31 Aralık 2019 Salı

Noelde Ölüm - Nora Roberts (Ölüm Serisi #7)


Kitabın Adı: Noelde Ölüm
Seri Adı: Ölüm Serisi/Eve Dallas 
Seri Sıralaması: 7/49
Yayınevi: Epsilon Yayınları
Türü: Polisiye,Romantik
Sayfa Sayısı: 294
Basım Tarihi: 2006
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı: Kimsenin yalnız olmaktan hoşlanmadığı Noel dönemi, New York'un en havalı eşleştirme servisi 'Size Özel' için, yalnız kalpleri bir araya getirmenin tam zamanıdır. Ancak Teğmen Eve Dallas, bir seri katili yakalamaya çalışırken, çok vahim bir şey keşfeder: Katilin bütün kurbanlarının izi 'Size Özel'e uzanmaktadır. Cinayetler devam ederken, Eve gerçek aşkı arayan yalnız insanların dünyasına girmek ve onları bir sonraki kurbanını arayan katilden korumak için büyük çaba harcar. Bu çaba, yardımcısı Peabody, dosta Feeney ve kocası Roarke'un desteğine rağmen, Eve'i kaçmaya çalıştığı geçmişi ve insanoğlunun karanlık iç dünyasıyla yüzleşmek zorunda bırakır.

Yorumum: Yılın son kitabıyla buradayım.Eve Dallas serisine devam etmekteyim.Serinin 7.kitabını da sıkılmadan bıkmadan okudum.Teğmen Eve'i onun aşkı Roarke'yi,yardımcısı Peabody ile atışmalarını okumak keyifli oluyor.Bir de McNAb var ki o da değişik karakterlerden biri.

Tek sevmediğim nokta Eve ve Roarke'nin hala cicim aylarındaymış gibi birbirlerini her gördüklerinde birbirlerine atlamaları yani bir oturun sohbet edin çünkü iki farklı karakter sohbet ederken onları okumak daha güzel daha romantik.Sonlara doğru bu durum azaldı ve daha çok konuşmaya atışmaya başladılar.
"Hey tatlım,burada yalnız mısın?"diyen bir ses ve poposuna bir şaplak indiren elle sinirlenerek kaşlarını çatıp hışımla döndüğünde McNab'le karşılaştı.
Adam önce kırmızı sonra beyaz sonra gene kırmızı oldu olmuştu."Aman Tanrım! Teğmen, efendim..."

"Elin hala popomda umarım McNab.Eminim onun orada durmasını istemiyorsundur."

Roarke "Eğer senin popon olduğunu bilerek ellediğine inansaydım onu hemen burada öldürürdüm hayatım,"derken McNab'ın iyi bağlanmış kravatını çekiştirdi.
Ve güzel bir haber Epsilon yayınları uzun bir aradan sonra bu serinin kitaplarını en baştan basmaya başladı.Seriye ilk başladığımda ilk kitabı okuduğumda yani işte polisiye roman farklı olarak bunda romantiklik de var demiştim.Bir de farklı olarak da gelecekte geçiyor seri.Böyle düşünmüştüm elimde de kitapları olduğundan seriye devam ettim.Ve şimdi de başka kadın dedektifleri okuduğumda pek beğenemez, Dallas ile kıyaslar oldum.O yüzden seriye başlamak isteyenler için ufak bir tavsiye iki üç kitabını okuduktan sonra devam ya da devam etmeme kararı almanızı öneririm.

"Haydi Peabody bir araç yakalayıp hemen bizim eve dön ve McNab'le çalışmaya başla."
"Neden yüzüme bir yumruk atmıyorsun?"

28 Aralık 2019 Cumartesi

Karanlıkta Fısıldayan - Howard Phillips Lovecraft


Kitabın Adı: Karanlıkta Fısıldayan
Yayınevi: İthaki Yayınları
Türü: Korku
Sayfa Sayısı: 96
Basım Tarihi: 2017
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı:Profesör Alberth Wilmarth’ın anlattığı, büyük sel sonrasında Vermont civarındaki tuhaf ve ürkütücü olayları konu edinen Karanlıkta Fısıldayan'da, H. P. Lovecraft'ın "bilinmeyenin korkusu"na dair tutkusu kendini yine gösteriyor. 

Bölgedeki Akeley çiftliğinde yalnız yaşayıp bu ürkütücü olayları araştıran, esrarengiz Henry Akeley'nin Wilmarth'a yolladığı mektuplarda değindiği korkunç detaylardan ve "gizli ırk" ile ilgili bahsettiklerinden sonra Akeley, geceleri gizli güçler tarafından rahatsız edilir. Bunun ardından Profesör Wilmarth olayları çözmek için Akeley çiftliğine tehlikeli bir yolculuğa çıkacaktır. 

Karanlıkta Fısıldayan, Lovecraft'ın yazdığı en uzun metinlerden biri olmasının yanında Cthulhu Mitosu'nun da bir parçası. Bu dehşet dolu eserle kozmik korkuyu iliklerinize kadar hissedeceksiniz.

Yorumum: Yıl sonu olduğundan ince kitaplar okumayı tercih ettim.Bu kitapta bir süredir kitaplığımda bekliyordu bir bahane ile okundu.Ben de korku edebiyatının ünlü yazarı ile tanışmış oldum.

Kısa bir korku hikayesi.İlk başlarda yani dedim ama sonra kitap açıldı sonlara doğru daha da korkutucu oldu özellikle son kısımlarda.

Kitapta sık sık Cthulhu ismi geçiyor yazarın bir diğer kitabı olan Cthulhu'nun Çağrısı başta mı okunmalıydı sonra bu mu bir fikrim yok.Bu elime takasla geçince bunu okudum siz ilk başta onu okuyabilirsiniz.

İlk basımı 1931 yılında basılmış o yüzden yazıldığı yıla göre başarılı buldum.Şuan böyle tek tek basımları yok bunların tek tük bazı kitaplarının var ama Alfa Yayınları yeniden toplu bir şekilde bastı cilt bir hikayeleri cilt iki romanları.Hikayelerini ve romanlarını sırayla okumak için ideal.

26 Aralık 2019 Perşembe

Erik Ağacı - Ellen Marie Wiseman


Kitabın Adı:  Erik Ağacı
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Türü: Dram
Sayfa Sayısı: 512 
Basım Tarihi: 2016
Puanım: 4/5

Arka Kapak Yazısı: Köklerin neredeyse orada çiçek açarsın…

Büyükannemin söylediği en güzel sözdü bu. Çünkü kökün ne kadar güçlü olursa vereceğin meyve de o kadar güzel olur. Ancak benim meyve verecek dallarımı daha on yedi yaşındayken kırdılar. Dün ile bugün arasında öyle çok fark var ki… Isaac ile erik ağaçlarının arasında koşturup, birlikte büyüdüğümüz küçük Alman köyüne rüzgârlı tepeden baktığımız günler çok mu geride kaldı şimdi?

1938 yılının sonbaharı, neden savaşı beraberinde getirdi ki? Sürekli kulağımda yankılanan bomba ve siren seslerini kim silecek? Ailem ve ben sığınağa tam vaktinde gidebilecek miyiz düşüncesinden ne zaman kurtulacağım peki?

Neyi özlüyorum biliyor musunuz? Isaac ile birlikte yumuşacık ekmek üzerine sürüp yediğimiz erik reçelinin tadını. O erik reçeli benim çocukluğum, hayallerim ve umutlarımdı. Ah Isaac… İnançlarımız yüzünden bu savaş bizi ayırsa da kalbimdeki seni nasıl alacaklar? Ben, Christine Bölz, her neredeysen orada senin yanındayım. Seni seviyorum, sevgilim ve senden hiç vazgeçmeyeceğim. Hem aşk için kimler neleri feda etmedi ki…

Ardımda Kalanlar ile gönülleri fetheden Ellen Marie Wiseman, bu kez Erik Ağacı ile okuyucularıyla buluşuyor. Annesinin hayatına dayanan hikâye cesareti, kurtuluşu, kalp kırıklıklarını ve aşkla uyanan umudu müthiş bir gerçeklikle anlatıyor.   

Yorumum:Savaşın ortasında yeni filizlenen bir aşk yitirilen umutlar yaşamlar.Hikaye 2.Dünya savaşı sırasında Almanya'da geçmektedir.Nazi Soykırımı'nın olduğu zamanlarda geçiyor.

Yazar alman ve annesi büyükannesi savaşı görmüş yaşamış bir insan.Bir gün bir arkadaşıyla Almanya ve Hitler hakkında konuşurken ilham gelmiş ve kitap yazmalıyım demiş.Ve yine diyor ki kitabımın satmasını istiyorsam aşk eklemeliyim diye düşünmüş.

Dram yüklü bir kitap.Bir yandan ailesini bir yandan aşkını Isaac'ı düşünen Christine Bölz. dik durmalı dayanmalı üzülmenin sırası değil bunların bilincinde biri.Bombaların patladığı sığınaklara koşulduğu satırları okurken içiniz ürperiyor.

Kitap ilk başlarda biraz sıkıcıydı kendini tekrarlıyor gibiydi ilk 200 sayfası ilk 100 sayfa olsaydı daha iyi olurdu.Sonradan açıldı olaylar olmaya başladı ve sonunun nereye varacağını merak etmeye başladım.İlk başlarda elimde sürünen kitabın kalan yarısını bir günde okudum.

"Demek böyle oluyor,diye geçirdi aklından.Hayatın akışına kapılacağım.Yaralarım,alıştığım güzel anılarla kabuk bağlayacak.Umarım sık sık güzel anlar yaşarım ve uzun sürerler.Çünkü geçmişte yaşarsam hayatta kalamayacağım."

24 Aralık 2019 Salı

Kaynaşma Mimi


Sanırım bir süredir mim yapmıyordum şimdilerde iki mime birden etiketlendim.Bu birincisi kaynaşma mimi sevgili Fighting blogunun sahibi Esra beni bu mime davet etmiş kendisine teşekkür ediyorum :) Onun yazısına da buradan ulaşabilirsiniz tık tık.

1- Sizi tanımak istiyoruz dersek buraya adınız, bloğunuz ve sizi anlatan bir kelime nedir?

Blogumun adı Devrik Cümleler bunu kendim de zaman zaman böyle konuştuğum için böyle koymuştum ama Google yazınca ana sayfaya bir sürü dilbigisi kuralı çıkması hoşuma gitmiyor.Aklıma güzel değişik bir şeyler gelirse değiştirmek niyetindeyim.

2- Sosyal medya hesaplarınızı bizimle paylaşır mısınız?

Sadece instagram hesabım var.Diğerlerini kullanmıyorum.


3- İlk blog yazmanıza referans olan kişi veya blogla tanıştığınız anı hatırlıyor musunuz?

Üniversite yıllarımda kozmetik bloglarını uzaktan takip ederdim.Kendimde hep niyetlendim olmadı.Sonra karşıma kitap blogları çıktı üniversite bittikten sonra kendimi kitaplara daha çok verince neden olmasın dedim ve başladım.

4- Sosyal medya üzerinde hangi yazarlar grubunda bulunuyorsunuz?

Öyle bir grupta bulunmuyorum.

5- Ünlü sosyal ağı facebook.com üzerinde siteniz yasaklandı mı? Yasaklandıysa bir çözüm üretebildiniz mi?

Hayır öyle bir durumum olmadı.

6- Bloglarımız için sizce hangi platform daha iyi  Blogspot / Wordpress & diğerleri?

Ben blogspot seven taraftayım.Değişik daha şık modern görünümde blogları çok beğensem de kendim eski tarz klasik blog tarzını çok daha fazla seviyorum.

7- Kaç blogunuz var?

Bir tane blogum var.

8- Blogunuzun toplam sayfa görüntüleme sayısı kaç?

23.221

9- Blogunuzda reklam yayınlıyor musunuz?

Bir kaç kere denedim olmadı ben de vazgeçtim.

10- Misafir yazar olarak yazdığınız blog var mı?

Hayır yok.

11- Daha önce bir Hacker ile karşılaştınız mı?

Hayır dizilerdeki sayılır mı :)

12- Hedefinizde nasıl bir blog yazarı olmak var?

Bu işe başlarken hedefim aktif blog yazarı olmaktı çok şükür başladığım günden beri aktif yazıyorum.

13- Arama motoru optimasyonu (Seo) bilginiz var mı?

Az çok bir şeyler biliyorum ama kendimde pek uygulamıyorum.

14- Blog yazarlığını önerir misiniz? Evetse nedeni?

Yazmayı seviyorsanız neden olmasın.Siteyi kapatmadığınız sürece kalıcı oluyor her şey ve size ait yılların birikmiş yazıları çok güzel bir şey değil mi bu.

15- Kitap okuma oranınız nedir? (10 üzerinden)

10 üzerinden 5 diyorum.Eğer tek ilgi alanım kitaplar olsaydı bu oran artabilirdi.Bazı zamanlar çok okurum bazı zamanlar çok az okurum hep ortadayım.

16- Diğer blog yazarı arkadaşlarınızı nasıl takip ediyorsunuz? Okuma listesi kullanıyor musunuz?

Evet okuma listesini kullanıyorum.Genelde haftalık bakarım yazılara ya da yazı yayınlamaya girdiğim zaman bakarım ne var yok diye,her zaman yazı hakkında yorumum olmasa da yazıları takip ederim.

17- Blog sahipleriyle etkinlik yapıyor musunuz? Hangi etkinliklere katılırsınız?

Arada oluyor etkinlikler bana uyan varsa katılıyorum.Serileri Seri Okuyoruz,Imdb Top 250 Filmlerini izliyoruz etkinlikleri olmuştu onlara katılmıştım.En son Romantik Filmler etkinliği vardı.

18- Sosyal medya üzerinde blog linklerine karşılıklı beğeni yapar mısınız?

Instagramdan takip ettiğim bloggerların paylaşımlarını denk geldikçe beğenmeye ve takip etmeye çalışıyorum.

19- Bugüne kadar kaç mim cevapladın? Hoşuna giden bir mim?

Saymadım ama on, on beş tane mim cevapladım diyebilirim.Bazen cevaplamakta zorlansam da hoş oluyor mim yapmak.

20- Ünlü bir blog yazarı olsaydın, siyaset yapar mıydın?

Aman eksik kalsın burada siyaset hiç gerek yok.

Baya fazla soru vardı kendimi bir anket cevaplar gibi hissettim.Bu mimi yapmayan yapmak isteyen kim varsa davetlidir :) Bir sonraki yazıda görüşmek üzere hoşçakalın.

23 Aralık 2019 Pazartesi

Bir İdam Mahkumunun Son Günü - Victor Hugo


Kitabın Adı: Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Türü: Klasik
Sayfa Sayısı: 136
Basım Tarihi: 2019
Puanım: 4/5

Bir süredir merak ettiğim ama okumadığım bir eserdi.Kitapların genelde önsözün atlar çünkü bazılarında spoiler oluyor sonunda okumayı tercih ediyorum.Bu kitapta da öyle yaptım.Kitap başta tiyatral şekilde kitaba olan eleştiri ile başlıyor daha sonra idama mahkum edilen bir adamın duygu ve düşüncelerini okuyoruz.

Adamın neden suçlu bulunup idam edildiği yazar tarafından söylenmiyor gizli tutuluyor bunun sebebinin kitabın zaten idama yönelik eleştiri olduğu için işlenen suçun okuyanın duygu ve düşüncelerinin önüne geçememesi için olduğunu düşünüyorum.

Konu idam ve idama mahkum edilen biri olunca kitabın çok daha duygusal ya da acımasız olacağını düşünüyordum.Tam tersi önsöz kısmı kurgu kısmından daha acımasız olduğunu söyleyebilirim.

21 Aralık 2019 Cumartesi

Hayaletin Çırağı -Joseph Delaney (Wardstone Günlükleri #1)


Kitabın Adı: Hayaletin Çırağı
Seri Adı: Wardstone Günlükleri 
Seri Sıralaması: 1/13 +2
Yayınevi: Tudem Yayınları
Türü: Genç Yetişkin,Macera,Korku
Sayfa Sayısı: 232
Basım Tarihi: 2015
Puanım: 5/5

Arka Kapak Yazısı:Hayaletler, cadılar, hortlaklar ve karanlık… Bir solukta okuyacağınız, Hampshire Book Award ödülünü alan Wardstone Günlükleri serisinin ilk kitabı Hayaletin Çırağı, sinemalarda izleyicilerin tüylerini diken diken etmeye hazırlanıyor… Bu kitabı okurken sayfaları ne kadar hızlı çevirdiğinize siz de şaşıracaksınız.

“Tüyler ürpertici varlıklarla yakınlaşmayı seven okurların arayışları sona erdi.”
Kirkus Reviews

“Hem çocuklar hem yetişkinler için sürükleyici… çok güzel yazılmış.”
The Good Book Guide

Yorumum:Kütüphanede görüyor bir türlü ilk kitabını denk getiremiyordum hatta çok istedim Ekim ayında Cadılar Bayramı zamanı okuyayım ama denk gelmedi.

Thomas yedinci oğulun yedinci çocuğudur.Bütün kardeşleri iş bulmuştur onun kaderi diğer yedinci oğullar gibi hayaletin çırağı olmaktır.Kendisi başta çekinir çünkü zorlu bir iştir.Ve bir ay deneme süresi vardır kararını o zaman açıklayacaktır.

Çocuk kitapları kategorisinde geçse de içinde gerçekten ürkütücü şeyler var.Sıradan bir çocuk kitabından daha fazla aksiyon heyecan merak uyandıran bir kitaptı.Aksiyon hiç bitmedi bilmiyorum devam kitaplarında da böyle mi olucak merak ediyorum.Toplam 15 kitaptan oluşan bir seri baya da uzun.Ama devam kitapları da böyle akıcı olursa okunur.

Yazar bu hikayeyi kendi çocukluğundan yola çıkarak yazmış.Eski evlerinde garip sesler ve tıkırtılar duyduklarını daha sonra ise evi yakıp yıktıklarını söylüyor.
"Şimdilik sadece bir çırağım, ama bir gün ben de Hayalet olacağım."            

17 Aralık 2019 Salı

Piyon - Aimee Carter (Piyon Serisi #1)


Kitabın Adı: Piyon
Seri Adı: The Blackcoat Rebellion 
Seri Sıralaması: 1 /3
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Türü: Distopya
Sayfa Sayısı: 384
Basım Tarihi: 2016
Puanım: 4/5


Arka Kapak Yazısı:“Bu kitapta her şey var: İsyan, şiddet ve ilk aşk. Carter, derinlikli, genç bir kadın kahraman ve keskin dönüşlerle dolu, sürükleyici bir dünya yaratmış.” –Booklist

“Piyon hızlı temposunun yanı sıra kendini derinden hissettiren bir gerilimi de barındırıyor. Kitty mükemmel olmayan bir kahraman ve zor kararlar vererek yoluna devam ederken, okurların da desteğini kazanacağa benziyor.” –School Library Journal
VII olabilirsin. Eğer her şeyden vazgeçersen...
Kitty Doe için bu seçim kolay görünüyordu. Hayatını ya bir III olarak sefalet içinde geçirecek ve sevdiği insanları terk etmek zorunda kalacak ya da VII olarak ülkenin en nüfuzlu ailesine katılacaktı.
Eğer Kitty evet derse, ameliyatla başbakanın yeğeni olan, sır dolu bir ölümle hayata gözlerini yuman Lila Hart’a dönüşecek ve Hart ailesinin bir ferdi olarak ünlenip hayatına belki de ilk kez bir mana katacaktı.
Bu işin tek bir şartı vardı: Kitty Doe’nun Lila’nın gizlice başlattığı ve onu ölüme sürükleyen isyanı durdurması gerekiyordu.Gelgelelim Kitty de bu isyanın bir destekçisiydi. Aldığı tehditler, tuttuğu sırlar ve kendine ait olmayan bir hayatla Kitty’nin hangi yolu seçeceğine karar vermesi ve yeni anlamaya başladığı bu karmaşık oyunda, piyonun ötesine geçebilmeyi keşfetmesi sandığından da zor olacaktı. 

Yorumum:Kitty toplumun alt tabakasında sıradan bir insandı.Bu ülkede toplumun hangi kesimde yer alacağın sınavlara göre belli oluyordu.Ve Kitty başarısız olur yeni hayatına alışmaya çalışırken bir gece de hayatı tekrar değişir.

Genellikle distopyalarda alt kesimden birinin isyan etmesini mücadele etmesini okuruz ama bu sefer tam üst kesimi okuyoruz.Ülkeyi yönetenlerin kendi aralarında iktidar mücadelesi içinde olması, ülke için düşüncelerinin farklı olması ile çatışmaları.Ve kim gerçekte kim bilmiyorsunuz yazar sizi son ana kadar şaşırtıyor.

Akıcı olduğu kadar tempo düşmediği için merak ederek okuyorsunuz.Bu tür kitapları sevmeyen birinin bile bu kitabı okuyup sevebileceğini düşünüyorum.

Geçen kara cuma indiriminde devam kitaplarını da aldım arayı fazla açmadan okuyup bir seriyi daha bitirmek istiyorum.

14 Aralık 2019 Cumartesi

İyi Uykular Sevgilim - Rachel Abbott


Kitabın Adı: İyi Uykular Sevgilim
Yayınevi: Altın Kitaplar
Türü: Polisiye
Sayfa Sayısı: 352
Basım Tarihi: 2016
Puanım: 3/5

Arka Kapak Yazısı: Olivia Brookes çocuklarının ve kocasının kayıp olduğunu bildirmek için polisi aradığında onları bir daha asla göremeyeceğinden korkuyordu. Korkması için de çok geçerli nedenleri vardı. Çünkü Olivia’nın yaşadığı ilk trajedi bu değildi.
Şimdi, iki yıl sonra Başmüfettiş Tom Douglas’a bir kez daha bu aileyi soruşturma görevi verilmişti, ama bu defa ortadan kaybolan Olivia’ydı. Bütün bulgular o sabah kadının evinde olduğunu gösterse de arabasının garajda, anahtarların da mutfak masasının üstünde oluşu akla cinayet şüphesini getiriyordu.
Polis başlatmak istediği soruşturma için aileyle ilgili ne bir fotoğraf ne bir telefon ne bir bilgisayar kaydı bulamayınca iş içinden çıkılmaz bir hal almıştı.
Ve tüm bunlar akla şu soruyu getiriyordu: Yoksa geçmişi Olivia’nın peşini bırakmamış mıydı?

Yorumum: İndiriminden aldığım konusundan ve türünden bir haber olduğum bir kitap İyi Uykular Sevgilim adı büyük ihtimal hoşuma gitti.Arka kapak yazısında yazdığı gibi Oliva polise kocasının ve çocuklarının kayıp olduğunu ihbar etmiştir bu olay üzerinden iki sene geçmiştir bu sefer de Oliva ve çocuklar kayıptır.

İlk başlarda polisiye roman gibi gözüken kitap yerini daha çok gerilime bıraktı diyebilirim.Ve başlarda bunun sorumlusunu anlıyorsunuz suçlu kim çözüyorsunuz yazar kendi ağzıyla söylüyor bir yerde yine de bu durum kitaptan keyif almamıza çok engel olmuyor.Biz daha çok neden ve nasıl onu okuyoruz.

Kitapta sevdiğim şey neredeyse her karakter ağzından okumamız.Ortalarda biraz durgunlaşan kitap sonlara doğru tekrar sürekleyici bir hal alıyor.Tom be Becky polis ikilisini de sevdim.Yalnız kitabın sonu çok aceleye gelmiş gibi olmuş ben nasıl olucak acaba itiraf edecek mi filan diye beklerken kitap bitti bu durumu sevmedim.

11 Aralık 2019 Çarşamba

Adem ile Havva'nın Güncesi - Mark Twain


Kitabın Adı: Adem ile Havva'nın Güncesi
Yayınevi:İthaki Yayınları 
Türü:Kurgu
Sayfa Sayısı:284
Basım Tarihi:2018
Puanım: 2/5

Arka Kapak Yazısı:Bugün daha çok Tom Sawyer’ın Maceraları ve Huckleberry Finn’in Maceraları ile anılan Mark Twain, yazarlık hayatı boyunca Âdem ile Havva’nın ve onların soyundan gelen ilk büyük ailenin öykülerine özel bir ilgi gösterdi ve sık sık bu konuya döndü. Bu kitapta, Âdem ile Havva’nın Güncesi’nin yanı sıra, yazarın iğneli üslubunu yansıtan, Cennetteki O Gün, Dünyadan Mektuplar, Âdem Ailesinin Belgeleri başlıklı metinleri de bulacaksınız.

Yorumum:Başta her şey çok güzel eğlenceliydi.Adem'in ağzından Havva'yı okumak Havva'nın ağzından Adem'i okumak eğlenceliydi.İlk kısım birbirleri hakkında ne düşündüklerini okuyoruz ikinci kısımda şeytan devreye giriyor şeytanın gözünden dünyayı okuyoruz.Bu kısmın başları da güzeldi sonradan kötüleşmeye sanki kitap kendi içinde de çelişkili hallere düşer oldu.Beğenmedim bu kısımları.

Kitabın son kısmında da Adem Ailesinin Belgeleri diye bir hikaye daha var bunun için de eh işte diyebilirim.Puanımı da başta eğlenceli kısımlar için verdim.Bana kalırsa okusanız da olur okumazsanız da bir şey kaybetmeyeceğiniz bir kitap olduğunu düşünüyorum.Mark Twain'i Tom Sawyer'in Maceraları ile hatırlamak daha güzel :)

10 Aralık 2019 Salı

Haftanın Filmleri #15

 

  • Fransız Öpücüğü (French Kiss) 1995 Romantik Komedi
Romantik film etkinliğine katılınca açılışı Meg Ryan ile yapmak istedim.Eski filmlerini çok beğeniyorum izlemediklerim arasından adı etkinliğe de uyması için bunu seçtim.Meg Ryan onu terk eden nişanlısını geri kazanmak için Paris' doğru yola çıkar ve uçakta yanına garip bir adam oturur.Uçak korkusu ve yanında garip adam derken olaylar silsilesi başlar.Hareketli eğlenceli bir filmdi eski filmleri sevenlere önerebilirim.
  • Öyle Bir Gündü Ki! (Miss Pettigrew Lives for a Day) 2008 Romantik Komedi
Önce afişini gördüm moda konulu bir film olsa gerek dedim ama çok farklı hareketli tatlı bir film çıktı karşıma.Guinevere Pettigrew orta yaşlı bir İngiliz mürebbiyedir ve ne yazık ki kendini hiç hak etmediği halde işsiz bulur.Ama bir şekilde hiç ummadığı anda bir bakmış işi var ve kaçık bir iş vereni.Tavsiye ederim kaçık ama o kadar da tatlı bir filmdi.


 

  • Ölümsüz Aşk (The Age Of Adaline) 2015 Romantik,Fantastik,Dram
Fantastik bir şeyler izlemek istiyordum o sırada karşıma çıktı.Romantik etiketi de var etkinliğe uyar dedim.Bir çağ değişirken doğmuş olan Adaline Bowman, geçirdiği bir kaza sonucu hiç yaşlanmamakla 'ödüllendirilir'.Ödül olarak nitelendirilebilir ama onun için asla öyle değildir.Hayatı çok zorlaşmaktadır sürekli kaçmak yer değiştirmek zorundadır.Çok tatlı huzur dolu bir filmdi.Anca filmlerde olur denecek cinsten.Zaman zaman hüzünlendiren sonra tebessüm ettiren bir filmdi.Kesinlikle tavsiye ederim.

  • Anne (I Am Mother) 2019 Bilimkurgu 
Arada başka şeyler de izleyelim değil mi?Bu yıl vizyona girmiş olan bir film Anne.Cylon ya da robot bir anneniz olsa ne yapardınız.Filmin ana konusu bu ve ardından yaşananlar.Aslında güzel bir bilim kurguydu son sahnesine kadar beğenmiştim diyebilirim.Ama son sahnesi sanki zorlama gibi geldi ikinci film için yapılmış gibi geldi.Yine de merak uyandırıcı bir film.

8 Aralık 2019 Pazar

Anayurt - R.A.Salvatore (Drizzt Efsanesi / Kara Elf Serisi #1)


Seri Adı:Drizzt Efsanesi
Seri Sıralaması:1/3
Yayınevi:Laika Yayınları
Türü:Fantastik
Sayfa Sayısı:328
Basım Tarihi:2010
Puanım 4/5

Arka Kapak Yazısı: New York Times çoksatanı bu kitapta, fantastik edebiyatın en sıradışı karakterlerinden birinin hikâyesi anlatılmaya başlanıyor. Bu kara elfin yaşadığı yerin altındaki daha da karanlık dünyasında geçen macerası sizi benzersiz bir yolculuğa davet ediyor.
“Mevki benim toplumumun çelişkisidir, iktidar düşkünlüğü içindeki iktidarımızın kısıtlanmasıdır. İktidar ihanetle kazanılır ve iktidara sahip olana karşı ihanete davetiye çıkarır. Menzoberranzan’ın en kudretlileri, günlerini sırtlarına saplanacak hançere karşı arkalarını kolaçan ederek geçirirler. Ölümleri ise çoğunlukla önlerinden gelir.”

Drizzt Efsanesi bu kitapla başlıyor!

Yorumum: Upuzun bir serinin Unutulmuş Diyarlar serisinin Kara Elf üçlemesinin ilk kitabı Anayurt.Aslında okumayı düşünmüyordum çünkü okunacak çok serim olduğundan uzunluğundan gözüm korktu ama sonra araştırıp serinin kendi içinde seri parçalarına ayrıldığını görünce bir şans vermek istedim.

R.A Salvatore bu seri de kendi dünyasını kendi türlerini ve kendi kurallarını yaratmış.Buradaki asıl tür kara elfler.Bu seride kadınlar erkeklerden üstünler onların dedikleri olur bir evin hükümdarı Saygıdeğer Ana'dır.Bu güzel bir olaydı.

Kitabı ilk okumaya başladığıma pek bir şey anlayamadım kitabın içine giremedim kim bu neler oluyor gibisinden okudum.Drizzt Do Urden'in doğumundan sonra ise her şey daha anlaşılır olmaya başladı.

Karanlık Elf diyarında iyilik pek yoktur daha çok buyruklara itaat edilmesi öngörülür yoksa cezası büyük olur.Saygıdeğer Malice yani annesi onun için farklı planları vardır ama Drizzt bazı şeylere karşı kararlılığını ortaya koymaya çalışır.

Kitabı genel olarak beğendim sadece tek sıkıntım kitap akmadı sanki yani okuyorum okuyorum bir bakmışım yirmi sayfa anca okumuşum.Bendeki basım Laika basımıydı çeviriden mi kaynaklı yoksa genel olarak tarzından mı bilemedim.Bu sebeple uzun bir sürede okuyabildim.

Unutulmuş Diyarlar serisi uzunca bir seri ama bu seri kendi içinde üç kitaptan oluşmaktadır.

Kara Elf Üçlemesi
– Anayurt
– Sürgün
– Göç

6 Aralık 2019 Cuma

Ezel / Mr.Robot 2.Sezon



Uzun bir maratonun ardından Ezel'i bitirdim bu sene içinde başlayıp bu sene içinde bitmesi iyi oldu.Daha önce izlememiştim ama hep duyardım sanırım ilk baharda filan başladım geçtiğimiz aylarda bitti.Ömer en yakın arkadaşlarının ve sevdiği kız tarafından ihanete uğrar hapse girer ve artık hapishanede Dayı lakaplı Ramiz Dayı ile yolları kesişir ve artık hayatı eskisi gibi olmayacaktır Ömer yoktur artık Ezel vardır ve intikam almaya yemin eder.

Her dizi gibi ilk bölümleri gayet güzel sürükleyiciydi ama sonra ortalara doğru bir mıy mıy olmaya başladı sanki dizi, karakterlerden sanırım oda ve sezon finaline doğru Haluk Bilginer dahil oldu kadroya ortalık şenlendi.Bazı karakterler diziden çıktı filan daha iyi oldu.İkinci sezon ilk sezondan daha güzel daha hareketli oldu.

Ramiz dayı ve Kenan'ın geçmişi ikinci sezonun ana konusu oldu Ezel'in intikamı daha geri planda kaldı kötü mü oldu aksine Ramiz dayı'nın geçmişini öğrenmiş olduk.

Afişin bir yerlerinde Tefo da olsa güzel olurdu o da dizinin sağlam karakterlerindendi.

Dizinin finalinden bahsetmek istemiyorum bir ara dizinin gidişatından tam tersi olucak sandım ama beni yanılttı finalden memnun kaldım diyebilirim.Dizi eski olduğundan bir bölüm süresi 1:30 saat o yüzden çok yormadı izlerken.


Geçtiğimiz hafta Mr.Robot 2.Sezonunu bitirdim.

İkinci sezona Elliot'un rutin hayatıyla başlıyoruz sanki daha ilk sezonmuş bir şeyler olmamış gibi psikologun önerisiyle Mr.Robot'tan kaçmaya çalışıyordur onun kendisini manipüle etmesine engel olmaktır amacı.


Bir yerde patlak verecekti zaten belliydi ki verdi de Elliot'u hiç öyle görmemiştim tam delirmiş gibiydi kilisedeki konuşmaları filan.Mr.Robot da bir işler peşindeydi bu sırada ama Elliot'a söylemiyordu gizli gizli arkasından yapmaktı amacı.

Sezon finali ve hapishane sahnesi sezonun en beğendiğim kısımları olabilir senarist oralarda çok iyi iş çıkarmış diyebilirim.Beyaz Gül yakaladım seni,kim olduğunu tahmin ettim ve diziyi güncel takip eden kardeşime sordum doğru kişiyi tahmin etmişim.

Zihin açık beden uyuyor zihin açık beden uyuyor...

Diziyi hacker dizisi olarak görebilirsiniz ilk sezon yarısı öyleydi ama sonra yerini suç ve gerilime bıraktı.Daha büyük şeyler olmaya başladı ve işler daha da karışacak gibi özellikle Mr.Robot ve Elliot'un farklı düşünmesi ve daha çok düşünceler çatışması olacak gibi tabi bir de işin içinde Karanlık Ordu var ve FBI olayların tam ortasına düşebilir.

Dizi şuan güncel 4.sezonunda ve yakın zamanda final yapacak.

3 Aralık 2019 Salı

Mutlu Olmak İsteyen Adam - Laurent Gounelle

Mutlu Olmak İsteyen Adam
Sayfa Sayısı:195
Pegasus Yayınları 
Puanım 3/5

Arka Kapak Yazısı: İNANDIKLARIMIZ GERÇEKLİĞİMİZ OLABİLİR

Bir düşünün...
Bali’de tatildesiniz. Eve dönmeden önce bir şifacıya görünüyorsunuz. Aslında bir şikâyetiniz yok. Sadece onun ününü duymuş olduğunuz için görüşmek istiyorsunuz.
Şifacının teşhisi kesin: Sağlığınız gayet yerinde ama... mutlu değilsiniz.
Sonsuz bir bilgeliğin taşıyıcısı olan bu yaşlı adam sizi sizden daha iyi biliyor gibi gözükmekte. Yaşamınıza tuttuğu çok özel ışık, sizi olabilecek en büyüleyici maceraya sürükleyecek: Kendini keşfetmek! Size yaşattığı deneyimler yaşamınızı altüst edecek ve düşlerinizdeki yaşamın anahtarını size sunacak.

Dünya çapında insanların dilinden düşmeyen Mutlu Olmak İsteyen Adam, gerçekten mutlu olmaktan bizi alıkoyan şeylerden kurtulmayı öğrendiğimiz an, elde edebileceğimiz yeni imkânlar dünyasıyla bizi tanıştırıyor.

Yorumum: Bir ara sıkıntılarım üst üstte gelmişti bunalıyordum.Ve kütüphanede bu kitabı gördüm okuyayım belki bir yardımı olur dedim.Kitap böyle filmlerdeki gibi Bali'ye tatile gitmiş bir adam bir şifacıya görünür ve şifacı ile ilginç diyaloglara girer.Ve şifacının adamdan garip istekleri vardır örneğin bugün beş kişiden hayır cevabını almak.İlk başta saçma şeyler gibi gelir ama sonra anlamını kavrar adam.

Ve kitap bana da ilk başta güzel gelmişti akıp gidiyordu akıcı bir dili var zaten taa ki şifacı bir hikaye anlattı çift kişilikli bir insanın bir kişiliğinin kanser diğer kişiliğinin ise kanser olmadığı.Araştırdım baktım yok öyle bir şey dedim kitap güzel gidiyordu burada saçmaladı.

Kitaptan büyük bir beklentim yoktu ama daha akılda kalıcı anlamlı şeyler olmasını beklerdim.Dili basit çabuk okunuyor ama akılda pek bir şey kalmıyor malesef sizi etkilemiyor kitap böyle bir etki beklerdim.

1 Aralık 2019 Pazar

Kasım Ayında Okuduklarım

Uzun zamandır böyle bir yazı yazmıyor.Hiç bu kadar verimli bir okuma ayım olmamıştı ondan sanırım.Daha yorumunu paylaşmadığım bir kaç kitap var içlerinde yine de bu yazıyı yazmak istedim.
Bu ay çeşitli kitaplar okudum ondan sanırım verimli bir okuma oldu.Bir de kütüphane,kütüphaneden kitap aldığım zaman süreden dolayı daha çabuk okumaya çalışıyorum.


Sanırım içlerinden iki tanesinin yorumunu paylaştım.Kalbimi Sana Verdim ve Kuyu ve Sarkaç diğerleri de yakında gelmiş olur.Bu ay okuduklarımdan genel anlamda memnunum içlerinde hiç beğenmediğim yok orta halli olanlar var ve çok beğendiklerim.Piyon ve Anayurt bu ayın favorilerinden keyifle okuduğum iki kitap oldular.

Yıllık hedefim 35 kitaptı toplamda 29 kitap okumuşum Aralık ayında araya bir kaç ince kitap alırsam hedefimi tamamlarım gibi geliyor yani umarım :)

27 Kasım 2019 Çarşamba

Kalbimi Sana Verdim - Elizabeth Hoyt (Prens Serisi #2)


Kalbimi Sana Verdim
Prens Serisi #2
Sayfa Sayısı:440
Türü:Tarihi Aşk,Historical
Pegasus Yayınları
Puanım 3/5

Arka Kapak Yazısı:AŞK ROMANLARININ TADI ELİZABETH HOYT’LA BİR BAŞKA…
Bir leydinin asla yapmaması gereken tek şey uşağına âşık olmaktır…

Varlıklı Leydi Georgina Maitland, bir koca istemese de mülkleriyle ilgilenecek bir kahyaya ihtiyaç duyar. Ama Harry Pye’la göz göze geldiği anda, karşısında bir uşak değil, çekici bir erkek olduğunu anlar.

Üstelik ortada zehirlenen koyunlar ve öldürülen köylüler varken, bu yasak ilişkiyi sürdürmek daha da zorlaşmıştır. Leydi Georgina bir yandan haksız yere suçlanan Harry için endişelenmekte, bir yandan da aşk gecelerini sabırsızlıkla beklemektedir…

Yorumum: Prens serisinin ikinci kitabı olan Kalbimi Sana Verdim bana kalırsa okuduğum diğer historicallerden biraz farklıydı.Zengin kız fakir oğlan versiyonu gibiydi bunun yanı sıra kadın karakter daha çok söz sahibiydi bu güzeldi ama sanki adamın aşığı değil de ablasını okur gibiydim zaman zaman ve erkek karakter daha pısırık geldi benim gözüme.Sonuna kadar savaşmak yerine kabullenmeyi tercih etti en sonunda tabi ki mutlu son için savaşmayı tercih etti.

Bir de diğer kitaplardan farklı olarak bu kitapta biraz polisiye biraz gizem vardı yazar hem aksiyon olsun hem biraz aşk olsun istemiş.Ve her historicalde olduğu gibi bu kitapta da yetişkin içerikler var.Son kısımda kilisede olanlar gereksizdi aşk değildi oradaki olmasa daha güzel olurdu diye düşünüyorum.

Elizabeth Hoyt'dan okuduğum ikinci kitap daha önce Çirkinin Aşığını okumuştum o buna göre daha güzeldi bence.Yazarın seveni çok ama ben şuan için tam ortadayım.Denk gelirse diğer kitaplarını da okumak isterim.

Historical okuyayım içinde sadece aşk değil de biraz da gizem olsun diyorsanız bu kitaba bir bakın derim.

22 Kasım 2019 Cuma

Kuyu ve Sarkaç Seçme Öyküler - Edgar Allan Poe


Kuyu ve Sarkaç
Sayfa Sayısı:250
Türü:Gotik,Korku,
Can Yayınları
Puanım 3/5

Arka Kapak Yazısı:Edgar Allan Poe, edebiyat tarihine yazdıklarıyla olduğu kadar yaşamöyküsüyle de damgasını vurmuştur. Yoklukla, kayıplarla, hastalıklarla, alkolle ve sanrılarla cebelleşmesine rağmen, belki de tam bu yüzden hem dünya edebiyatı hem de Batı kültürü üzerinde derin bir etki bırakan olağanüstü öyküler ve şiirler yazmıştır. Psikolojik gerilim unsurunu kusursuzlaştırmış, dedektiflik öyküsünü keşfetmiş ve okuru kendi doğaüstü âlemine götürmeyi her seferinde başarmıştır.

“Şehrazat’ın Bin İkinci Masalı”, “Morgue Sokağı Cinayetleri”, “Gammaz Yürek”, “Usher Evi’nin Çöküşü”, “Kara Kedi” gibi bu sıra dışı külliyatın en önemli örneklerini içeren Kuyu ve Sarkaç isimli bu derlemede dehşet, delilik, şiddet ve doğaüstü güçler hüküm sürüyor. 

Poe’nun kâh fantastik kâh gotik kâh gizemli öğeler içeren ama hep ustalıkla kaleme aldığı öykülerinden oluşan Kuyu ve Sarkaç, yazarın eşsiz dilini ve insanın içinde, pusuda bekleyen karanlığı ortaya koyma becerisini sergiliyor.

Yorumum:Düzenimi bir bozdum ki sormayın kitap yorumları birikti.Ay sonuna kadar peş peşe kitap yorumları gelebilir tabi yazabilirsem güncelime yetişmek için.Bu kitabı Ekim ayının sonunda okumuştum Cadılar Bayramına uygun olsun diye daha yeni yorumlayabildim.

Edgar Allon Poe'yi hep duyar ama ne kitabını ne de şiirlerini okuyabilmiştim.Geçtiğimiz aylarda okudum.Bu kitabında 13 tane öyküsü bulunmakta.Kara Kedi hariç hepsini okudum daha önce okuyan kardeşim onun baya kötü korkunç olduğunu söyleyince okumadan geçtim.Ne yazık ki içindeki her öyküyü sevemedim.En beğendiklerim Altın Böcek,Usher Evi'nin Çöküşü.

İçinde meşhur Morgue Sokağı Cinayetleri öyküsü de vardı oda fena değildi başta ne korkunç diyorsunuz sonra bu biraz saçma olmadı mi şimdi oluyorsunuz.Şehrazat'ın Bin İkinci Masalı da güzeldi.

Yine de Edgar Allan Poe ile tanışmak için ideal bir kitap olduğunu düşünüyorum.Yormayan okutan bir kalemi var.

14 Kasım 2019 Perşembe

Romantik Film Etkinliğine Öneriler


Herkese merhabalar bloglarda romantik rüzgarlar esmeye başladı.Sevgili Sibel'in başlattığı romantik film izliyoruz etkinliğine katıldım.Onun yazısına da buradan ulaşabilirsiniz.

Film izlemeye başlamadan önce daha önce izlediğim romantikleri şöyle bir gözden geçirdim ve içlerinden beğendiklerimi seçtim.Daha önce izlediğim beğendiğim filmleri sizlerle paylaşmak istedim film seçmekte zorlananlar için belki bir fikir olur şimdiden keyifli seyirler dilerim.
  • Benny & Joon 1993 
  • Gilbert'in Hayalleri (What's Eating Gilbert Grape) 1993
  • Aşıklar Şehri (La La Land) 2016
  • Aşkın Kitabı (Becoming Jane) 2007
  • Göl Evi (The Lake House) 2006
  • İlk Aşk, İlk Dans (Dirty Dancing) 1987 
  • Aşık Shakespeare (Shakespeare In Love) 1998
  • Not Defteri (The Notebook) 2004
  • İyi Bir Yıl (A Good Year) 2006
  • Sevgili John (Dear John) 2010
  • Tatil (The Holiday) 2006
  • Aşk Tarifi (No Reservations) 2007
  • Melekler Şehri (City Of Angels) 1998
  • Mesajınız Var (You've Got Mail) 1998
  • Aşk Limanı (Safe Haven) 2013
  • Kadın Aklı Erkek Aklı (The Ugly Truth) 2009
  • Ödül Peşinde (The Bounty Hunter) 2010
  • Veer-Zaara  2004
  • Tristan ve Isolde 2006
  • Çılgın Aptal Aşk (Crazy,Stupid,Love) 2011
  • Sevginin Bağladıkları (Sleepless in Seattle) 1993
  • Yan Odadan Melodiler (Music From Another Room) 1998

12 Kasım 2019 Salı

Vampirle Görüşme - Anne Rice

Vampirle Görüşme 
Sayfa Sayısı:360
Fantastik

Uzun bir aradan sonra kitap yorumuyla buradayım.Ekim ayında okuduğum kitabı anca yorumluyorum.Bu kitabı Karanlık Şato etkinliği için okumuştum.Halloween dönemi için.Sanırım fantastik türler içinde en sevdiklerim vampirler ama o tür kitabım az bu da ayrı bir gariplik.Bu kitabı da kütüphanede denk gelince okumak istedim hep duyardım Anne Rice ünlü vampir kitabı diye.

Hikayeye Louis'in bir gazeteciye kendi hayatını anlatmasıyla başlıyoruz.Lestat Louis'i vampir yapmıştır ama birbirlerine zıt karakterlerdir.Lestat acımasız bir vampirken Louis sürekli Lestat ve onun yaptıklarıyla çatışır.Ölümsüzlüğün getirdiği karanlık bir yalnızlıkla mücadele içindedir.Bu kitap diğer vampir kitaplarına hiç benzemiyor bu kitapta vampirler daha önceden insan olabilirler ama burada kesinlikle değiller daha acımasızlar daha duygusuzlar.

Kitabın tek sıkıntısı fazlaca betimleme olması ve zaman zaman kendini tekrar etmesi.Onun dışında farklı bir vampir romanı daha çok vampirlerin iç dünyasını neler düşündüklerini hissetiklerini okumak isteyenler için güzel bir tercih olabilir.

Kitabını okuduktan sonra filmini izledim ve filmini daha çok beğendim.Bazı yerleri değiştirilmiş olsa da büyük bir keyif alarak izledim kitabının aksine kendini tekrar etmiyor akıcıydı.Kitabı yerine filmini daha çok tavsiye ederim bu yüzden.

Kendi kendine kucaklar gibi büzülmüş oturan oğlan ağır ağır doğruldu.Kasete göz attı,sonra vampire baktı."Ama birini öldürdünüz o gece," dedi.
"Her gece," dedi vampir.

Puanım 3/5

31 Ekim 2019 Perşembe

Cadılar Bayramına Film Önerileri




Uzun zamandır film paylaşımı yapmıyordum Cadılar Bayramı bahanesiyle aklıma bir kaç film geldi sizlerle paylaşmak istedim.Korku filmi izlemeyi sevmeyen biriyim benimkiler daha çok biraz gotik biraz gerilim olabilir.

  

Johnny Depp çok severim izlemediğim az filmi kalmıştır.İlk aklıma onun filmleri geldi.İlk üçü gerilim tarzı diyebilirim.Sweeney Todd: Fleet Sokağı'nın Şeytani Berberi kendi halinde berber olan  bir adamın bir gün hayatı bambaşka bir şekilde de değişir artık o sadece berber değildir aynı zamanda acımasız bir cellattır.Böyle anlatınca korkunç bir film gibi gelebilir ama öyle değil kasvetli havası ile tam da cadılar bayramına uygun film olduğunu söylebilirim.

Bir diğer kasvetli film ise Sleepy Hollow Hayalet Sürücü.Ichabod,bir gün yaşanan kanlı cinayet vakaları silsilesini çözmek ve sonlandırmak üzere Sleepy Hollow isimli bir kasabaya gönderilir.Kasaba halkı bu cinayetleri bir hayaletin işlediğine inanmaktadır.Film boyunca filmin havası kasvetli ve kapalıdır.

Cehennemden Gelen ünlü katil Karındeşen Jack'den uyarlama bir filmdir.İzleyeli uzun zaman oldu ama gerilim ve bu güne uygun bir film olduğunu söyleyebilirim.


İki tane de  böyle eğlenceli filmler seçmek istedim Ruhların Kaçışı pek eğlenceli olmayabilir ama güzel filmdi.Diğeri de Otel Transylvania.


Herkese mutlu cadılar bayramı dilerim :)

19 Ekim 2019 Cumartesi

Neler Yapıyorum #3


Bu ay kitaplardan yüzüm gülmedi.Canım son zamanlarda vampirli fantastik şeyler okumak istiyor.Kitaplığımda da o tür kitap olmadığından merkez kütüphaneye baktım bulamadım pdf okuyum bari dedim Güneyli Vampirler serisini merak ediyordum ona başlayım dedim.True Blood dizisinin kitap serisi dizisini izlemedim denedim ama Sookie karakterini oynayan oyuncudan dolayı bıraktım.

Neyse pdf buldum ama kitabın sayfaları çekilmiş vaziyette neyse okuyum dedim 50 ye anca geldim okumak zor oldu bir de okuyasım gelmedi.Belki elimde kitap halinde olsaydı bitirdim.Başka kitaba geçeyim dedim Anne Rice Vampirle Görüşme kitabını indirdim okuyorum dedim acaba kütüphanede var mıdır merkezde yoktu Üniversite kütüphanesinde buldum kardeşime aldırdım.Şimdilerde onu okuyorum.Kitapla ilgili bir kaç sorun var kitap akıcı değil evet ama bir o kadar da merak uyandırıcı.Kitap elinizde akmıyor ama kötü de değil yani değişik bir durum.Haftaya bitiririm sanırım filmi de varmış üstüne izlemeyi düşünüyorum.

İzlemek demişken yeni bir şeyler izlemiyorum kalan dizilerime devam ediyorum.Eşkıya yeni sezona başladı çok sevdiğim bir dizidir ama bu sezon pek umutlu değilim yapımcısı değişti ve bu durum diziye olumsuz şekilde yansımış sanki.

Aynı şekilde Kuzgun dizisi bir dizi nasıl çöker onu gördük ilk sezonu bomba gibi olan dizi bu sezon fos çıktı ve gördüğüm kadarıyla final yapmış ilk bölümden sonrasını izlemedim.Halbuki Onur Saylak diziye dahil olmuştu resmen oyuncunun son zamanlardaki bahtsızlığı hangi dizide oynasa final yapıyor.

Ve son zamanlarda izlediğim korkunç belgesel.Ünlü seri katil Ted Bundy belgeseli Netflix tarafından yapılmış 4 bölümlük bir belgesel.Daha ayrıntılı olmasını beklerdim bu belgeselin geçmişi çocukluğu idamdan önceki son sözleri son kayıtları kısacık bir bölüm olarak var halbuki internette var.Bile bile tamamının eklenmemiş olduğunu düşünüyorum bunun da.

İdam edilmeyi hak etmiş bir katil zeki de bir katil son anına kadar suçlamaları kabul etmeyen tesadüfler eseri yakalanan biri.Özellikle hapishaneden kaçış şekilleri bile ne denli zeki kurnaz olduğunu kanıtlar cinsten.

İdam kararı çıkmıştır ve 10 yıl boyunca temyize uğraşmıştır olmamıştır engelleyememiştir.Bu süre zarfında da suçunu itiraf etmemiştir son ana kadar da etmeyecektir.İdam gününden bir gün önce acaba ertelenir mi diye itiraf eder ama yine de istediğini başaramaz.Egoist,narsist biridir medyanın ilgisi onu mutlu eder.İdam edileceğini hiç düşünmediğine eminim hep bir şekilde kurtulurum düşüncesi vardı ama olmadı.Bazı katiller ölümden korkmaz ama o korkuyordu ben bunu hissettim kayıtlarda gerçekten korkuyordu.

Empati yeteneğinden yoksundur ve bu sepele de ben kendisinin hasta olduğunu düşünüyorum.Belgeselin ilk başında iki gazeteci ona sorular soruyor ama hiç bir zaman kabul etmiyor suçunu ama sonra başka bir şekilde soru soruyor işte bu sefer Ted Bundy bazı şeyleri anlatmaya başlıyor buradan ve bazı davranışlarından dolayı hasta olduğunu düşünüyorum.Belki bir bipolar bozukluk şizofren belki de sadece intikam duygusu.Öldürdüğü kadınların birbirine benzemesi onu terk eden sevgilisine benzediğinin düşünülmesi.Ona takıntısı ve geçmişinde iyi bir çocukluk geçirdiğini söylüyor ama araştırınca öyle olmadığı görülüyor.Belki de gerçekten öldürmekten zevk alan zeki bir katildi.Keşke yakılmadan önce beyni incelenseydi.Bu belgeseli izleyeceklere ufak bir uyarı gece izlemeyin yoksa uyumakta zorlanabilirsiniz.

İdam kararını ilan eden yargıçın dediği gibi;

"Kendine iyi bak genç adam.
Ve bunu içten söylüyorum.
Kendine iyi bak.
Bence bu mahkemenin, benim de şahit olduğum bir insanın ziyanını görmesi bir trajedi.
Parlak bir genç adamsın.Senden iyi bir avukat olurdu.
Seni mesleğinin başında görmeyi çok isterdim ama sen başka yolu seçtin.
Kendine iyi bak."

Ve bu yargıç iki yıl sonra kalp krizinden ölmüştür hayat ne garip değil mi ?

Yine belgeselin sonundaki şu sözler;
"Gerçek Ted'i tanıyan var mıydı? Ted Bundy efsanesindeki gibi sadece şeytani, zeki biri miydi?
Yoksa yanlış bir şeyler mi vardı? Aklı tamamen başında değil miydi?
Hayatında iyi şeyler yapabilirdi.Ama yapmadı.Bu yolu seçti.
Hayatımda ona biraz olsun yaklaşan herhangi birini görmedim.
Yanlış olan, karışık olan çok fazla şey vardı.O, emniyet düğmesi kapalı olarak doğmuştu."

Genelde izlediğim diziler hakkında bu denli uzun konuşacaksam ayrı bir başlık ayrı bir post şeklinde yazarım peki ben bu belgeseli neden bu şekilde yayınladım.Neler yapıyorum postu altında.

Ben de takıntılı bir insanım korkmayın insanlara karşı değil benimki,daha çok araştırma,olay ve düşünce takıntısı evet günlerce hatta bazen haftalarca bir şeye takıldıysam onu araştırır okurum hakkında olan şeyleri izlerim ve bu benim ruh halimi etkileyen bir şey.Burada yazdığım yazı da da bir katili konu alıyor blogumda resimlerde ve başlıklarda gördükçe bu durumun ben de tetiklenmesini istemediğimden böyle bir kaçak yayın gibi oldu.Dinlediğim bir kaç şarkı da vardı onları da yazıcaktım da ee yeter artık değil mi? :) Onlarda başka sefere artık.Eğer ki yazımı buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim güzel bir hafta sonu dilerim.

11 Ekim 2019 Cuma

Nadir Kitap Alışverişi

Bir Nadir kitap alışverişi ile karşınızdayım.Aradığım kitapları fiyat ve kondisyon açısından iyi bulduğum zaman tercih ediyorum nadir kitap sitesini.Benim için tek sıkıntısı istediğim kitapları tek bir sahafta bulabilmek genelde bir tanesi başka sahafta bir tanesi bir diğerinde oluyor ama bu sefer iyi denk getirdim tesadüf eseri.

Blogumu takip edenler son zamanlarda historical topladığımı bilirler.Ben de bir bakıyım neler var diye siteye girdim bir tane sahaf buldum hem fiyatları uygun hem kondisyon olarak iyi gözüküyorlar bir de istediğim bir çok kitap bu sahafta var daha ne olsun.Hadi dedim bir sepete atıyım ne kadar tutacak 40 tl üstü kargo bedavaydı benim sepet 52 tl tuttu.Nadir kitapta genelde tek kitap da 6 tl on kitap da 6 tl kargo ücreti.Ptt kargo ile çalışan sahaf sayısı az genelde Aras,Yurtiçi kargo var.Bir yönden de iyi fiyat politikası tek kitaba belki fazla ama on kitap aldıysan iyi bir şey.

Gelelim benim aldıklarıma işte yeni bebeklerim.


Kitapların kondisyonu çok iyi sadece Aşk Kapıyı Çalınca'nın altı biraz kirli o kadar.O yazarı da hep duyardım ama okumamıştım ucuz bulunca attım sepete.Normalde ikinci el kitap alırken sahaf yerine insanlardan almayı tercih ederim böyle diyince de yanlış oldu :) Kondisyon olarak daha iyi oluyorlar ondan.Ama bu alışverişten genel olarak memnun kaldım.

Kitapları aldığım sahafın adı Kayayayıncılık.Kargo paketleme de çok iyiydi,kitaplara ulaşmam biraz zaman aldı diyebilirim.Son zamanlarda aldıklarım böyle herkese kitaplı günler dilerim.

9 Ekim 2019 Çarşamba

Ada - Lynne Matson (Nil Serisi #1)

 Ada 
Nil Serisi #1
Sayfa Sayısı:440
Fantastik, Macera

Arka Kapak Yazısı:“Tamam, İşte durum şu. Buraya ergenlik yıllarındayken, on üç on dokuz yaş arası bir yerde geliyorsun. Bir yılın var. Ya bir kapı yakalarsın ya da...” Durdu, safir gözleri alevler içindeydi, kendisi tutuşacak zannettim. “Ya da?” diye bastırdım. “Ölürsün.” Gizemli Nil Adası’nda kurallar belliydi. Bir yılınız vardı. Kaçmak ya da hayatta kalmak için tam 365 gün. On yedi yaşındaki Charley kuralları bilmiyordu. Hatta nerede olduğundan bile haberi yoktu. Hatırladığı son şey sıcak hava ve kendinden geçtiğiydi. Uyandığındaysa kayalık bir arazide çırılçıplaktı. Kaybolmuş ve yalnız hisseden Charley, adada uzun süre hiçbir insana rastlamamıştı, ta ki gençlerin lideri Thad ile karşılaşana kadar. Artık, adadan kaçmanın ne kadar zor olduğunu öğrenmişti… ve tabii bir de âşık olmanın. Thad’in zamanı doluyordu ve Charley, geleceklerini kurtarabilmek için önce Thad’i kurtarması gerektiğini fark etmişti. Ancak tehlikelerle dolu bu adada en büyük tehdit zamandı! “Ada’yı bitirdiğimde tırnaklarım yenmiş, sinirlerim gerilmişti ve kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Nefesinizi kesecek kadar heyecan verici.” —Kasie West, Dönüm Noktası romanının yazarı “Elinizden bırakamayacağınız, sayfaları ardı ardına çevireceğiniz bir hikâye!” —Mary E. Pearson, Hayata Uyanmak romanının yazarı “Gerilim dolu, güçlü bir çıkış romanı. Ada’nın sinematografik anlatımı ve tehlikelerle dolu doğası, Lost dizisi hayranlarına yepyeni bir bölüm gibi gelecek.” —Publishers Weekly “On numara!” —VOYA (Starred Review) “Etkileyici! Ada’nın son derece ilginç ve iyi inşa edilmiş yapısı, karmaşayı ve trajediyi bir arada sunuyor.” —School Library Journal

Yorumum: Kitap arka kapak yazılarını okumama gibi bir huyum var sadece ucuza kitap alırken acaba nasıl bir konusu var alsam mı diye okurum.Bu kitabı da kütüphanede görünce atladım merakla sadece distopya olduğunu biliyordum Lost dizisi gibi olacağını tahmin ediyordum.İlk başlarda da öyle gibi geldi sonra birden türüne aykırı olarak fazlaca romantik olmaya başladı kitap bu durum beni sıktı kitabı biraz yarım bıraktım bir kaç gün sonra tekrar şans verdim ve o kısımlar geride kaldı daha heyacanlı biraz daha distopik olmaya başladı.


Kısaca kitabın konusundan bahsedecek olursam bilinmeyen bir sebeple gençlerin birden Nil adasına düşmeleri ve burada hayatta kalmaya buradan kurtulmaya çalışmalarını konu alıyor.Ve kurtulmak için süreleri kısıtlı tam 365 gün süreleri var.Ve sadece ergen dediğimiz gençler bu adaya düşüyor yine bir distopya yine en büyüğü 17 yaşında yazarlar bu gençlerden ne istiyorlar.Çoğu zaman bu yaşlardaki distopik eserlerden ve karakterlerin yaşlarına göre fazlaca olgun davranmalarından şikayetçi olurum ama bu kitapta göze batan olgunluklar yerine yaşının verdiği gibi davranışlar vardı.

Kitabın sonu açık bitti yani neden nasıl kavramları açıklanmadı ve bir kaç yerde okuduğuma göre seri kitapları birbirinden bağımsızmış devam kitapları değilmiş.Okuyan arkadaşlar yorum bırakırsa sevinirim.Hatta devam kitaplarından önce Ada Günlük diye bir kitap gördüm serinin 0.5.kitabı diye geçiyor önce onu okumayı düşünüyorum.

Kitabı genel olarak beğendim,sadece yazar başlarda bu kadar romantik olmasaydı dedim.

Puanım 4/5 

2 Ekim 2019 Çarşamba

Yerdeniz Büyücüsü - Ursula K. Le Guin

Yerdeniz Büyücüsü 
Yerdeniz Serisi #1
Sayfa Sayısı:192
Fantastik 

Arka Kapak Yazısı: "Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı, konusu: Büyümek.
Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuzbir yaşımda tamamladım-ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek."

Yorumum:Biz okuyucuların en büyük sorunu bir kitabı ne kadar çok merak edersek kendimizi de o kadar beklentiye sokuyoruz.Bu kitapta da ben öyle oldum.Bir çok fantastik edebiyata büyücü  türüne  öncü bu seriyi çok merak ediyordum.Büyük bir beklenti içine girmiştim.Daha önce Ursula'dan Yaban Kızlar'ı okuyup beğenmemiştim ama bu kitabından çok daha umutluydum.Başta her şey çok güzeldi yaratılan dünya baş karakter işleyiş ama bir süre sonra kitap tekrara girdi kitapta merakla çevirdiğim sayfalar olmadı ortalara doğru biraz bir şeyler oldu tamam açılıyor kitap dedim çok kısa sürdü yine bir şey olmadı.Kitabı çok yavaş okudum ağır ağır ben de akmadı kitap.Bir de bölük börçüktü sanki Ged'in büyücü okula gitmesini okuyoruz ama dersleri yok bir bakmışsınız büyücü olmuş okuldan ayrılıyor bir oraya gidiyor sonra tekrar başka yere olaylar arası bağlantı bana göre zayıftı.

Kitapta sevmediğim okumamı yavaşlatan diğer şey ise diyalog kıtlığı kitabın yüzde sekseni betimlemelerden oluşuyor hal böyle olunca da sürekli betimleme okumak beni yordu.Serinin ilk kitabı olduğu için de böyle olabilir umarım devam kitaplarında bolca konuşma vardır.Yine de belki bir gün denk gelirsem seriye devam ederim.

Ben bu eleştirileri yazılan yıla göre değil şimdiki zamanda okuduklarıma göre yorumluyorum.Ama zamanına göre böyle bir fantastik eser yazılmış olması büyük bir başarı.

Puanım 3/5
"Ged o geceyi düşündüğünde, böyle ruhu kaybolmuş halde yatarken, kimse kendisine dokunmamış olsa, kimse onu şöyle veya böyle geri çağırmamış olsa, ruhunun sonsuza kadar kaybolabileceğini fark etti. Onu geri çağıran sadece, canı yanmış dostunu rahatlatmak için yalayan hayvanın, içgüdüsel dilsiz bilgeliğiydi. Yine de o bilgelikte, Ged kendi gücüne yakın bir şeyler buldu,büyücülük kadar derin olan bir şeyler. O andan itibaren, bilge kişinin, kendisini, konuşabilseler de konuşamasalar da, yaşayan diğer varlıklardan ayırmayan kişi olduğuna inandı. Daha sonraki yıllarda da, hayvanların gözlerinden, kuşların uçuşlarından, ağaçların ağır ve ulu hareketlerinden;konuşamayan bu varlıklardan öğrenebileceğişeyleri öğrenmek için çok çalıştı."

27 Eylül 2019 Cuma

Buzdaki Kız - Robert Bryndza

Buzdaki Kız
Polisiye
Sayfa Sayısı:416
Yabancı Yayınları

Arka Kapak Yazısı:Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Dudakları bir şey söylemek üzereymiş gibi aralanmıştı. Vücudu buzun içinde donup kalmıştı…  O ne ilk ne de sonuncu olacaktı…
Genç bir adam Güney Londra’daki bir parkta, kalın bir buz tabakasının altında bir kadının cansız bedenini bulunca, cinayet soruşturmasını yürütmek için Dedektif Erika Foster göreve çağırıldı.
Buzdaki Kız’ın sakladığı karanlık sır neydi?
Erika gerçeği aydınlatmaya yaklaştıkça katil de ona yaklaşıyordu.
Erika’nın yürüttüğü son soruşturma felaketle sonuçlanmış ve kocasının ölümüne neden olmuştu.
Kariyeri sallantıda olan Erika’nın bu sefer kişisel sorunlarıyla olduğu kadar, daha önce hiç görmediği kadar tehlikeli olan
katille de yüzleşmesi gerekiyordu. Peki ama katil ona ulaşmayı başaramadan Erika katili yakalayabilecek miydi?

Yorumum:Polisiye okumayı küçüklüğümden beri severim.Bunu da indirimli bir kitap alışverişinde almıştım konusunu merak ederek.Ve almamdaki bir diğer etken de başrolün kadın dedektif olması.Şimdiye kadar üç tane kadın dedektif okudum biri Nora Roberts'dan Eve Dallas diğeri Tess Gerritsen'den  Rizzoli ve bu yazardan Erika Foster.Ve okuduğum karakterler arasından en başarılısı Eve Dallas onu okuduktan sonra diğer kadın dedektiflerle onu kıyaslar oldum.Özellikle Tess'in karakterini hiç beğenmemiştim özgüvensiz bir karakterdi.Peki Erika onun için de eh diyeceğim.Kötü diyebileceğim bir özelliği yok ama işte.

Konu güzeldi sonu da ürpertici farklı çıktı.Akıcı da bir kitap yazarın ilk kitabı olduğunu düşünürsek de başarılı olabilir ama benim için ortalamaydı diyebileceğim bir kitap.

Puanım 3/5