindeyim.Bu yazarla yıldızım bir türlü barışmadı.Zaman Çarkı'nı yarım bırakmıştım bunda da pek umduğumu bulamadım.Sonunu da tahmin etmiştim zaten ve tahmin ettiğim gibi çıkması artı puan oldu.Kitap tek düze ilerliyor biraz daha fazla gerilim heyecan olabilirdi.Onun yerine sadece işin sonunun nereye varacağını merak ederek okuyorsunuz sadece.

Elizabeth'in de merak duygusunun artarak çoğalmasıyla gerçek yaşamını gerçek yaşamından insanları umursamaz bir tavırla yaklaşması gereksizdi.Acaba aynı şey kendisine yapılsaydı ne hissederdi.Yazar iki olayı birbiriyle dengeleyememiş sanırım gerçek ve öbür yaşam mı desem iç içe geçirip harmanlasaydı kitap çok daha güzel olabilirdi.Biz sadece Elizabeth ve onun gördüğü yaşamı okuyoruz başka pek bir şey yok.

Daha önce buna benzer Tozlu Rüyalar Kitapçı'sını okumuştum onu çok daha beğenmiştim.Yazar iki dünyayı çok güzel harmanlamıştı.Kayboluş yerine diğer kitabı daha çok öneririm yine de merak edenler okuyabilir ama çok bir şey beklemeyin bence.

Puanım 3.5 / 5

10 Kasım 2017 Cuma

Haftanın Filmleri #14


Imdb Top 250 maratonu var ve iyi ki var bir bahane ile listede izlemediğim filmleri izlemek listeyi tamamlamaya az daha yaklaşmak istiyorum.İlk 200'ünü tamamlasam da olur sonlar değişebiliyor.Maratona uygun listeyi düzenlemek oradan seçip izlemek istedim ama beceremedim onun yerine izlemediklerimi izleyip daha sonra uygun kategorilere yerleştireceğim.
  • Arka Pencere 1954
Kısa filmden uzun filme uyarlanan bu yapım ünlü fotoğrafçının ayağının alçıda olup tüm gün eve hapis olmasıyla başlıyor.Canı sıkılan adam dışarıya göz atmaya başlar ve bu sırada bazı olaylar dikkatini çeker.Karşı komşusu tuhaf dikkat çekici şekilde davranır ve fotoğrafçı bu durumu ciddiye alır ve dedektif misali olayı çözmeye çalışır.Ben filmi beğendim farklı bir yapım olmuş.Roman gibi geldi.Uzaktan karşı komşuyu takip etmek filan.İzlenebilir bir film başları gizem sonu gerilimli bir film.
  • Yedi Samuray 1954
Uzak doğu yapımlarını pek sevmiyorum.Bir iki film izlemişliğim var ama oda arada.Bu filmi de sırf puanı yüksek ve liste tamamlansın diye izledim.İzlemiş olmak için yani bir nevi.Filmdeki ses tonları bağrış çağrış bana göre iticiydi biraz da fazla uzatılmıştı sanki.Belki uzak doğu kültürünü sevenler daha çok beğenebilir.
  • Duyguların Rengi 2011 
Kitaptan uyarlama olan bir film adından da anlaşıldığı gibi zamanında yapılan ırkçılığı ele alıyor.Tek ırkçılık da değil aslında insanları vasıflarına göre de ayrım yapılmasının hoş olmadığını görüyoruz.Hem duygulu düşündüren hem de eğlendiren bir filmdi.1960'larda geçmesi de ayrı güzeldi.Gelecek kadar geçmiş zaman filmlerini de izlemekten keyif alıyorum vintage ruhumdan bu tip filmleri sevenler keyifle izleyebilir.

Hobbit - J.R.R. Tolkien

Bir İngiliz Edebiyatı Profesörü olan J.R.R. Tolkien bundan yaklaşık yetmiş yıl kadar önce dünyaya bir kitap hediye etti. Bu kitapla birlikte insanlar ilk defa hobbit denen ahaliyle karşılaşıyordu. Cücelerden bile kısa boylu, yemeye, içmeye ve eğlenmeye düşkün, iyi yürekli, mutlu ve kendi küçük köylerinde her tür maceradan uzak yaşayan bir ahaliydi hobbitler. Ta ki büyücü Gandalf onları ziyaret edene kadar.
"Hobbit", diğer hobbitlerden aslında hiç de farklı olmayan bir hobbitin, Bilbo Baggins’in fantastik maceralarından oluşuyor. Bilbo Baggins, büyücü Gandalf ve cücelerle birlikte, cücelerin hazinesini kötü ejderha Smaug’dan geri almak için aslında hiç de istemediği bir yolculuğa çıkar. Ama yine de hobbitin içinde henüz keşfedemediği maceracı bir yan vardır ve yolculuk ilerledikçe Bilbo Baggins kendi cesaretinin ve gücünün farkına varmaya başlar.
Tolkien’in aslında çocuklar için kaleme aldığı "Hobbit", çok geçmeden yetişkinlerden, özellikle de 60’ların asi gençliğinden büyük ilgi gördü. Bunun üzerine Tolkien hobbitlerin, elflerin, cücelerin ve insanların goblinler, troller, kurtlar ve her tür kötü ve çarpık yaratıkla olan mücadelesini anlatmaya devam ederek "Yüzüklerin Efendisi"ni yarattı. Bugün "Hobbit"le birlikte "Yüzüklerin Efendisi" fantastik edebiyatın kült eserleri arasında yer alıyor.
 Kendimi mutlu mesut hissediyorum.Biraz da hüzünlü.Çünkü Hobbit'i bitirdim.Kitabı çok beğendim içindeki karakterler olsun şarkılar olsun çok güzeldi.Macera başlangıcında trollerle karşılaşma kısmı çok hoşuma gitti onların kendine özgü konuşma şekillerini yazar çok güzel aktarmış.Çocuklar için yazılmış olmasına rağmen yazarın özenmesi,incelikleri dikkate alması eseri daha güzel kılıyor.Filmini izlediğim için zaman zaman sıkılacağımı düşünüyordum ama hiç de öyle olmadı okurken büyük bir keyif aldım.

Yüzüklerin Efendisi film serisini çok seven biri olarak maceranın başlangıcı olarak bilinen Hobbit kitabıyla serüvene başlamış oldum.Eğer ki uygun fiyata bulursam Yüzükler Efendisi serisiyle devam etmek istiyorum.Sırf bu yüzden filmlerini tekrar izlemeye direniyorum iyice unutmak keyifle okumak için.Ki bu günlerde dizi olma ihtimali de var merakla ve heyecanla beklemekteyim.

Puanım 5/5

2 Kasım 2017 Perşembe

Serseri -Rachel Vincent (Dönüşüm Serisi #1)

ATEŞLİ, DİŞİ... VE KEDİ
BUFFY İLE KEDİ KIZ’IN BULUŞMASINA HAZIR MISINIZ?
Tepeden tırnağa Amerikalı bir yüksek lisans öğrencisi gibi görünüyorum. Ama ben kedi adam soyundanım; isteyince kocaman bir kediye dönüşebiliyorum. İki farklı dünyam var.
Ailem ve Gurur sürüm benim için planlar yaptıysa da, türümün devamını getirmem adına yapılan bütün bu baskılardan kaçtım ve kendime normal bir hayat kurdum. Ta ki o Serseri’nin saldırdığı geceye kadar.
Serseriler hakkında uyarılmıştım; bunlar, devamlı benim gibi çekici, dişi ve doğurgan kediler arayan, Gurur sürülerine bağlı olmayan kedi adamlardı. Ben karşıma çıkanla baş edebilmiştim, ama sonradan iki bekâr hemcinsimin ortadan kaybolduğunu öğrendim.
Gurur sürümün beni geri çağırması için bu tehlike sinyali yeterliydi Güya bu kendi güvenliğim içindi. Ya, tabii. Ama ben uysal bir yavru kedi değilim. Arkadaşlarımı bulmak için karşıma her ne ya da her kim çıkarsa çıksın üstesinden geleceğim. Kollayın kendinizi, Serseriler… çünkü keskin pençelerim var ve onları kullanmaktan çekinmem.
Kitabımızın baş kahramanı Fayte ailesinden uzakta üniversite kalarak sürüden ayrı bir hayat sürmektedir.Ama bir süre sonra sürü içinde Serseri olarak adlandırılan birinin sürüden kızları kaçırması sonucu ailesi olaylar çözülene kadar kızlarının yanına dönmesini ister.Fayte istemese de sürüsüne dönmek zorundadır.

Yine sahaftan bir zamanlar aldığım ama okumadığım uzun zamandır bekleyen bir kitabı daha bitirdim.Hatta dikkat etmemişim alırken bandrolü yok korsan mı değil mi bilmiyorum.Neyse kitabımız fantastik bir roman ama alışılmışın dışında vampirler kurt adamlar değil.Kedilere dönüşebilen bir Gurur sürüsü.Kedi ama siyah jaguar gibi devasa boyutlarda kedilere dönüşüyorlar.Fayte'nin beş tane erkek kardeşi vardır.Kalabalık güzel eğlenceli bir aileydi.Böyle kalabalık kardeşli aileleri sevdiğimden böyle kitapları okumayı da seviyorum.Eğlenceli oluyor tabi kardeşler iyi geçinirse.

Daha önce okuduğum fantastiklere benzemiyordu ben biraz daha vampirciyim sanırım.Yine de kedi insanları okumak da güzel farklıydı.Seri beş kitaptan oluşuyor belki bir gün devamını getirebilirim asıl yazarın diğer serisini daha çok merak ediyorum.Diğer fantastik yaratıklardan sıkılanlar için tercih edilesi bir kitap.

Puanım 4/5