23 Temmuz 2016 Cumartesi

Araf - Tara Hudson (Hereafter #1) | Kitap Yorumu


Yine nehirde süzülüyordum. Ancak bu kez nefes aldığımda ciğerlerim, etrafımı saran çamurlu suyla dolmuyordu. Bedenim bu kâbustan önceki kadar hafifti hâlâ. Nehirde süzülüyor, öfkeli akıntının sürüklemesinden etkilenmiyordu.Artık bir şeyler farklıydı; bu karanlık, beni kıvrandıran sahne, korkunç rüyalarımda yaşadığım sahnenin neredeyse aynısıydı. Neredeyse... Çünkü bu kez boğulan ben değildim. Oydu.
Araf'ı daha önce kitap önerileri videosunda görmüştüm,sonra araştırdım filan konusu da hoşuma gitti.Ekitap olarak indirmiştim bu seriyi okuyacaktım ama sonra unuttum gitti.Geçenlerde de Halk Kütüphanesine üye oldum gezerken Araf ile karşılaştım dedim ve aldım okudum.


Bu kadar girizgah sonrası biraz konuya değiniyim.Amelia adında bir kızımız var ve ölü yani hayalet.Kendisi hakkında hiç bir şey bilememektedir.Ne soyadını,yaşını,ailesini,nasıl öldüğünü.Sadece Yüksek Köprü'de boğulduğunu bilmektedir ve hep oralarda dolaşmaktadır.Bir gün yine dolaşırken birinin yine aynı yerde boğulduğunu görür ve yardım etmeye çalışır ama elinden bir şey gelmez.Çünkü onu kimse göremez ve o kimseye dokunamaz.Ama bu sefer farklı olur biri onu duyar Joshua.Olaylar bundan sonra başlar.Kim olduğuna nasıl öldüğüne dair cevapları teker teker öğrenirler.

Kitap üç seriden oluşuyor.Araf-Ayrılık-Ağıt şeklinde.Diğer kitapları kütüphanede bulamazsam ekitap şeklinde okumayı düşünüyorum.Kitaptan bir puan kırdım oda baya bi hafif olduğundan büyükanne Ruth biraz daha olaylara dahil olmasını isterdim ya da Eli'nin daha fazla karışmasını.Ama şu sıcak günlerde çerezlik hafif bir şey isteyenlere tavsiye ederim.
Puanım 4/5

19 Temmuz 2016 Salı

Yabancı - Melissa Landers (Alienated #1) | Kitap Yorumu


Uzaylılar insanlarla iki yıl önce bağlantı kurdu. Şimdi de dünyalı cara, onlardan birini evinde misafir etmeye hazırlanıyor.Gezegenler arası öğrenci değişim programı kapsamında evinde L'eihrli bir lise son sınıf öğrencisini ağırlamaya hazırlanan Cara, bu sayede hem hayallerindeki üniversiteye ücretsiz gidebilecek hem de o gizemli L'eihrliler hakkında gazetecilerin uğruna öleceği bilgiler edinecektir. L'eihrli öğrenci Aelyx'in, ayakları yerden kesen yakışıklılığı da cabası. Ama işler hiç de düşünüldüğü gibi yolunda gitmeyecektir, çünkü Aelyx'i okulda istemeyenler de vardır ve sayıları hiç de az değildir. Tehdit mektupları almaya başlayan Cara bir süre sonra Aelyx ile okula polis eşliğinde gitmek zorunda kalacaktır.
Okuldaki herkes tarafından dışlanan Cara'nın artık tek arkadaşı Aelyx'tir. Üstüne üstlük Cara ona sırılsıklam âşık olmuştur. Öte yandan Aelyx'in de ölümcül sonuçlar doğurabilecek sırları vardır. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan Cara hem kendi hem sevdiği çocuğun hayatı hem de gezegeninin geleceği için bir ölüm kalım savaşı vermek zorundadır. Konusu güzel ilgi çekici bir kitapla karşınızdayım.Geçen yaz D&R indiriminden aldığım uzun süredir kitaplığımda bekleyen kitabı sonunda okuyabildim.Kitabı üçüncü bakış açısından okuyoruz ve her iki karakterinin duygularına da değiniliyor.Akıcı bir kitaptı iki gün de bitirdim.Kitap ortalarına kadar normal seyrinde gitti ittifak karşıtları yine olay çıkarıyordu ama pek çok değil ikinci yarısında daha fazla olay gerçekleşti diyebilirim.Bu kitap giriş kitabı olunca olaylar sona saklanmış olabilir.Ama daha farklı şeyler beklerdim açıkcası ne biliyim ortalık daha çok karışabilirdi.Uzaylı baskınları filan olsaydı fena olmazdı.İşgalci olan ikinci kitapta daha fazla olay vardır umarım. 
Bu nedir? Küf gibi kokuyor.Çikolata.Bayılacaksın.İğrenç!Ciddi olamazsın.Çikolata Tanrıların yiyeceğidir.
Kesinlikle!!! Çikolata yani lütfen :D 
Aelyx'i ile Cara arasında geçen olayların,yakınlaşmaların yavaş yavaş olması güzeldi ağırdan aldılar.Bu arada klonlamalar,uzay ittifak olayı bana Battlestar Galactıca dizisindeki Cylon'ları anımsattı.Onların da insan görünümlü olanları vardı aynı böyle klonlama filan. Bilim kurgu hem de aşk bir arada okumak ama basit kafa yormayacak bir şeyler arayanlar için ideal bir seçim Yabancı.Tavsiye ederim. 
Puanım 4/5

18 Temmuz 2016 Pazartesi

Tozlu Rüyalar Kitapçısı - Cynthia Swanson | Kitap Yorumu


Otuz sekiz yaşındaki Kitty Miller küçük bir dairede kedisiyle yaşamaktadır. Liseden beri en yakın arkadaşı olan Frieda'yla birlikte küçük bir kitabevi işleten Kitty'nin ailesi, arkadaşı ve kitabevi arasında geçen sıradan yaşamı bir gün başka bir yerde uyandığını fark etmesiyle allak bullak olur.
Daha önce hiç görmediği bu ev, onun evidir yine de. Başka bir dünyada, başka bir aileyle ve arkadaşlarla farklı bir yaşam… Hangi dünyanın gerçek, hangisinin rüya olduğunu bir türlü anlayamaz. Genç kadının gerçek hayatıyla hayali yaşamını sorgulaması arasında geçen bir süreç başlar. Bu iki dünya arasında bocalarken de travmalarıyla, acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Peki ya gerçeklerle yüzleşecek cesareti yoksa?

Romanın konusu arka kapakta yazıldığı gibi.Baş kahramanımız Kitty ve onun iki hayatını okuyoruz.Hem rüya alemi hemde gerçek hayatı ikisini de bir arada yaşıyor.Bu roman okuma listemde değildi e kitap sitelerini gezerken önce kapağı sonra konusu cezbetti.Rüya alemini severim görmediğim zaman hayal kırıklığı olur.Neyse Kitty rüya görmekle kalmıyor birde düzenli görüyor yani devam eden bir hayatı daha oluyor.Kulağa çok güzel geliyor bence tamam bir süre sonra bu durum can sıkıyor ama olsun kaldığınız yerden devam etmek düşünsenize ne güzel olurdu.Aklıma gelmişken romanda iki arkadaşın bir kitap evi adı da Kardeşler Kitapevi bunu okuduğumda aklıma bir an Dostlar Kıraathanesi geldi adı :)

Kitap Kitty'nin ağzından anlatılıyor olayları onun bakış açısıyla okuyoruz bir rüya alemi bir gerçek hayata geçmesine rağmen karışmıyor okurken rahat akıcı okunuyor.
Sürükleyici sonunu merak ediyorsunuz 'acaba mı ?' diye diye okunuyor.Kitap genel anlamıyla anlatımı olsun konusu olsun güzeldi sadece sonda Frieda ile Kitty arasında geçen olayı sevmedim üzdü beni.Onun dışında yazar Kitty'nin hissettiği duyguları okuyucuya iyi aktarıyor.Kitabın orjinal adına bakarken fark ettim ki bu yazarımızın ilk kitabı.Böyle olunca gayet tatmin edici başarılı buldum.
Bazen bestseller den yeni çıkan kitaplar göz önünce olmasından olsun böyle kitaplar araya karışabiliyor (kaynayabiliyor).Böyle rüya içinde rüya tarzı konular sizi cezbediyorsa bence bir şans vermelisiniz.Aslında roman tam kışlık mevsim kış da geçiyor kışın okunacaklar listesine eklemelisiniz:)
Beni rüyalar âleminde bırakma. Keşkelerin yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir son ver. Beni hemen gerçeğe kavuştur ki sevmeyi tekrar öğrenebileyim…'
Puanım 5/5

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Kırmızı Pazartesi - Gabriel Garcia Marquez | Kitap Yorumu


Kırmızı Pazartesi
İşleneceğini Herkesin Bildiği 
Cinayetin Öyküsü
E kitap okumayı seviyorum bazılarının aksine,hem kitaplığımdaki kitap stogum çabuk azalmıyor hem de farklı bir sürü kitapla karşılaşıyorum o an okumak geliyor.Bir nevi ön okuma gibi oluyor beğenirsem devam ediyorum beğenmezsem bırakıyorum.Kırmızı Pazartesi de bunlardan biri adını duymuştum ama alıp okumak fırsat olmamıştı e kitaplarımın arasında gezerken hadi okuyayım dedim ve iyi ki demişim.

Kırmızı Pazartesi,Gabriel Garcia Marquez'in ülkesi olan Kolombiya'nın bir şehrinde geçiyor.Gerçek ismi İşleneceğini Herkesin Bildiği Cinayetin Öyküsü'dür.Cinayet pazartesi günü gerçekleşmektedir o yüzden bizde ki adı Kırmızı Pazartesi'dir.Yazar bu romanıyla 1982 Nobel  Edebiyat Ödülünü almıştır.

Yazar kitabın ilk sayfasında kimin öldürüleceğini söylemektedir.Maktul Santiago Nasar suçu,bir gün önce evlenen A
ngela Vicario’nun bekâretini kaybetmesine sebep olması.Katilleri Angela'nın ikiz erkek kardeşleridir.Ve bu cinayet sessiz sedasız gerçekleşememektedir.Tam tersine bütün kasaba halkına duyurmuşlardır.Halk ne yaptı peki 'kim bunlar mı cinayet işleyecek' ,'yok be olmaz öyle şey ' diye düşündüler ve hiç bir şey yapmadılar hatta meraktan çatladılar.Sanki gösteri varmışcasına izlediler.O an bütün kasabayı ateşe vermek istedim.

Kaçınılmaz son gerçekleşir acımasız bir şekilde öldürülür Santiago Nasar.
Kitabı bitirip yorumlara bakınca aslında gerçek bir hikaye olduğunu öğrenmiş oldum kitaptan daha da bir etkilendim tüylerim ürperdi.Acımasız şekilde öldürülmesi bir yana cesede yapılanlar bir yana...

'Halam Wenefrida Mârquez, ırmağın öte yanındaki evinin avlusunda bir tirsi balığının pullarını temizlemekle uğraşıyordu, Santiago Nasar’ın eski rıhtımın merdivenlerini inip kendinden emin adımlarla evine doğru yürüdüğünü görmüştü."Santiago, yavrum!" diye bağırmıştı. "Neyin var?"Santiago Nasar, onu tanımıştı. “Beni öldürdüler, Wene Hala,” demişti.Son basamakta tökezlemiş, ama kendini hemen toparlamıştı. “Hatta bağırsaklarına bulaşan toprağı eliyle silkelemek titizliğini bile gösterdi,” dedi bana Wene Halam. Sonra saat altıdan beri açık olan arka kapıdan evine girmiş, mutfağın içine yüzükoyun yığılıp kalmıştı.'' 

Puanım 4/5

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Kurtlara Söyle Eve Döndüm - Carol Rifka Brunt | Kitap Yorumu


Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla...

Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?

En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?

Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı...
Hımm... Sanırım şu sıralar duygusal anlamda tam bir öküzüm.Çünkü bu kitaptan hiç duygusal bir şey alamadım kendime hatta elimde tam bir hafta sürünmesi de cabası.Onun yüzünden Temmuz'a kötü başlangıç yaptığımı düşünüyorum.Çoğu zaman böyle oluyor çok beğeniliyor çok konuşuluyor okuyorum konuyu güzel merak ediyorum ama okuduğum zaman istediğim gibi bulmuyorum.Kitap başlarda iyiydi dedim  yüzüncü sayfadan sonra açılacaktır yok arkadaş kitap hiç akıcı değildi ya.
Birde böyle tarif edilemeyen anlatılamayan insanın içinde ta derinlerinde hissedilen sevgi nedir bilirim ve böyle konuları severim tabi karşıdakine hissettirildiği zaman.Yarım bırakmak istemedim sonunu merak ettiğim için sonunda da bir şey olmadı :)) Tahmin ettiğim oldu ki olasıydı o da zaten başka da bir şey yok.Kitabı sevenler çok fazla eğer bu yazımı okurlarsa diyecekler homofobiksin hayır değilim herkes istediğini sevebilir sadece kitap bana istediğim duyguları hissettirmedi.
June,kitabı onun bakış açısından okuyoruz.Baş karakteri sevmediğimden de dolayı pek bir şey hissetmemiş olabilirim.Aslında kız benim kafadan orta çağ sevdiceği ama olmadı işte diğer karakter Greta'yı daha çok sevdim ve aslında onun ne hissettiklerini daha çok hissettim belki de bende bir abla olduğumdan dolayı.
Kitabın kapağını çok beğendim çok güzel olmuş gerçekten.Adı ise neden diyordum meğerse varmış onunda bir sebebi.
Greta gitmek için ayağa kalktı.Kapıya kadar yürüdü ve sonra geri döndü.Bana bakmıyordu.
''Toby'nin kimsesi yok, değil mi? Değil mi June? Peki sence benim kimim var?''
Puanım 3/5