26 Aralık 2020 Cumartesi

Biz Evleniyoruz- Julia Quinn (Bridgerton Serisi #8)

Kitabın Adı: Biz Evleniyoruz 
Seri Adı: Bridgerton Serisi
Seri Sıralaması: 8/8
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Türü: Historical ,Tarihi Aşk 
Sayfa Sayısı: 392
Puanım: 4/5

Olmaz sanıyordum bitiremem ama koskoca seriyi evet benim için koca bir seri bir senede yedim bitirdim.İlk kitabı hariç onu yıllar yıllar önce marketten alıp okumuştum nasıl olsa devamını alırım okurum dediğim ama almadığım bir seri.Bu sene içinde toplayabildim seriyi.Dizi de çıkacak diye verdim kendime gaz okudum.Her ay bir kitap şeklinde okuyarak bu ay bitirdim son kitabı.

Son kitap sekizinci kardeşin son numarası olan Gregory Bridgerton ve esas kızımız olan Lucy üzerinden geçmektedir.Kitabın ilk sahnesi filmlerden fırlamışcasına Gregory'nin kilisede bir nikahı durdurmaya çalışmakla başlıyor.Tabi esas kızımın nikahı olduğu belli ama olaylar nasıl oraya geldi işte bu sahneden sonra hikayeyi başa sarıp okuyoruz.

Güzel eğlenceliydi bir kaç ufak şey dışında bu kısımda spoiler olabileceğini düşenenler okumasınlar lütfen evet kitapta sevmediğim nokta.Gregory ilk başta Harmione'ye vurulmuştu ya da öyle olduğunu sanıyordu ama Harmione onu değil başkasını tercih ettiği gece bizim esas oğlan içiyor içiyor tam odasına çıkarken bir tesadüfdür ki yolda Lucy ile karşılaşıyor ve esas kızımızı öpmeye kalkar olacak iş mi tamam hadi sarhoştu ertesi gece aşkından yanıp tutuşarak geçer o anı hatırlamasa özürler iletse özrü kabahatinden büyük sarhoştu der geçerdik, ve yavaş yavaş kalbini Lucy'e kaptırsaydı daha anlamlı güzel olurdu sanki.bitti.

Onun dışında genel olarak sevdiğim bir seri oldu.En çok da ilk kitabı seviyorum sanırım.Olayları tam olarak hatırlamasam da o kitabı okurken çok eğlendiğimi ve kısa sürede okuduğumu hatırlıyorum. Kalabalık bir aile hepsinin ayrı bir huyunun olması eğlenceliydi.
 
Dizi de yayınlandı bu arada pek umudum yok seri kadar güzel olacağından ama dönem dizisi gözüyle bakıyorum ve dönem dizilerini severim.En kısa zamanda vakit bulursam dizisini de izleyeceğim.

15 Kasım 2020 Pazar

Ekim Ayında Okuduklarım ve İzlediklerim

 Kitap yorumu yazacaktım onun yerine Ekim ayının genelinden bahsetmek istedim sanki çok şey yapmışım gibi :) Burada bahsetmedim şimdi söylüyorum Temmuz ayında işe girdim ondan sonra zaten bütün düzenim alt üst oldu diyebilirim.Uzun zamandır evde olmaya alışkın biri olarak.Evet para kazanmak para biriktirebilmek çok güzel ama günün bir çoğunun işte geçmesi çok sinir bozucu ki hiç boş vaktinin olmadığı bir iş ise o daha da sıkıntı.Evet öğle aram yok ve cumartesileri de çalışıyorum...

Neyse bunları bir kenara bırakalım Ekim ayında okuduklarımdan bahsedeyim bir de Ekim ayında iki kitap okuyabildim.


*Çikolata Kalpli Ejderha - Stephanie Burgis

Aventurine dağların en tehlikeli ejderhasıdır. Ama böylesine tehlikeli bir ejderha büyülü bir bardak sıcak çikolata içmek için kandırılırsa ne olur? Küçük bir kız mı?

Adını gördüğümden beri okumak istediğim bir kitaptı zamanında ikinci el olarak almıştım içinde bol bol sıcak çikolatanın geçtiği bir kitap.Çocuk kitabı olarak geçiyor ama büyüklerin okumaması için de bir sebep yok çikolata ve ejderha sevenlere tavsiye ederim.

*Uyurgezer - Sebastian Fitzek

Üniversitedeyken yazarın Kıymık adlı kitabını okumuş diğer tüm kitaplarını da okuyacağım diye kendime not düşmüştüm.Şuan için elimde bir kaç kitabı var sırayla okuyacağım.Ekim ayı Cadılar bayramı dolayısıyla gerilim tarzı bir şey okumak istediğimden bunu seçtim.

Kitap bir kaç karakter hatta tek karakter arasında dönüyor yazar merak uyandıracak şekilde kurgulamış olayları ve tek karakter üzerinden bunu yapmak büyük başarı sonu da çok şaşırtıcıydı.Yazarın bu kitabını Kıymık'tan birazcık daha az sevdim diyebilirim.

Gelelim izlediklerime dediğim gibi eskisi kadar vakit ayıramasam da az biraz ucundan bir şeyler izlemeye çalışıyorum.Dizi olarak Daredevil izliyorum.Ekim ayında birinci sezonunu bitirdim.

Süper kahraman dizilerini filmlerini severim blogumu takip edenler bilirler final sezonu kötü bitmiş olsa bile Arrow daha doğrusu Olicity fanlığım vardır.Daredevili pek sevemedim aslında kötü değil ama umduğumu bulamadım diyebilirim ama yine de izliyorum.Şuan ikinci sezondayım Kasım ayı içinde biter mi bilmiyorum sezonlarca uzun olsaydı izlemezdim sanırım üç sezon olunca izleyip bitirmek hedefim.

Ara ara da fırsat buldukça Masumlar Apartmanı'na bakıyorum.Yerli dizi olarak güzel gidiyor ben daha çok ev hallerini izlemeyi sevdiğimden umarım romantik bir diziye dönmez diyorum.

Hafta sonları da yorgun olmazsam işim de yoksa film izliyorum bu ay da iki tane film izledim.

*The Proposal Teklif 2009 romantik komedi 

Film seçmek izlemekten daha zor bence.Onu mu izlesem bunu mu izlesem derken vakit geçiyor.Film izleme sitelerinde rastgele izle ya da kendimi şanslı hissediyorum butonlarını sık sık kullanırım tabi zaman zaman oradan da film seçemem ya o butonlara basarken bu film denk geldi dedim izlemedim bunu iki güzel oyuncu da var başlattım ve pişman olmadım.Bir kaç saçma yeri olsa da güzel bir romantik komedi izledim.Hala benim gibi izlemeyen varsa tavsiye ederim.

*This Boy's Life Bu Çocuğun Hayatı 1993 Biyografi Dram 

Robert De Niro'nun bir tane komedi filmi vardı şirkette geçen Stajyer mi ne onu arıyordum onu izlemek istiyordum google pek yazmam genelde izlediğim film sitelerinde ararım.Bulamadım yoktu sanırım ya da ben sekreter diye arıyordum bulamadım başka filmi olsun o zaman onu izleyim dedim bu film çıktı karşıma hiç duymamıştım.Leonardo Di Caprio'da çocuk bu filmde merak ettim açtım.Çok farklı bir film bekliyordum dramla karşılaştım.Konusunu okumadan filmi izlediğimden şaşırdım tabi.Çok güzel bir film değildi ama bu iki oyuncuyu bir arada izlemek isteyenlere tavsiye ederim özellikle Leonardo'nun çocukluğunu.

Ekim ayı böyleydi Kasım ayında ve yeni yazılarda görüşmek dileğiyle hoşçakalın**

7 Kasım 2020 Cumartesi

İdefix Kitap Alışverişim

Uzun zamandır kitap alışverişi yapmıyordum.Geçenlerde aldığım iki çizgi roman kitabı hariç.Bu alışverişi yapmamdaki en büyük sebep de Harry Potter Ateş Kadehi'nin resimli baskısının çıkması.Alışverişi ilk başta kitap sepetinden yapacaktım eski adıyla okuoku en uygun oradaydı sonra kayıp rıhtım forumunda gezinirken idefix indirim kodları buldum ve almak istediğim bir çok kitapta idefixde indirimdeydi ben de oraya geçtim.

Resimli baskı harici araya başka kitaplarda sıkıştırmak istedim.Özellikle ince kitaplar şuan okunacak çok fazla kitabım olduğundan aralara katarım diye düşündüm.


Ortaya karışık bir alışveriş oldu birazcık şunu alıyım şunu da sepete ekleyim şunu da okurum diye attım sepete ki  Dostoyevski'den iki kitap almışım farkında değilim :) 

Her ne kadar hobilerime eskisi kadar vakit ayıramıyor olsam da en kısa zamanda hepsini okumak istiyorum bu yıl olmasa bile önümüzdeki yıl hepsini okumak niyetim.Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşçakalın**



11 Ekim 2020 Pazar

Işığın Anahtarı - Nora Roberts (Anahtar Serisi #1)

Kitabın Adı: Işığın Anahtarı   
Seri Adı: Anahtar Serisi
Seri Sıralaması: 1/3
Yayınevi: Epsilon Yayınları 
Türü: Romantik, Fantastik 
Sayfa Sayısı: 345
Puanım: 4/5

Blog değişmiş iyi hoş olmuş da sanki kullanışsız mı olmuş ne eski şeyleri çok seven biri olarak bu değişime alışmam biraz zaman alıcak sanırım.Ne alışmadık ki bu yürek bunlara alışmasın dramayı bırakıp kitaba geçiyim bence ben :) 

Bir ara çılgınlar gibi Nora Roberts kitaplarını topladığımdan bu seriyi toplamazsam olmazdı Gelin serisi ve Anahtar serisi daha çok ön plandaydı zaten.Ben Nora Roberts'ı da Gelin serisiyle tanıdım sonra bir furya oldu Eve Dallas filan o sırada bu kitaplarını bulup edinmiştim.

Fantastik kitap kitap olduğunu biliyordum ama böyle değişik mistik bir şey beklemiyordum.Birbirini hiç tanımayan üç kız bir davetiye mektubu üzere aynı davette bulunurlar ama oraya neden çağırıldıkları konusunda habersizdiler.Daha sonra onları davet eden kişi bir olay üzerine seçilmiş olduklarını üç kişinin üç ayrı anahtarı bulması istenir.İlk Işığın Anahtarı ile başlanır.Buraya kadar her şey tamamdı kızlar gibi benim de kafam karıştı anahtar bildiğimiz anahtar mı hem de ışığın nasıl bulucaz.Kızlar araştırıyor ediyor ben de onlarla beraber merakla okuyorum tabi bu arada Nora Roberts için aşk olmazsa olmaz araya aşk da katıyor.

İçinde arkadaşlık ,aşk birazda mistik gizemli şeyler olan bir kitap arıyorsanız bu kitabı tavsiye ederim.

2 Eylül 2020 Çarşamba

Öpüşünde Saklı - Julia Quinn (Bridgerton Serisi #7)

Kitabın Adı: Öpüşünde Saklı
Seri Adı: Bridgerton Serisi
Seri Sıralaması: 7/8
Yayınevi: Epsilon Yayınları  
Türü: Historical,Tarihi Aşk
Sayfa Sayısı: 384
Puanım: 5/5

Sıra geldi ailenin son kız üyesinin daha yuvadan uçmasına.Hyacinth Bridgerton sosyeteye taktim edileli üç sene geçmiştir ama kendine uygun adayla hala karşılaşmamıştır.Evlilik de öyle çok umurunda değildir.Önceki kitaplardan özellikle Rüyalar Gerçek Olsa kitabında da sıkça adı geçen Leydi Danbury ile takılmaktadır.Her hafta salı günleri kitap okuma günleri vardır yine bir gün beraber kitap okurken leydinin torunu Gareth çıkagelir ve işte kader o an Gareth ve Hyacinth için yolunu çizmiştir daha önce de bir kaç görüşmüşlerdir ama artık ortak bir yolları vardır.

Bu kitapta ailenin diğer üyeleri pek yoktu son kitapta okuyacağımız Gregory Bridgerton vardı ara sıra onun haricinde daha çok Gareth ve Hyacinth'i okuduk.Normalde bu durumu sıkıcı bulurum ailenin diğer üyeleri ile daha akıcı eğlenceli olur derdim ama bu kitapta tam tersi oldu baya sevdim diyebilirim.Bu kitaptaki aşk nefretten aşk doğar yerine sakince olayların akışı sonucu ilerleyen bir aşk hikayesiydi.Belki birazcık vardı ama birbirlerine karşı değil.Kısacası sevdiğim bir kitap oldu benim için.


16 Ağustos 2020 Pazar

Vezir - Aimee Carter (Piyon Serisi #2)

Kitabın Adı: Vezir 
Seri Adı: Piyon Serisi
Seri Sıralaması: 2/3
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Türü:Distopya,Macera
Sayfa Sayısı: 384
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı:Kitty Doe'nun hayatı artık bir yalandan ibarettir. Başbakanın yeğeni olmaya zorlanan Kitty'nin düş kırıklığı, sahte nişanlısıyla yaşadıkları ve gerçek sevgilisi Benjy'nin kendisine yasaklanması neticesinde iyice artar.

Hart ailesindeki gerçek rolünü keşfetmek üzere olan Kitty yaşananların birer tesadüf olmadığını da düşünmeye başlar. Bu keşfin ardındansa kendini bir kâbusun içinde bulur. Çünkü artık Başkayer Kitty'e hiç olmadığı kadar yakındır.

Böylece Kitty hiçkimseye güvenmemesi gerektiğini bir kez daha anlar. Kendi tarafında olanlara bile... Desteklediği isyanı başarıya ulaştırmak için her şeyi yapmaya hazır olan Kitty gözünü iyice karartır. Peki ya bedellerin en büyüğünü ödemeye hazır mıdır?

Yorumum:Geçen sene serinin ilk kitabını okumuş çok beğenmiştim sonraki ilk indirimde devam kitaplarını edindim ama tabi ki hemen okuyamadım.Geçenlerde aklıma geldi unutmadan devamını okumalıyım diye aldım elime.

İlk kitap başlangıç kitabıydı biraz hızlı biraz normaldi bu kitap ilk kitaba göre daha çok olaylı olsa da biraz daha az akıcıydı.Cümlem biraz karışık oldu ama siz anladınız :) İlk kitaba göre olaylar hızlı hemen gelişti diyebilirim pat diye olayın ortasında bulduk kendimizi bam diye insanlar öldü hiç tereddütsüz bu durum da iyiydi distopya okuduğunuzda acımasız olmasını bekliyorsunuz ve kitap bana bunu verdi diyebilirim.

Bu kitapta dikkatimi çeken bir şey var eğer ki final kitabında da durum değişmezse baş karakter Kitty ve Knox birbirlerine aşık değiller hatta Kitty'nin sevdiği başka biri var normalde birinin sevdiği olur ya da olmaz ileri zamanlarda durum değişir ve birbirlerine aşık olurlar ama bu seride durum tam tersi ama dediğim gibi daha final kitabı 368 sayfada biri Şah mat yapabilir.


2 Temmuz 2020 Perşembe

Mayıs Ayında İzlediklerim

Haziran bitti onun yazısını yazmam gerekirken uyuşukluk yaptım yazmadım ay sonu da acayip bir yoğunluğun içinde bulunca kendimi yazı geç kaldı ama ben yine de yazmak istedim.Başlıyorum o halde.

Nisan ayında başladığım bir çok diziye bu ay da devam ettim bunlardan biri Csı:ny ikinci sezonu baya keyifli bir dizi delillerin incelenmesi katile adım adım götürmesi filan.Bu dizi de bir sürü dedektif var ve bir bölüm süresince iki cinayet oluyor ayrı ayrı iki katil bulunuyor bazen karıştırabiliyorum isimler de yabancı olunca acaba tek cinayet olsa daha mı iyi olur diye sonra alışıyorum.Bu sefer bir de Miami ile ortak bölüm vardı seri katil peşindelerdi.Polisiye bir dizi olduğundan pek konuşulacak bir şey yok aslında türü sevenlere tavsiye ederim eski bir dizi ama bana göre çok güzel eskiden izlediğim dizi olmasından sanırım şimdi düzenli izleyip bitirmek hedefim.
Hiç kolaylaşacak mı?
Hayat mı?
Evet.Kolaylaşacak mı?
Ne dememi istersin?
Yalan söyle bana...

Devam ettiğim diğer bir dizi Buffy the Vampire Slayer.Bu dizi çok güzel baksanıza okulun kütüphanesinden bile anlaşılıyor nasıl güzel bir dizi olduğu harika bir yer :) Bu dizinin de ikinci sezonu bitti ama ne ikinci sezonu aşklar ölümler ilk sezon alıştırma sezonuymuş öyle diyebilirim.

Bu sezon olmasına üzüldüğüm şeyler oldu bir olayın geri dönüşü olacak mutlaka ama diğeri ne yazık ki bir hikaye son bulmuş oldu keşke olmasaydı.Dizide şaşırtıcı şeyler de oldu bu arada Xander hakkında bence güzel de oldu :) ve Cordelia pek sevilmeyen bir karakter ama ben keyifle izliyorum onu da eğlenceli oluyor patavatsızlıkları diğerlerinin ona göz devirmesi filan.

Bu dizide oynayanlar baya gençler en fazla 20 25 yaşlarındalar 1998 yapımı dizi olduğundan şimdi bu insanların 50 küsür yaşlarında olması ise kalp burkuyor.Zaman su gibi akıp gidiyor.


Willow bayılıyorum sanaa :) 

Bunun da ikinci sezonunu bitirdikten sonra bir kaç bölüm izleyip devamını getiremediğim dizi olan Black Books'a geçtim.Black Books sahafta geçen bir ingiliz komedisi.Dükkan çok güzel ama biraz fazla pis sanki izlerken hep bunu düşündüm mutfak kısmı ve camlar :)
Dizi söylediğim gibi ingiliz komedisi her ne kadar amerikan komedileri de farklı olsa da ingiliz komedileri daha absürd oluyor.İngiliz komedilerini severim şöyle tanımlarım sanki kafamın içi almışlar dizi yapmışlar dsfsdfsdfs.The It Crowd'da da aynısını düşünmüştüm adeta kafamın içi gibi karman çorban absürdlerde bir o kadar.O yüzden herkesin hoşuna gitmeyebilir  ama sahafın içini kitapların olduğu kısmı görmeniz için bile bir bölüm izlemenizi tavsiye ederim çok hoş bir yer.

Üç sezondan altışar bölümden oluşan dizi hemen bitivermekte ama tavsiyem her gün bir bölüm izleyin her gün gülün :)
Mayıs ayında izlediklerim bu kadardı Haziran ayında ne okuduklarım da ne izlediklerim de ne de başka şeyde pek bir performans gösteremedim ne yazık ki fazla bekletmem o yüzden o yazıyı yazma da ki geç kalınca yazılar taslakta olunca rahatsız oluyorum fazla uzattım bir sonraki yazı da görüşmek üzere hoşçakalın bay bay **


18 Haziran 2020 Perşembe

Sana Muhtacım - Julia Quinn (Bridgerton Serisi #6)

Kitabın Adı: Sana Muhtacım
Seri Adı: Bridgerton Serisi
Seri Sıralaması: 6/8
Yayınevi: Epsilon Yayınları  
Türü: Historical,Tarihi Aşk
Sayfa Sayısı: 376
Puanım: 4/5

Soğuk nevale olarak nitelendirilen Francesca çok sevdiği eşini bir anda kaybetmenin üzüntüsü içindedir.Ama kendi çocuğu olmasını istediğinden tekrar balolara katılmaya kendine eş aramaya karar verir.

Diğer bir yanda ise John'un kuzeni olan Michael zavallı Francesca'yı gördüğünden beri ona aşıktır ama o kuzeni ile evlidir onun ölmüş olması bile bir şeyleri değiştirmez ta ki bir gün Colin onu ikna edene kadar.

Francesca ilk başta kabul etmez olmaz der uygun olmadığını düşünür ama karşı koyamaz ve Micheal için mutlu son :) Serinin bu kitabını pek çok kişi beğenmemiş ama ben sevdim güzeldi Micheal çok güzel bir adam duyguları sevgisi saygısı olsun tek Francesca'ya karşı da değil kuzeni John'a karşı da.Francesca soğuk nevale olarak tanımlanıyor böyle olunca ben de kendini beğenmiş birini bekliyordum ama hiç de öyle biri değil diğer Bridgerton'lardan farklı cana yakın değil ama iyi biri.Kayınvalidesine davranışları filan çok iyiydi kendi annesi gibi görüyordu her ne kadar kısa bir evlilikleri ve eşi ölmüş olmasına rağmen.

Bir çok historical ya da romantik kitap klişelerle doludur işte nefretten aşk doğar ya da zengin erkek fakir kız tarzı bir klişe daha ekleyebiliriz bunlara yağmur altına kalıp bir kulübeye sığınmak son okuduğum iki historicalde de bu oldu.

Ben şömineyi yakarım sen de etrafta kuru kıyafet havlu gibi bir şeyler var mı bir bak,sen ne!! ne yapıyorsun bu sırada erkek soyunmaya başlar ne var üstümdekiler ıslak hasta mı olayım sana da tavsiye ederim biraz daha öyle durursan hasta olacaksın hadi ama ateşin yanına gel bari ısırmam korkma sonra tamam çıkaracağım ama sakın arkanı dönme tamam ama göz ucuyla bakmalar filan sanki başka oda hadi oda yok banyo mutfak da mı yok işte sonrası herkesin bildiği romantik dakikalar :) 

Seriyi bitirmeme iki kitap kaldı serinin sonlarına doğru eğlence farklı konular biraz azalmış olsa da kendini okutturan güzel bir seri keyif alarak okuyorum genel olarak.Başka yazılarda görüşmek üzere hoşçakalın**

13 Haziran 2020 Cumartesi

Mayıs Ayında Okuduklarım


Herkese merhabalar ayın neredeyse ortası geldi ama ben daha yeni yazabiliyorum.Haziran ayında daha kitap okumamış olmam da cabası.Bir de yaz günü hasta oldum falan filan.Elimdeki kitapları da bitirmeye kitap almamaya devam ediyorum.

Okuduklarım 

Sen Kimseyi Sevemezsin - Karen Hawkins 
Yazarı hakkında fikrim olmadan aldığım bir kitaptı.Fena olmayan eğlenceli çıtır çerez bir romandı.Bir çok historical de olduğu gibi önce nefretle başlayan sonra aşka dönen bir hikaye.Bir İngiliz erkeği ve deli dolu olan İskoç kızın hikayesini konu alıyor.

John Delahunt Bir Cinayetin Romanı - Andrew Hughes
Bunun yorumunu bloguma yazmıştım.Gerçek bir olaydan yola çıkarılarak yazılan bir roman.

Aşk Engel Tanımaz- Candace Camp 
Çöpçatan Serisi #1
Bu kitabın da blogumda yorumu var külkedisinin historical versiyonu.Tavsiye ederim eğlenceli bir romandı.

Sana Muhtacım - Julia Quinn 
Bridgerton Serisi #6
Bridgerton serisinin 6.kitabını da okudum.Bu kitap diğer kitaplarda sadece adı geçen Francesca'nın hikayesini okuyoruz.Bunun yorumunu yazacağım.

Aslında Mayıs ayında bir de Yüzüklerin Efendisi serisinin ikinci kitabı olan İki Kule'ye başladım ama malum betimlemelerden dolayı biraz yavaş okuyorum az biraz kısmı kaldı bu ay bitirmek istiyorum tabi elime kitap alırsam.

Arada aldığım 4 kitabı saymazsak sene başından beri kitap alışverişi yapmıyorum aldıklarımda baskısı bulunmayan aradığım ikinci el kitaplardı o yüzden saymazsak diyorum.Ve yine İki Kule'yi de bitirdiğimi sayarsak bu sene 25 kitap okumuş oluyorum.Kitaplığımda okunmayı bekleyen kitap sayısı böyle azaldıkça ben mutlu oluyorum :) Bir sonraki yazım ya Sana Muhtacım kitabının yorumu olur ya da Mayıs ayında izlediklerim olur bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşçakalın **

23 Mayıs 2020 Cumartesi

Aşk Engel Tanımaz - Candace Camp (Çöpçatan Serisi #1)


Kitabın Adı: Aşk Engel Tanımaz 
Seri Adı: Çöpçatan Serisi
Seri Sıralaması: 1/4
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Türü: Historical,Tarihi Aşk
Sayfa Sayısı: 352
Puanım: 4/5

Sanırım kaç yaşına gelirsem geleyim külkedisi hikayesi okumaktan hiç vazgeçmeyeceğim. Başroldeki kızımız genç yaşta babasını kaybetmiştir ve annesi ve kardeşi de olmadığından amcası ile yaşamaya başlamıştır.Yenge çok kötü zalim değildir ama çok da iyi değildir.Constance daha yirmi sekiz yaşında olmasına rağmen evde kaldın diyerek onu kızlarının şaperonu yapar ve hatta giyim kuşam olarak da onların yanında sönük kalmasını sağlar.Ama bir gün işler bir anda değişir devreye popüler leydi Francesca Haughston girer.

Costance ve Francesca bir iddaa sonucu olsa da arkadaş olurlar.Costance baştan aşağı değişir eski yaşam enerjisi tekrar yüzüne yansır.Arada olaylar olur anlaşmazlıklar iftiralar falan filan ama çiftimiz mutlu sona ulaşır.Ama kimle söylemeyeceğim kitabı okurken öğrenirsiniz :) 

Bu yazardan daha önce Söz Dinlemez Kalbim'i okumuş çok beğenmiştim.Seriye aradan dalmıştım bu kitapta Francesca Haughston'ın çöpçatan işine nasıl girdiğini okuyoruz.Çok tatlı da bir kadın kendisini okumak eğlenceliydi.Bu yazarı bir çok kişi pek sevmiyor sadece kadın bakış açısı ile yazdığından dolayı ama ben memnunun ki bir sebepten de memnunum romantik sahne diyebileceğim sahneler üstün körü yazılmış olması.Sanki bu kitapta bir tık daha fazlaydı daha öncekinde azdı okuyalı biraz zaman oluyor tam hatırlayamıyorum.

Başı sonu belli ama hafif eğlenceli bir tarihi aşk romanı yazın iyi gider tavsiye ederim.

14 Mayıs 2020 Perşembe

John Delahunt Bir Cinayetin Hikayesi - Andrew Hughes

Yayınevi: Can Yayınları 
Türü: Kurgu,Gizem
Sayfa Sayısı: 355
Puanım: 4/5

1841 yılında Dublin'de bir hapishane koğuşunda idam edilmeyi bekleyen mahkum gardiyandan kalem ve kağıt ister son günlerini idama adım adım nasıl gittiğinin hikayesini yazarak geçirir.Hikaye koğuşta başlıyor sonra mahkum John Delahunt'un kaleme aldıklarına geçiyoruz.İlk başta güzel bir kitaba benziyor dedim ama ilk 100 sayfasında biraz sıkıldığımı söyleyebilirim hadi biraz daha gir konuya yazar oyalanma diye söylendim.150.sayfaları da geçtikten sonra kitap biraz heyecanlandı hikaye derinleşti.

Hikayeyi katilin ağzından okuyoruz.Bu durum güzeldi ne hissettiğini o anki ruh halini okumak.Katilin düşünceleri o zamanki insanların durumları yoksulluk yaşam şartları karamsar bir roman.

Katilin hayatını okurken o döneme de şahit oluyoruz.Bir çok kişi eski tarihi geçmişi sever ben de severim bir de İrlanda diyince insan merak ediyor ama geçmiş yıllarda paran varsa güzel yoksa o kadar kötü berbat durumdaki.Şimdi de öyle ama yine bazı şeyler değişti,su yok sabun yok doğru dürüst ortak kullanılan lazımlıklar, tuvaletler çöplerin camdan atılması filan ki parfüm de bu sebeple çıkmadı mı kötü kokuları bastırmak için ya da şemsiye.

Kitabı yaz aylarında olan Dr Can yayınları 7tl kampanyasından almıştım.Daha önce duymadığım bir kitaptı arka kapaktaki yazı ilgimi çekmişti.

"Tarihi bir araştırma yaparken tesadüfen bu olayın belgelerini bulan Andrew Hughes,1841'de geçen hikayeyi Dickens'vari bir atmosferde ve gotik edebiyata yaraşır bir dilde aktarmayı ustalıkla başarmış."

Yine kitabın en arkasında son söz kısmında buna değiniliyor John Delahunt gerçek bir mahkum ve yazar onun hakkında bir takım belgelere ulaşıyor ve bunu kurgu şeklinde bizlere sunuyor.Yazarın ilk romanı usta değil ama pek acemice yazılmış bir romanda değil.Kitabın kasvetli havası yaz aylarına belki gitmez ama kışın okunabilir.

10 Mayıs 2020 Pazar

Nisan Ayında İzlediklerim

Nisan ayında film izlemedim televizyonda bir kere Mutlu Aile Defteri denk geldi ona baktım sadece onun dışında dizi izledim daha çok.Sanırım filmlere doydum dizilere yöneldim bir süre de öyle olacak gibi listem çok kabarık çünkü.


Ayın açılışını Firefly dizisiyle yaptım iptal olmuş bir dizi yine de izlemek istedim.Dizinin konusu daha önce asker olan Kaptan Mal büyük savaş sonrası Serenity adını verdiği Firefly uzay gemisini alarak ile galaksiler arası kaçakçılık işine giriyor.Gelecekte geçen bir bilim kurgu ama bu dizinin diğer bir özelliği vahşi batı tarzı bir bilim kurgu.Yeri geliyor üstün gelişmiş silahlarla savaşıyorlar yeri geliyor at üstünde arbalet atıyorlar giyim kuşam tarzları da o şekilde.İptal edilerek biraz yazık olmuş 3 sezon devam etseydi güzel olurdu.Bir sezon 14 bölüm daha sonra da devam filmi çekilmiş Serenity adlı daha onu izlemedim.Açılış müziği şarkısı da çok hoşuma gidiyor.


Silemezsin kalbimden gökleri
Kalmadı kendim gibi hissettiğim başka bir yer
Serenity'yi bulduğumdan beri

Firefly bittikten sonra ne izlesem diye düşünürken Buffy the Vampire Slayer'e başladım.Ben bu diziyi hatırlamıyorum yayınlandığı dönem görmemişim Cnbc-e 'de filan hiç denk gelmedi duymadım da.Daha önceki okulundan vampir avlarken yangın çıkması sonucu atılan Buffy ve annesi yeni bir kasabaya taşınırlar burasının adı cehennem ağzıdır bütün kötümcül olayların hiç eksik olmadığı bir yer.Buffy eski okulundaki gibi atılmamak için çabalarken bir yandan da vampir avlamaya devam eder.Avcı olmaktan hoşlanmayan Buffy arkadaşları ve bu durumu daha kolay kabullenir.Tabi bir de Angel var işleri duyguları karıştıran :) 

Bu dizi de vampirler bir değişik yani şöyle yüzleri kurt adam gibi oluyor dönüştüklerinde bir de şuan için diğer dizilerdeki gibi gün ışığına çıkamıyorlar ileride bu durum değişirse bilemem.Biraz supernatural tarzı bir dizi çeşit çeşit iblisler olaylar oluyor.Başta bu durumu yadırgasam da sevdiğim bir dizi oldu şuan için zaten genelde kolejde geçen dizileri severim eğlenceli olur.

Eskiden televizyondan dizi izlediğimiz zamanlarda Cnbc-e'de saat beş civarı bir dizi yayınlanırdı ben de denk getirdikçe hayran hayran Csı:Ny adlı diziyi izlerdim.Ne zamandır en başından düzenli izlemek vardı.Sonunda başladım.Yine aynı hayranlıkla izliyorum desem yeridir.Karakterleri çok iyi ondan seviyorum biraz da bu diziyi.

Bir de araya hemen bitmesin diye yavaş izlediğim dizi Downton Abbey'i kattım.Senarist bu sezon kalp kırmaz diyordum ama yine yaptı yapacağını.Yine de çok keyifle izlediğim biri dizi çok beğeniyorum.Malikane'de özellikle çalışan kesimlerin sohbetleri olsun davetler olsun ailenin çalışanlara davranışları filan çok güzel dizi.

İzlediğim diziler dışında ayın başında Trt 1 nostalji kuşağı olarak eski dizileri vermeye başladı.Bu dizilerden biri de Ferhunde Hanımlar ve Kızları bu diziyi izlememiştim bundan sonra çekilen Bizim Evin Halleri'ni hatırlıyorum onu izlemiştim.Ramazan önceki kahvaltıda bunu izliyordum ama araya ramazan girince uyku düzeni saatlerim değişti dizi de biraz erkene alındı izleyemedim.Ramazan sonrası internetten izlemeyi düşünüyorum.

Diziler dışında Trt Belgesel kanalını tavsiye ederim bu ay çok güzel yayınlara yer verdi.Yiyeceğin Serüveni (türk yapımı),Donmuş Gezegen,Vahşi Kanada Da Bir Yıl bunlardan bir kaçı.

22 Nisan 2020 Çarşamba

Sonsuz Sevgilerimle - Julia Quinn (Bridgertons #5)

Kitabın Adı: Sonsuz Sevgilerimle 
Orijinal Adı: To Sir Phillip With Love
Yazarı: Julia Quinn
Seri Adı: Bridgertons Serisi 
Seri Sıralaması: 5/6
Yayınevi: Epsilon Yayınları 
Türü: Historical,Tarihi Aşk
Sayfa Sayısı: 356
Basım Tarihi: 2011
Puanım: 3/5

Arka Kapak Yazısı:Çok Sevgili Bayan Bridgerton,
Uzun süredir yazışıyoruz ve henüz resmi şekilde tanışmış değiliz. Sizi tanıyor gibi hissediyorum. Umarım siz de benim gibi hissediyorsunuzdur.
Münasebetsizlik ediyorsam beni bağışlayın fakat sizi Romney Malikânesi'ni ziyaret etmeniz için davet etmek istiyorum. Umarım, belli bir zaman sonra da birbirimize uyduğumuza karar veririz ve benim eşim olmayı kabul edersiniz.
Sör Phillip Crane

Sör Phillip, Eloise Bridgerton'ın evde kaldığını biliyordu ve evlilik teklifini kabul edecek kadar sıradan ,daha da önemlisi çaresiz olduğunu düşünmüştü. Ve fena halde yanılıyordu. Bu güzel kadın kapısında belirip nefes almadan konuşmaya başladığında tek istediği onu öpmekti.
Bu Sör Phillip denen adam onun çıldırdığını mı sanıyordu? Eloise Bridgerton daha önce karşılaşmadığı bir adamla evlenemezdi! Ancak tekrar düşündü... ve merak etmeye başladı... Öyle ki gecenin bir yarısı bir araba kiralayıp hayalindeki kusursuz erkeğe gidecek kadar. Ve fena halde yanıldı. Hayalindeki adam bu kadar sevimsiz ve kaba değildi. Elbette Phillip yakışıklıydı ama Londra'daki centilmenlerden farklı olarak iri yarı, sert ve bakımsızdı aynı zamanda. Ne var ki gülümsediğinde... ve onu öptüğünde... kendinden geçiyor ve düşünmeden edemiyordu: Phillip gerçekten onun için mükemmel erkek olabilir miydi?

Yorumum:Eliose Bridgerton,Bridgerton kardeşlerin beşincisi.Yirmi sekiz yaşındadır gerçek aşkı bulamadığından bütün evlilik tekliflerini reddederek kendini evde kalmış kız olarak alıştırmaya başlamıştır.En büyük destekçisi ise onun tam tersine hiç teklif almamış olan en yakın arkadaşı Penelope vardır.İkisi beraber yaşlanacaklarını düşünmektedirler ta ki Penelope evlenene kadar.Hem de ağabeyi Colin ile.Bir önceki kitap olan Rüyalar Gerçek Olsa'da onları okumuştuk Penelope'nin rüyaları gerçek olmuştu.

O kitapta da Eliose odasına kapanıp sürekli birileriyle mektuplaşıyordu kızımız mektup yazmayı seviyordu ve bir erkekle mektuplaştığının da sinyallerini de vermişti yazar.Kitap o şekilde başlıyor mektupların nasıl başlayıp sürekli devam ettiğine ve mektupla da olsa evlenme teklifi almıştır Eliose.
Ablası Daphe'nin bir daveti sırasında da gizlice kaçar mektup arkadaşı olan Sör Phillip ile tanışmaya.
Ama Sör Phillip beklediği gibi biri değildir ve hatta mektuplarında bahsetmediği bazı şeyler vardır mesela iki çocuğunun olması gibi.

Aslında konu güzel ama Sör Phillip ne itici bir insansın.Odun ama öyle böyle değil herkese karşı çocuklarına bile karşı öyle ölen eski eşini suçluyor ama kendi de çocuklara karşı aynı tavrı göstermiş ki karısı gibi hasta olmamasına rağmen.Dengesiz bir öyle bir böyle lafları ve hareketleri tutarsızdı bu durumdan hoşlanmadım.Eliose ise kitapta bir çok yönden haklı buldum.

Bu kitapta bölüm aralarında görmeye alışkın olduğumuz  Leydi Whistledown  yazıları yoktu onun yerine Eliose'nin mektuplarından kesitler vardı hoş olmuştu bu ayrıntı.

Bir de bir şeyi fark ettim Anthony Bridgerton karakterini yan kitaplarda daha çok seviyorum özellikle kız kardeşlerini evlendirirken.Normalde Julia Quinn'in kitapları eğlenceli olur ama bu kitapta ikizler ve erkek kardeşlerinin baskını olmasa çok daha fazla sıkılacaktım.Aşk romanlarında yan karakterlerin hayatlarını geçmişlerini okumayı pek sevmem daha çok sohbetler olsun balolar olsun dahil olmasını tercih ederim ki bu kitapta balolar konuklar olmadığından biraz sönüktü ki Bridgertoon kardeşler gelince kadar.

Yine çok fazla konuştum bir iki satır yazarım diye düşünüyordum oysa ki herkese kitaplı günler dilerim :)

12 Nisan 2020 Pazar

Kusursuz - Judith McNaught

Kitabın Adı: Kusursuz 
Orijinal Adı: Perfect 
Yazarı: Judith McNaught
Seri Adı: Second Opportunities #2
Seri Sıralaması: 2/2
Yayınevi: Epsilon 
Türü: Romantik 
Sayfa Sayısı: 469
Basım Tarihi: 2005
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı:Kuşkusuz, acıklı çocukluğunun kaosundan sıyrılıp kusursuz bir yaşam yaratmayı başaran bir genç kızın, korkunç bir suçla itham edilirken inatla masum olduğunu iddia eden genç bir adamla karşılaşmasının ve ikisini birbirine bağlayan çaresizlik, aşk ateşi ve tutkunun dramatik öyküsüdür.

Koruyucu aileler arasında sürüklenirken kendisini evlat edinen ailenin sevgi şemsiyesi altında, yüreğinin yaraları iyileşen Julie Mathison, hayat dolu bir genç kıza dönüşmüştür. Yaşadığı küçük Teksas kasabasında öğretmenlik yapmakta; kendisine koşulsuzca verilen sevgiyi, sevgiyle geri ödemek ve hayalindeki 'kusursuz' hayata ulaşmak için elinden geleni yapmaktadır.

Ve... Bir gün Julie'nin hayatı, karısını öldürmekle suçlanan, Oscar ödüllü yönetmen/aktör Zachary Benedict'in hayatıyla kesişir...

Teksas hapishanesinden kaçan Zack, genç kızı rehin alır ve Colarado tepelerine götürür. Julie dehşet içinde, ondan kaçıp kurtulmak içinden elinden geleni yapar; ancak bu yakışıklı yabancıya umarsızca kapılmıştır ve beyninde, genç adamın masum olduğunu fısıldayan, bir türlü susturamadığı bir ses vardır...

Yorumum: Geçen sene historical toplarken bu yazarın da bir çok kitabını almıştım.Günümüz romanlarını ise es geçmiştim okursam sonra pdf okurum diye.Bu kitap araya kaynamış.Okurken fark ettim.Kitap 1976 yıllarından başlıyor 90 lı yıllardan devam ediyor.Sonra arka kapak yazısını okudum ve dedim eski dönem Amerikan filmleri havası var ki öyle de oldu.

Yetimhaneden alınan büyütülüp yetiştirilen ve öğretmen olan Julie ile soylu ailesi tarafından reddedilip büyük yerlere gelip yönetmen olan Zack'in yolları kesişir ki zaten bu anca romanlarda ya da filmlerde olur.Ve yine bunlar çok kısa bir süre içinde birbirlerine aşık olurlar sonra olaylar olaylar.

Böyle anlatınca kitabı beğenmemişim gibi oldu ama beğendim bir kaç şey dışında.Güzel yanları dili akıcı merak ederek okuyorsunuz eski zamanlarda geçmesi ile güzel bir amerikan film tarzı bir roman.
Yan karakterlerin de hayatlarını okuyoruz ara ara o yüzden biraz da film tarzı diyorum başrol karakterleri harici onların da hayatlarında gelişmeler oluyor sanırım ondan bu kadar uzun bir kitap oldu işte birinci sevmediğim şey kitap çok uzun.Romantik ya da historical fazla uzun olmamalı bana göre.Normalde pek romantik kitap okuyan bir insan değilim bloguma baktığınızda romantik olarak historicallar vardır oda dönem romanı olduğundan o zamanları sevdiğimden onda bile fazla uzun yazıldı mı kitap bitmiyor gibi geliyor.

burası spoiler olabilir 

İkinci sevmediğim şey ise Zack ve büyük annesi arasında geçen son gelişmeler senelerin küslüğünün  öyle bir anda çözülmesi beni affet demesi saçmaydı küs kalsalardı daha iyiydi.

bitti

Romantik sevenler için tavsiye edebileceğim bir kitap akıcı merak uyandırıcı eski dönemlerde geçen bir aşk hikayesi.

5 Nisan 2020 Pazar

Mart Ayı

Merhabalar nasılsınız umarım virüs belasına rağmen keyifler iyidir.Benim de fena sayılmaz
takipçilerimin düşmesi dışında senenin başından beri blogda takipçi kaybediyorum herkesin takipçisi artar benimki de azalır benim hayattaki şansım da hep bu yönde olduğundan şaşırmıyorum.Takipçi harici görüntülenme sayımda azaldı eskiden yine 20 filan olurdu şimdilerde en yüksek 10 oluyor demek ki bir şeyleri yanlış yapıyorum olmuyorsa zorlamaya da pek gerek yok.
Neyse Mart ayı da bitti öyle ya da böyle.Önce okuduklarımdan başlayayım.
  • Bininci Kat - Katharine McGee
  • Ölümüne Sadakat - Nora Roberts
  • Rüyalar Gerçek Olsa - Julia Quinn  
Genel olarak bu ay okuduklarımdan memnunum içlerinde beğenmediğim yok diyebilirim.

Geçen ay animelere sarınca bu ay da oradan devam ettim.Animeleri bu kadar seveceğimi pek tahmin etmiyordum daha önceleri Imdb top 250 den dolayı Ruhların Kaçışı ve Prenses Mononoke izlemiştim beğenmiştim de özellikle Ruhların Kaçışını.Sonra dublaj seçeneğini tercih ettim animasyonlardaki gibi daha çok sevdim kore dilini pek sevmediğimden böyle daha güzel geldi.Şimdilik dublajlı bulduklarımı özellikle Hayao Miyazaki'nin yapımlarını izliyorum.İçlerinde anime olmayan animasyon Muhteşem Fare Dedektif var 1986 yılı yapımı Walt Disney yapımı çizimleri çok güzel konusu da tavsiye ederim eğlenceliydi.
  • Marnie Oradayken 
  • Kırmızı Kanatlar 
  • Muhteşem Fare Dedektif
  • Aşırıcılar 
  • Gökteki Kale 
  • Küçük Deniz Kızı Ponyo 
  • Sihirli Kedi 
  • Rüzgar Yükseliyor
Dizilerden de geçen ay ikinci sezonunu izlediğim Downton Abbey'in üçüncü sezonunu izledim ve sezona kalbimi bıraktım özellikle sezon finaline senarist yaktı yıktı geçti.O yüzden diziye biraz ara verdim bölüm sayıları da az olunca hemen bitmesin istiyorum.

Sonra uzun zamandır listemde olan ama izlemeyi sürekli ertelediğim dizi olan Freaks and Geeks'i izledim ve bayıldım favorilerim arasına girdi bile.80'li yıllarda geçen kolej gençlik dizisi ama çok doğal ve samimi bir dizi benim gibi hala izlemeyen bekleten varsa izlesin derim.Dizi bir sezondan oluşuyor zamanında 12.bölümde iptal edilmiş ama çok sevilince bir 6 bölüm daha çekilmiş.

Diziler dışında Tlc kanalında Emlak Avcıları'nı ve Temizlik Bağımlıları'nı izliyorum şu sıralar.Arada denk geldikçe de Ufak Tefek Evler ve Bu Nasıl Restorant batma durumunda restoranları kurtarmaya çalışıyorlar yenileme filan.

Nisan ayının sağlık huzur dolu geçmesi dileğiyle.



2 Nisan 2020 Perşembe

Okunmayı Bekleyenler


Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok kararsızdım.Sonra kendimi yazarken buldum.

Hiç bu kadar fazla okunacak kitabım olmamıştı.Özellikle geçtiğimiz yıl çok fazla historical toplamışım.Neredeyse bir çoğu okumak istediğim yazarlar o yüzden sorun yok ama çok fazlalar kitaplığımda şuan okunacak 100 kitabım var ve 45 tanesi tarihi aşk romanlarından oluşmakta. Historical okumayı severim eskiden beri ama arada bir canım çeker alır okurdum.Ne zaman bazı kitapların basımını bulunmamaya başladı ben de toplamaya başladım.Pdf de okuyabilirdim aslında geçen yıl aklıma gelmedi bir de bazı yazarları sevdiğimden ucuz da bulunca alıyım kitaplığımda da olsunlar diye düşündüm.Kitap okunur zararı olmaz ama arada okuduğunuz bir türü üst üstte okumak bazen güzel olmayabiliyor ya da kitaplıkta bekledikçe o kitaba karşı olan hevesiniz zamanla azalabiliyor.

Kalan kitaplardan 13 tanesini de Nora Roberts kitapları oluşturmakta.Bu yazarın gelin serisini zamanında almıştım son iki kitabını okumadım ama daha.Sonra ölüm serisini duydum harıl harıl o seriyi topladım yine pdf okumak aklıma gelmedi (burada içimden kendime küfrediyorum) uzunca bir seri basımı da bulunmuyor okusana pdf beğenirsen sonra denk gelirse alırsın ama yok işte.Ölüm serisine ait ben de olan okunmayı bekleyen 7 kitap var.2 tane gelin serisine ait var.3 kitap anahtar serisine ait kitabı var bir de bağımsız bir kitabı var okunmayı bekleyenlerde.

Geriye kalan kitaplarım ise şöyle Melez Sözleşmeleri serisi 5 kitap.Basımı bulunmuyor bu serinin de ama çok uygun fiyata set olarak almıştım.O yüzden pişman değilim aslında diğerlerinde de pişman değilim de fazlalar bazen ayaklanıp üstüme geldiklerini hissediyorum :) 

Evrenin Ötesi serisi var 3 kitaplık.Çiklit kitaplarım var 6 tane Sophie Kinsella çoğunlukta.Karışık polisiyelerim 7 tane.Yüzüklerin Efendisi serisinden okumadığım 2 kitabı var bu sene inşallah okuyacağım.Geriye kalan kitaplarımda karışık.
Benim böyle okunacak çok kitabım olunca kafam çok karışıyor ne okuyacağıma karar veremiyorum.Şunu mu önce okusam yok şu daha uzun süredir kitaplıkta yok şunları bir an önce eriteyim beklemesinler filan.Ve şuan için bir süre historical kitaplarıyla dolacak gibi blog fazla olduklarından çekilişlerde o türün gelme ihtimali yüksek oluyor :)


26 Mart 2020 Perşembe

Rüyalar Gerçek Olsa - Julia Quinn (Bridgertons Serisi #4)

Kitabın Adı: Rüyalar Gerçek Olsa 
Orijinal Adı: Romancing Mister Bridgerton
Yazarı: Julia Quinn 
Seri Adı: Bridgertons Serisi
Seri Sıralaması: 4/8
Yayınevi: Epsilon 
Türü: Romantik,Tarih Aşk,Historical 
Sayfa Sayısı: 408
Basım Tarihi: 2011
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı:Penelope Featherington en yakın arkadaşının ağabeyine âşık olmuştur. Ömrünün yarısını onu uzaktan izleyerek geçiren Penelope, onun hakkındaki her şeyi bildiğini düşünmektedir, ta ki en gizli sırrını öğrenip aslında genç adamı hiç tanımadığının farkına varana dek.
Colin Bridgerton tutkuları ve unvanları yüzünden içten içe ağabeylerini kıskanan, Leydi Whistledown'ın Cemiyet Gazetesi'nde ne kadar yakışıklı olduğuna dair yaptığı yorumlar dışında dünya üzerinde kalıcı hiçbir şey bırakamadığından şikâyet eden gözde bir bekârdır. Hayatın sıradanlığından yorgun düşmemek ve annesinin evlilik konusundaki ısrarlarından kurtulmak adına sık sık ülke dışına seyahatler yapmaktadır. Fakat bu kez Londra'ya geri döndüğünde hayatında bir şeylerin değişmiş olduğunu keşfeder - özellikle de Penelope Featherington'un! Penelope'nin de kendine sakladığı bir sırrı vardır. Colin bu sırrı öğrendiğinde bunu bir tehdit olarak mı görecektir, yoksa bu sır ne olursa olsun mutlu sonu etkilemeyecek midir?

Yorumum:Ailenin hazır cevap, eğlenceli zıpır çocuğu Colin artık 33 yaşındadır ve yaşının verdiğe olgunluğa ulaşmıştır.Diğer kitaplarda daha genç olduğundan daha eğlenceli bir insandı ama bu kitapta olgun Colin'i okuduk.Bu durum hoşuma gitti belki önceki kitaplardaki gibi bir çok şeyle alay etseydi daha rahatsız edici biri olurdu.Şimdiye kadar erkek kardeşlerden Anthony  ve Benedict'i okudum bana kalırsa içlerindeki en kibar boş yere parlamayan Colin derim.Kavgaların atışmaların çok olmadığı konuşmalar birbirini anlayan bir çift vardı.

Colin'e Leydi Whistledown konusunda biraz kendisine kızmıştım ama sonra neden öyle davrandığını açıklayınca hak vermedim değil çünkü ben de kendimi zaman zaman öyle bir hissediyorum.Tabi burada ne demek istediğimi kitabı okuyanlar anladı spoiler vermek istemiyorum :) 

Rüyalar Geçek Olsa serinin diğer kitaplarına benzemiyor çünkü burada aşkın harici bir konu daha işleniyor meşhur balo eleştirmeni Leydi Whistledown hakkında da bir takım gelişmeler oluyor.Şaşırtıcı gelişmeler diyebilirim.

Yıllarca süren platonik bir aşk,bu aşktan haberi olmayan bir adam ,Penolope'nin rüyaları gerçek oluyor bu kitapta.

19 Mart 2020 Perşembe

Ölümüne Sadakat - Nora Roberts (Ölüm Serisi #9)

Kitabın Adı: Ölümüne Sadakat
Orijinal Adı: Loyalty in Death 
Yazarı: Nora Roberts
Seri Adı: Ölüm Serisi / Eve Dallas Serisi 
Seri Sıralaması: 9/40
Yayınevi: Epsilon Yayınları 
Türü: Polisiye, Romantik
Sayfa Sayısı: 456
Basım Tarihi: 2011
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı: Sarsıcı ve yeni. Booklist 
Seksi... Romantizm ve polisiye maceranın kusursuz birleşimi.
Publishers Weekly

Muhtemelen eşi benzeri yok.
Library Journal

Roberts'ın göz üpek kadın kahramanı Eve Dallas, bu defa Cassandra isimli terörist grupla mücadele etmek zorunda kalıyor. Acımasız Cassandra şehrin tarihi yerlerinde bombalarını birer birer patlatırken, masum insanları kurtarmak ve olayı çözmek Eve Dallas ve ekibine düşüyor.Eve, içgüdüleri, yardımcısı Peabody ve yakışıklı kocası Roarke'ın da yardımıyla, canı pahasına bu gizem dolu dosyayı çözmek için zamanla yarışıyor.

Yorumum: Eve Dallas kıskançlıktan dolayı çıkan cinayet olayını araştırırken isimsiz bir posta ile Cassandra isimli terörist grubunun talimatlarını alır.Dallas talimatları yerine getirmediğinden şehirde bombalar bir bir patlamaya hazırdır.Dallas ve ekibi hatta Roarke ile işleri çözecektir.

Polisiye serisi olduğundan olaylar pek değişmiyor aslında bir şekilde cinayetler işleniyor Eve Dallas ve ekibi de suçluları buluyor.Arada harika kocası Roarke ile aşk yaşıyor :) Kitabı okutan karakterler ve olan olaylar merak uyandıran cinsse okunuyor, acaba nereye nasıl bağlanacak diye.
"Eve bir kenara kıvrılıp bir hafta boyunca uyumaktan başka hiçbir şey düşünemiyordu.Esneyerek başını Roarke'a çevirdi ve o aracı kumanda ederken onu izledi.Roarke kanla kaplanmış ve hırpalanmıştı,yine de muhteşem görünüyordu.Eve yorgunluğuna ve endişesine rağmen gülümsedi.
"Roarke,seninle çalışmak çok güzeldi."
Jet motorları uğultuyla çalışırken,Roarke'nın gözleri birden ışıldadı ve gülümsedi.
"Her zamanki gibi,o şeref bana ait teğmen.""
Bu kitapta farklılık olarak diğer karakterlerin de birazcık düşüncelerini okuduk.Umarım bu olayı diğer kitaplarda da devam ettirmiştir yazar.Diğer karakterler de çok iyi onları okumak zevkli olur düşüncelerini geçmiş ve geleceklerini.

Aslında klasik polisiye roman ama okudukça karakterlerin hayatları zaman zaman değiştikçe devamını merak ediyor onlar için seriye devam ediyorum.Dizisi olsa da izlesek dediğim polisiye serilerinden biri ölüm serisi.

8 Mart 2020 Pazar

Bininci Kat - Katharine McGee

Kitabın Adı: Bininci Kat
Orijinal Adı: The Thousandth Floor
Yazarı: Katharine McGee 
Seri Adı: The Thousandth Floor
Seri Sıralaması: 1/4
Yayınevi: Dex Kitap 
Türü: Genç Yetişkin ,Distopya 
Sayfa Sayısı: 520
Basım Tarihi: 2017
Puanım: 3,5/5

Arka Kapak Yazısı: Ne kadar yukarı çıkarsan, o kadar hızlı düşersin!

Manhattan’a hoşgeldiniz.
Yıl: 2118
Günümüzden yüz yıl sonrası...
Yenilikler ve hayaller şehri New York’tasınız.

Burada herkes bir şeyler ister ve herkesin kaybedecek bir şeyleri vardır.

Avery, Leda, Eris, Rylin, Watt… Bin katın farklı seviyelerinde, bambaşka hayatlar süren beş genç.
Günümüzden çok farklı bir dünyada, teknolojik lüksün imkânlarıyla en üst kata çıkmanın yollarını arıyorlar. Ama akıllarına asla getirmedikleri bir şey var: Bu kadar yükseğe çıkarsan, aşağı düşmekten başka seçeneğin kalmaz.

Bininci Kat’a, serinin ilk kitabıyla çıkmaya hazır mısın?

Yorumum: Aniden bir çığlık sessizliği boylu boyunca kesti;bir kız yere çakılmaktaydı,bedeni şafak öncesi serinliğindeki havayı yararak düşerken gitgide hızlanıyordu.Ölen kimdi neden nasıl oradan düşmekteydi.Bu kısım kitabın aslında sonu bu sebeple bana Ufak Tefek Cinayetleri hatırlattı.Biz o zamana kadar olacakları okuyoruz.

Yıl 2118,Bininci kat zenginliğin şaşanın merkezi.Avery, Leda, Eris en gözdelerinden.Rylin Watt alt katlardan bir şekilde yolları kesişecek bu insanların.İnişli çıkışlı hayatlar entrikalar saklanmaya çalışılan sırlar.

Adından ve konusundan dolayı merak ettiğim bir kitaptı.İlk kitap için beklentilerimi karşıladı diyebilirim zaman zaman merak duygum azalsa da sonlara doğru biraz arttı.Gossip Girl kitap serisini okumadım ama dizisini çok severim yazar bu seriden etkilenmiş olabilir benzerlikler yok denemeyecek kadar çok.Eğer Gossip Girl dizisini ya da kitap serisini sevdiyseniz bu kitaba bir şans verebilirsiniz karşılaştırmadan okursanız eminim daha çok keyif alırsınız.

2 Mart 2020 Pazartesi

Şubat Ayında Neler Okudum, İzledim ?


Bir ayı daha geride bıraktık.Ayın son günleri güzel şeyler olmadı ne yazık ki kötü haberlerle sarsıldık.Başımız sağ olsun.

Benim için bu ay da iyi geçti diyebilirim.

Bu ay okuduklarım 
  • İhanet
  • Son Söz Aşkın 
  • Ada Sırlar Çözülüyor
  • Hain Yüreğim 
Hepsinin yorumu blogumda var.Bu yazıyı zaten daha çok izlediklerim için yazıyorum.

Ocak ayında daha çok film izlemiştim bu ay ise dizi ağırlıklı geçti.Ocak ayı sonuna doğru Mr.Robot 3.Sezonu bitirmiştim hemen ardından 4.Sezon final sezonuna başladım.Çok sevdiğim bir dizi oldu özellikle 3. ve 4. sezonlar çok kaliteli geçti.Final bölümü de öyle.Bu dizinin ana konusu baş karakterin hacker olması sezonlar ilerledikçe görüyoruz ki bu dizi daha çok karakter odaklı psikolojik suç.Bir iki sezon daha olsaydı zevkle izlerdim tadı damağımda kaldı.Elliot ve Darlane kardeşler sizi özleyeceğim.

Yine Ocak ayında final sezonunun bir kısmını izlediğim Arrow dizisi var.Final yapan diğer bir dizim.8.sezonun final sezonu olacağını ve sevdiğim karakter Felicty'nin olmayacağını okuduğumdan beri diziyi pek izleyesim gelmiyordu.Ve 7.sezonda başka karakterlerin olmasından dolayı final sezonunda öyle olacağını düşünüyordum.Sonra dedim yıllardır takip ettiğim dizi izleyim.Final sezonu 7.sezondan bile daha iyi çıktı finali öyle olmasaydı daha iyi olurdu ama işte.Ve son bölümde Green Latern sinyalleri verdi dizi bazı şeylerin ucu açık kaldı büyük ihtimal öyle bir dizi çıkacak.Oliver ve Felicty size aşkınıza bayılıyorum ve sizleri özleyeceğim.

Bu ay izlediğim bir diğer dizi Downtown Abbey.İzlemek isteyip sürekli ertelediğim bir dizi.Dizi Downtown malikanesini,Crawley ailesini ve çalışanlarını konu alıyor.Dizi 1912 yılından başlıyor bu sebeple Titanik gemisinin batışı,1.Dünya Savaşı İspanyol gribi önemli olaylar da dizide yer alıyor.1.ve 2.sezonunu izledim.Sevdiğim bir dizi oldu ama keşke sezon bölümleri daha fazla olsa dediğim bir dizi,bir sezonu 8 bölüm dizi süresi de ortalama 50dk.Bazı şeyler hızlı geçiyor 1912 yılındayken üç bölüm sonra 1914 yılında olabiliyorsunuz.Hemen bitmesini istemediğimden yavaş yavaş izliyorum diziyi.

Bu ay izlediğim filmler 

  • Yargıç 2014 Dram 
  • Komşum Totoro 1988 Anime 
  • İlk Gün 2001  Gerilim Suç
  • Yüreğinin Sesi 1995 Anime
  • Bıçaklar Çekildi 2019 Gizem Komedi Suç
  • İrlandalı 2019 Biyografi Suç
  • Addams Ailesi 2019 Animasyon
  • Küçük Cadı Kiki 1989 Anime
Bazen ne izlesem diye çok düşünür film seçemem bazen de dur ya şu oyunun şu filmi vardı onu izleyim derim Yargıç filmi öyle oldu.Robert Downey Jr sevdiğim bir oyuncu bu filmini de merak ediyordum izledim beğendim.Bu rollere yakıştırdığım bir oyuncu.

Şu sıralar canım anime istiyor Komşum Totoro,Yüreğinin Sesi,Küçük Cadı Kiki bu sebeple izlediğim animeler çok sevimlilerdi.

Bıçaklar Çekildi beğendiğim bir film oldu güzel kurgulanmıştı.Bir gün önce doğum gününü kutlayan zengin yaşlı adam ertesi gün ölmüştür intihar denmiştir ama polisler yine de olayı araştırır çocukları ve çalışanlar zan altındadır.Tavsiye ederim roman gibi filmdi.

İlk Gün ve Adams Ailesi fena bulmadığım filmlerden.Adams Ailesi animasyonu orijiinaline göre fazla sevimli olmuş o yüzden pek beğenemedim.

Meşhur İrlandalı filmi bu film için aradayım ne sevdim ne sevmedim diyebilirim.İlk başlarda güzel başlamıştı ama ne zaman sendika olayları oldu sıkıldım beğenemedim.

Bunlar harici bir kaç oyun da bitirdim başka şeyler de yaptım verimli geçen bir ay olduğunu düşünüyorum.Kış mevsimini bu sebeple de çok seviyorum daha verimli oluyor.Umarım gelecek ay da güzel geçer.

25 Şubat 2020 Salı

Hain Yüreğim - Wulf Dorn

Kitabın Adı: Hain Yüreğim 
Orijinal Adı: Mein Böses Herz
Yazarı: Wulf Dorn
Yayınevi: Pegasus
Türü: Gerilim, Genç Yetişkin
Sayfa Sayısı: 384
Basım Tarihi: 2015
Puanım: 3/5

Arka Kapak Yazısı: Yüreğimin koridorlarında dolaşan bir canavar…
Onu tanımıyorum.
Göremiyorum.
Ama hissediyorum.
Orada…

AMANSIZ
ŞEYTANİ
HAİN

Doro, küçük kardeşinin ölümünden beri kâbuslarla ve halüsinasyonlarla yaşamaktadır. Kötü anıları geride bırakmak adına annesiyle birlikte başka bir şehre yerleştiğinde hayatında temiz bir sayfa açacağını düşünür ama nereye giderse gitsin geçmiş, bir hayalet gibi onu takip etmektedir. Ve bir gece, haftalar önce intihar ettiğinden herkesin emin olduğu bir gençle karşı karşıya geldiğinde Doro gördüklerinin bir hayal olup olmadığını anlayabilmek için tehlikeli bir arayışın içine girer. Dahası, keşfettiği şeyin gerçek olduğunu herkesten önce kendisine kanıtlaması gerekecektir…

Yorumum: Geçmişinde yaşadığı bir travma sonucu başka kasabaya taşınan Doro ve annesi bir kaç gün normal geçmektir.Ama bir gece uykusundan uyanan Dora sesleri takip ederek bahçeye çıkar ve orada yaralı birini görür.Yardım çağırır ama yaralı kişi bir anda yok olmuştur.Annesi de dahil herkes yaşadığı travmadan dolayı tekrar psikolojisinin bozulduğunu düşünür ama Doro gördüklerinin gerçek olduğuna inandırmaya çalışır.Kasabada tanıştığı arkadaşlarıyla olayların peşini bırakmaya niyeti yoktur.

Bir çok yorumda Wulf'un diğer kitaplarına göre biraz daha geride kaldığını okumuştum.Ben de orta halli bir gerilim romanı olduğunu düşünüyorum.Sonu şaşırtıcıydı ama bazı yerlerde kitap kendini tekrar etti.Sonunda da keşke Doro'da Jullian gibi yapsaydı dedim.

Wulf okumak yazarla tanışmak isteyenler için diğer okuduğum Şizofren kitabını tavsiye edebilirim bu kitabını iste yazarın okunacak kitabı kalmadığı zaman ya da genç gerilim romanı okumak isteyenlere önerebilirim.


23 Şubat 2020 Pazar

Ada:Sırlar Çözülüyor - Lynne Matson (Nil Serisi #2)

Kitabın Adı: Ada:Sırlar Çözülüyor
Orijinal Adı: Nil Unlocked 
Yazarı: Lynne Matson 
Seri Adı: Nil 
Seri Sıralaması: 2/3 
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Türü: Fantastik,Macera,Genç Yetişkin
Sayfa Sayısı: 464
Basım Tarihi: 2018
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı: Nil Adası’nda kurallar belliydi. Kaçmak için 365 gününüz vardı… yoksa ölürdünüz.

Çoksatan genç yetişkin edebiyatı serimiz Ada’da macera tüm hızlıyla devam ediyor…

Rives artık Nil Adası’nın tartışmasız lideriydi, ancak Köy’ü bir arada tutmak her zamankinden daha güçtü. 
Yağmacılar artık daha cesur, hayvanlar daha saldırgandı. Yeni gelenler Köy’deki dengeleri sarsmış, Arama sistemini tehlikeye atmış ve Rives’ın Nil hakkında bildiği her şeyi sorgulamasına neden olmuşlardı. 
Geçmişi sırlarla dolu Skye da adaya yeni gelenler arasındaydı ve tıpkı Rives gibi, Nil’i çözmeye çalışıyordu. İkili kısa süre içerisinde Nil Adası’ndaki

“Nil Adası’na geri dönmek için sabırsızlanan okurlar için sürükleyici, gerilim dolu bir hediye.” -Kirkus Review 
“Serinin hayranlarının kaçırmaması gereken bir devam kitabı.” -School Library Journal
“Güçlü anlatımıyla harika bir macera.” -Voya (Starred Review – bunu başında yıldızla koyabiliriz.) 
“Matson’ın detaylar için gösterdiği özen ve güçlü karakterleri sayesinde, elinizden bırakamadığınız bu hikâye korku, macera, doğal güzellikler ve aşkla harmanlanmış.” -Publishers Weekly

Yorumum: Serinin ikinci kitabında adada geriye kalanlar ile devam ediyoruz.Artık lider Rives'tir.Bir diğer karakterimiz ise Skye geçmişiyle bağlantılı olarak Nil adası ve Rives ile yolları kesişir.

İkinci kitap ilk kitaptan daha acımasız daha sert bir kurguya sahipti.Önceki kitapta iki karakter daha duygusal daha aşıktı burada daha çok mücadele plan ve sırların çözülmesi var.Sırlar çözüldükten bir süre sonra kitap kendini tekrar etse de diyaloglarıyla, sonunu belli etse de yine de merakla kendini okutuyor.

Kitabın adı gibi adanın neden bu hale geldiğini okuyoruz ve sebepler beni tatmin etti mantıklı bir açıklamaydı.Bu seriyi okurken sürekli aklıma Lost geliyor acaba yazarda oradan mı esinlenip yazdı ki.

Bu kitap serinin son kitabı olabilirdi yazar sonda tahmin ettiğim bir şey yaptı ve Ada Yanıyor kitabını yazmak için öyle bir son yazdığını düşünüyorum.Merak etsem de hemen okur muyum kitabı bilmiyorum adanın gizemli pek bir yanı kalmadı.O karakter için bir gün okuyabilirim.Herkese mutlu pazarlar dilerim :)