2 Temmuz 2020 Perşembe

Mayıs Ayında İzlediklerim

Haziran bitti onun yazısını yazmam gerekirken uyuşukluk yaptım yazmadım ay sonu da acayip bir yoğunluğun içinde bulunca kendimi yazı geç kaldı ama ben yine de yazmak istedim.Başlıyorum o halde.

Nisan ayında başladığım bir çok diziye bu ay da devam ettim bunlardan biri Csı:ny ikinci sezonu baya keyifli bir dizi delillerin incelenmesi katile adım adım götürmesi filan.Bu dizi de bir sürü dedektif var ve bir bölüm süresince iki cinayet oluyor ayrı ayrı iki katil bulunuyor bazen karıştırabiliyorum isimler de yabancı olunca acaba tek cinayet olsa daha mı iyi olur diye sonra alışıyorum.Bu sefer bir de Miami ile ortak bölüm vardı seri katil peşindelerdi.Polisiye bir dizi olduğundan pek konuşulacak bir şey yok aslında türü sevenlere tavsiye ederim eski bir dizi ama bana göre çok güzel eskiden izlediğim dizi olmasından sanırım şimdi düzenli izleyip bitirmek hedefim.
Hiç kolaylaşacak mı?
Hayat mı?
Evet.Kolaylaşacak mı?
Ne dememi istersin?
Yalan söyle bana...

Devam ettiğim diğer bir dizi Buffy the Vampire Slayer.Bu dizi çok güzel baksanıza okulun kütüphanesinden bile anlaşılıyor nasıl güzel bir dizi olduğu harika bir yer :) Bu dizinin de ikinci sezonu bitti ama ne ikinci sezonu aşklar ölümler ilk sezon alıştırma sezonuymuş öyle diyebilirim.

Bu sezon olmasına üzüldüğüm şeyler oldu bir olayın geri dönüşü olacak mutlaka ama diğeri ne yazık ki bir hikaye son bulmuş oldu keşke olmasaydı.Dizide şaşırtıcı şeyler de oldu bu arada Xander hakkında bence güzel de oldu :) ve Cordelia pek sevilmeyen bir karakter ama ben keyifle izliyorum onu da eğlenceli oluyor patavatsızlıkları diğerlerinin ona göz devirmesi filan.

Bu dizide oynayanlar baya gençler en fazla 20 25 yaşlarındalar 1998 yapımı dizi olduğundan şimdi bu insanların 50 küsür yaşlarında olması ise kalp burkuyor.Zaman su gibi akıp gidiyor.


Willow bayılıyorum sanaa :) 

Bunun da ikinci sezonunu bitirdikten sonra bir kaç bölüm izleyip devamını getiremediğim dizi olan Black Books'a geçtim.Black Books sahafta geçen bir ingiliz komedisi.Dükkan çok güzel ama biraz fazla pis sanki izlerken hep bunu düşündüm mutfak kısmı ve camlar :)
Dizi söylediğim gibi ingiliz komedisi her ne kadar amerikan komedileri de farklı olsa da ingiliz komedileri daha absürd oluyor.İngiliz komedilerini severim şöyle tanımlarım sanki kafamın içi almışlar dizi yapmışlar dsfsdfsdfs.The It Crowd'da da aynısını düşünmüştüm adeta kafamın içi gibi karman çorban absürdlerde bir o kadar.O yüzden herkesin hoşuna gitmeyebilir  ama sahafın içini kitapların olduğu kısmı görmeniz için bile bir bölüm izlemenizi tavsiye ederim çok hoş bir yer.

Üç sezondan altışar bölümden oluşan dizi hemen bitivermekte ama tavsiyem her gün bir bölüm izleyin her gün gülün :)
Mayıs ayında izlediklerim bu kadardı Haziran ayında ne okuduklarım da ne izlediklerim de ne de başka şeyde pek bir performans gösteremedim ne yazık ki fazla bekletmem o yüzden o yazıyı yazma da ki geç kalınca yazılar taslakta olunca rahatsız oluyorum fazla uzattım bir sonraki yazı da görüşmek üzere hoşçakalın bay bay **