Bu Hapishane Canlı...
Bir hapishane hayal edin: Öyle büyük ki içinde hücreler ve koridorlar, ormanlar, şehirler ve denizler var.
Bir mahkûm hayal edin: Belleği yok, Dışarı’dan geldiğine emin, oysa Hapishane yüzyıllardır kapalı ve şimdiye kadar oradan kaçabilen yalnızca tek bir kişi var.
Bir kız hayal edin: Bir malikânede, zamanın yasaklandığı bir toplumda yaşıyor; bilgisayarlarla yönetilen bir 17. yüzyıl dünyasına kapatılmış, istemediği bir evliliğe mahkûm, hem korktuğu hem de gerçekleşmesini arzuladığı bir suikast komplosuna karışmış.
Biri içeride, diğeri dışarıda… Ama ikisi de tutsak.
Incarceron’u hayal edin.
Hem ürkütücü hem çok çekici ve bağımlılık yaratacak yeni bir serinin başlangıcı.
“Dikkat çekici bir fütürist roman, nefes kesici bir tempo, zekice kurgulanmış
bir olay örgüsü ve her iki mekânın tasarımında harika detaylar... Zamanlaması mükemmel, şaşırtıcı olaylar ve muhteşem bir son. Kesinlikle okunmalı.” -The Booklist
Bana bu ay duraklama devrini yaşatan kitap sorun kitapta mı bende mi bilmiyorum.Kitap yorumlarına bakıyorum herkes bayılmış sonra kitap yurdu yorumlarına bakıyorum benimle aynı fikirde olanlar var rahatlıyorum.Konu çok güzel düşünsenize canlı bir hapishane var içindekiler hapishanede olduklarının farkında değiller dışarı diye bir yerin varlığından bir haberler ama gel gör ki işleyiş.Yazar okuyucuyu kendine bağlayamıyor bence ilk 20 sayfa ne olup bittiğini hiç anlamadım sonra anladım bu seferde isimleri birbirine yakın kullanmasından karıştırdım.Kitabı elime elıyorum okuyorum okuyorum ama bitmiyor benim için öyle bir kitaptı.
Yazarın anlatımında bir sıkıntı vardı.Daha başarılı bir yazarın elinde böyle bir konu olsa çok daha farklı şeyler ortaya çıkarırdı.İçinde aksiyon var ama ben aksiyonu hissedemedim çok umutluydum bu kitaptan ama olmadı.Benim yorumuma bakarak okumamazlık etmeyin çünkü seveni çok ben sevmedim belki siz çok seversiniz kim bilir.
Puanım 3/5