31 Aralık 2017 Pazar

Locke Lamora'nın Yalanları - Scott Lynch (Centilmen Piç #1)

Camorr şehri, tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş, büyülü atmosferinde her birini tek tek sindirebilmiştir; Camorr’un Belası’nın ismi şehrin nemli duvarlarında yankılanana dek…
Camorr’un Belası’nın yenilmez bir silahşor, usta bir hırsız, duvarlardan geçebilen bir hayalet ve fakirlerin dostu olduğu söylenir.İşte o efsanevi “Bela” narin yapılı, gözü kara ve becerikli Locke Lamora’dır. Locke kimsenin beceremediği bir ustalıkla zenginleri soymasına rağmen, bir başka efsanedeki büyük okçunun aksine çaldıklarından fakirlere tek bir kuruş bile koklatmaz. Locke’un tüm kazancı kendisi ve isimlerinin hakkını fazlasıyla veren hırsızlar çetesi Centilmen Piçler içindir.
Yılın son kitabını da az önce bitirmiş bulunmaktayım.Çok beğendiğim bir kitap oldu.Ki tam bitmeden zaten favorilerime bile eklemiştim.Normal de bir kitabı okurken belli bir zaman sonra çok beğenmiş olsam da bir an önce bitirip yeni kitaba başlamak isterim.Ama bu kitapta öyle olmadı karakterleri o kadar çok sevdim ki arkadaşlarım gibi oldu.Kılık değiştirmeler hikaye çok güzeldi.Yazarın hikayeleri birbirine bağlayışı hayal için de hayal kurması çok başarılıydı.

Locke Lamora bizde Rüzgarın Adı'ndan daha sonra çıkmasına rağmen ondan bir sene önce yazılıp basılmıştır.Bunun üzerine Rüzgarın Adı'nın yazarı Patrick Rothfuss ikinci Scott Lynch olarak anılmış o bunu bir süre rahatsız etse de kitabı okuyunca hak vermiş.Bende öyle düşünüyorum Rüzgarın Adı'ndan daha çok beğendim.Ondan daha sürükleyici daha çok aksiyonlu,arkadaşlık dostluk var karakterler arasında.Kitap hakkında ne söylesem bilmiyorum konuşurum konuşmasına ama spoiler olur.Ben centilmen piçleri okurken büyük bir keyif aldım öyle ki kitabı okurken resmen oradaymışım gibi hissettim kısaca ben bu kitabı çok sevdim devam kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum.Bu kitap bana Sıkıysa Yakala filmini anımsattı o filmde çok güzeldir tavsiye ederim.

“Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğney­le ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk… çok fazla çalıyor.”

“Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış.” 
                                                 GEORGE R.R. MARTIN

Puanım 5/5 

Güle Güle 2017,Hoş Geldin 2018

Bir yıl daha bitti sıra geldi yılın favorilerini yazmaya.Bu yıl ilk defa kendime okuma hedefi koymuştum ama o sayıya ulaşamadım tabi ki bir ay diğer ayı tutmadı yazın okuyamadım filan.Ama diğer hedefim olan kitaplıkta uzun zamandır okunmayı bekleyenleri hallettim.Ne zaman bu ay şunları okuyacağım desem de zorlanıyorum.Bu sene spontane takılmayı düşünüyorum bakalım.

Okuma hedefim 75 kitaptı ama ben seneyi 54 kitapla kapattım.50'yi geçmek bile benim için güzel bir sayı.Film izlemeyi de yazın özlediğimden biraz abartmıştım günde iki üç film derken toplam sayı 137 film olmuş.Filmleri yazıyordum favori seçmek için ama bir ara unuttum o yüzden favori filmler iptal biraz.Ama şuradan neler izlediğime genel olarak favorilerime ulaşabilirsiniz.Dizilere gelince nereden başlasam nereye süner bilmiyorum güncel izlediklerim var arada yarım bırakıp devam ettiklerim var kalsın diziler kalsın.Ama bu sene bitirmiş olduğum ya da izlediğim dizileri ara ara yazmak istiyorum umarım başarabilirim kısa kısa spoiler vermeden türü hakkında filan.Evet biraz fazla boş zamanım var ondan izlediklerim sayıları bu kadar yüksek.

Şimdi favori kitaplarımı yazabilirim sıralamasız aylara göre yazacağım.
  • Ateşböceği Yolu - Kristin Hannah 
  • Marslı - Andy Weir
  • Rüzgarın Adı - Patrich Rothfuss
  • Beni Hatırladın Mı? - Sophie Kinsella
  • Ruhi Mücerret - Murat Menteş 
  • Ay Günlükleri Serisi
  • Kargalar Meclisi - Leigh Bardugo 
  • Karanlık Ateş - Karen Marie Moning
  • Kan Ateşi - Karen Marie Moning
  • Cehennem Makineleri Serisi
  • Hobbit - J.R.R Tolkein
  • Lockle Lamora'nın Yalanları - Scott Lynch

Herkese sağlık,huzur ve mutluluk dolu bir yıl dilerim.Güle Güle 2017 Hoş Geldin 2018.Mutlu Yıllar.

24 Aralık 2017 Pazar

Lucian - Isabel Abedi


Suse ciddileşti. ”Becky , şeyi düşündün mü , Lucian’ın belkide…bir insan…olmadığını ?” Başımı öne eğdim, “Hayır,” diye fısıldadım.Ama aslında düşündüğüm şuydu : Evet.”
Bakışları hüzünle doldu ve yüzüne yine o yumuşaklık, kırılganlık geldi. Sanki ince bir buz tabakasının üzerindeydi; sanki aramızda donmuş bir göl vardı ve bir tarafında o, öbür tarafında da ben duruyordum.
Ve birden, onun benim tarafıma, yanıma gelme isteğini hissettim. Ama korkusunu da; o kırılabilecek buz tabakasının çökebileceğini ve onun dibine, ölümcül soğuğa doğru çekilebileceğine dair. Bu çılgıncaydı ama gerçekten onun duygularını hissedebiliyordum. Sadece ne düşündüğü, benim için gizliydi.
Gözleri, bacağımın üzerinde açık duran ellerime takıldı. Sanki cevabı, ellerimin üzerinde arıyormuş gibiydi.
“Bilmiyorum,” dedi sessizce. “Ben kim olduğumu bilmiyorum.”

Yine takasla elime geçen,zamanında çok beğeni toplamış bir kitap.O zamanlar vampirlerden kurt adamlardan sıkılanlar için melek konulu olunca ilgiyi üzerine toplamış.Normalde melek konulu kitapları pek sevmiyorum vampirleri daha çok tercih ediyorum özellikle melekler erkek oldu mu itici geliyor bana.Ama bu kitapta karakterin melek olduğu gözümüze sokulmuyor onunla beraber ne olduğunu öğreniyoruz.

Kitap başlarda ağır ilerliyor hemen konuya girmiyor Vampir Akademisi gibi yavaş yavaş sonra biraz gizem sonuna doğru hız kazanıyor.Fantastik ama fantastik kısmının arka planda olduğu kitaplardan.

Puanım 3/5

17 Aralık 2017 Pazar

Bilinmeyen Kadının Portresi - Vanora Bennet


Yıl 1527. Alman ressam Hans Holbein, İngiltere’ye Thomas More’un tablosunu yapmak için geldiğinde ev halkını tatlı bir telaş saracaktır. Meg, Thomas More’un evlatlığıdır ve kendisini evlat eden kişinin ona karşı mesafeli davranmasından dolayı kendini, kalabalık bir ailenin içinde yapayalnız hissetmektedir. Sırlarla dolu öğretmeni John Clement’e âşıktır ve evlenmek için onun yolunu gözlerken, yolları Hans Holbein ile kesişir. Meg, babasının kâfirlere karşı başlatmış olduğu savaşı yakından takip ederken kendini bilinmeyen ve sırlarla dolu bir dünyanın içinde bulur.Hans Holbein, Meg’e duyduğu aşkı yapmış olduğu tablolarının içine gömmeye mahkûm olacaktır.
Müthiş bir final ile açığa çıkan sırlar bundan sonra tablolara farklı bir gözle bakmanızı sağlayacaktır. Thomas More’un John Clement’in hayatını kurtarmak için yaptığı yıllara dağılmış planlar, saray entrikaları, duyguların kalbin derinliklerine gömülüşü, sadakat ve aile değerleri gözlerinizin önünde canlanacaktır.
Bundan bir kaç sene önce kitapçıda uygun fiyatını ve kapağını beğenerek aldığım bir kitap.Kapağına bakıp nasıl olsa tarihi aşk romanıdır beğenirim diyordum.Ama kitap tarihi aşk romanından ziyade 16.yy Londra'sının yaşanmışlıklarını anlatan bir roman.Ondan biraz okuması zor oluyor kitap akıcı değil ama sizi nereye götüreceğini merak ediyorsunuz.Sıkıcı diyip bırakabilirdim ama dediğim gibi kitap kendini okutuyor.Kitapta hem aşk var hem de Londra'nın acımasızlığı.Kafirlere yapılan eziyetler ve bunun yerinde uygun bir davranış olarak kabul gördüğü yıllar.

Kitabın sonunda yazarın notu olarak şu cümle vardı "Bu hikaye düşündüğünüzden daha çok tarihsel gerçeklerden ilham almıştır."Ütopya adlı kitabın yazarı olan Thomas More'den bahsediyormuş yazar.Bu notu okuyunca çok şaşırdım kurgusal olduğunu düşünüyordum.O zamanı yansıtabileceğini ama karakterlerin gerçek olabileceğini düşünmemiştim.

Kitapta sık sık Boleyn ailesi ve Kral Henry geçiyordu filmini izlemiştim ama kitaplarının kalınlığı gözümü korkutuyordu ama şimdilerde listeme ekledim.

Salt tarihi aşk okumaktan sıkılanlara,dönemin yaşanmışlıklarının daha ağır bastığı kitap arayanlara tavsiye ederim ama okurken biraz sabretmek gerekiyor zor ilerliyor kitap.Herkese mutlu pazarlar.

Puanım 3,5/5

10 Aralık 2017 Pazar

Sofie'nin Dünyası - Jostein Gaarder

Yazar 13 yaşında kütüphaneye giderek felsefi kitabı okumak istediğini söyle ama görevli onun yaşına göre bir kitap olmadığını söyleyerek isteğini geri çevirir.İleride bu duruma istinaden gençlerin çocuklarında sıkılmadan okuyabileceği anlayabileceği bir kitap yazar buda Sofie'nin Dünyasıdır.

Evet başta her şey güzel gelmişti gizemli mektuplar kısa kısa felsefe ama sonra bunlar çoğaldı üst üstte felsefe olmaya başladı.İlgimi çeken felsefi konular güzeldi ama bazıları sıkıcıydı bana göre.Mektuplardan sonra karşılıklı konuşma halinde giden ortam daha iyiydi.Ben biraz hızlı bitirmek istedim ondan sıkıldım sanırım.Kitabın kurgusunu daha çok merak etmeye başladım.Yazarın bu düşüncesi de güzel bu şekilde kitabı merak ediyor okuyorsunuz.Benim için kurgu kısmı daha güzeldi.Kurgusu sağlamdı hiç öyle bir şey beklemiyordum garip bir şekilde birleştirdi yazar olayları.

Felsefe sevenlerin daha çok seveceğini düşündüğüm bir kitap ya da zamana yayarak okunsa daha güzel olur.Felsefe pek bana göre olmasa da yazarın kendine çeken bir kalemi var bu yüzden diğer kitaplarını da merak ediyorum özellikle İskambil Kağıtlarının Esrar'ını.

Puanım 3/5

4 Aralık 2017 Pazartesi

Aralık Ayında Okuyacaklarım


Herkese merhabalar bir yıl daha bitti bitiyor geldi Aralık ayı.Yıllık okuma sayımı 75 belirlemiştim ama başaramayacağım ne yazık ki bir ara bir iki ay hiç kitap okumadım eğer okusaydım hedefe ulaşırdım.Bu ay okuyacaklarımı ayarladım normalde okuyacaklarımı önceden belirlemem ama uzun zamandır kitaplıkta okunmayı bekleyen kitapları okuyup aradan çıkarmak hedefim.

Karışık bir okuma listesi oldu tarihi aşk,felsefe fantastik derken eğlenceli bir okuma olur umarım.Ayın ilk kitabı Sofie'nin Dünyası oldu Buyulu Ayraç sayesinde şuan onunla beraber bu kitabı okuyoruz.

En sona da Lockle Lamora'nın Yalanlarını bırakmayı düşünüyorum bakalım umarım hepsini okurum.Herkese bol kitaplı günler.

2 Aralık 2017 Cumartesi

Kasım Ayında Okuduklarım | İzlediklerim


Sanki böyle bir yazı uzun zamandır yazmıyordum düzenli okuyamadığımdan dolayı.Kitaplığımda uzun zamandır okunmayı bekleyen kitaplarımı yavaş yavaş okuyorum.Aralık ayında da istediklerimi okursam geriye arada okunacak üst üstte okumayacağım kitaplar kalıyor istediğim de buydu umarım başarabilirim.

Bu ay toplamda 6 kitap okudum fotoğrafta olmayan Kayboluş var birde kardeşimin okulla ilgili kitabı.Genel olarak okuduklarımdan memnunum favorim Hobbit oldu tabiki de :) Tess Gerritsen'le de tanıştım sonunda.
  •  Hobbit 5/5
  • Kayboluş 3.5/5
  • Gül ve Avcı 3.5 /5 
  • Cerrah 5/5
  • Incarceron 3/5
İzlediklerim de güncel takip ettiğim diziler Arrow,The Walking Dead,Mom,İstanbullu Gelin bunlar dışında vakit buldukça Stranger Things'e bakıyorum güzel gizem dolu bir dizi 80'li yıllarda geçiyor bu olay da çok güzel.Birde Vatanım Sensin'e başladık annemle vakit buldukça onu da izliyoruz.

Bu ay film izlemeye imdb maratonu ile geri döndüm.Üstlerden başladım izlemediklerimi teker teker izlemeye çalışıyorum.Bazıları sıkıcı olsa da bari ilk 100 tanesini tamamlayım diyorum.
  • Arka Pencere 1954 
  • İyi,Kötü ve Çirkin 1966
  • Yedi Samuray 1954
  • Duyguların Rengi 2011
  • Sunset Bulvarı 1950
  • Şehir Işıkları 1931
  • Bir Zamanlar Batıda 1968
  • Kıyamet 1979
  • Terminatör 1984
  • Terminatör 2 1991
  • Modern Zamanlar 1936
  • Indiana Jones Kutsal Hazine Avcıları 1981
  • Yaratık 1979
  • Zafer Yolları 1957

İzlediğim filmlerden üstünü çizdiklerim harici memnunum.Sessiz film kategorisi için Charles Chaplin'nin Şehir Işıkları'nı tavsiye ederim çok keyifli bir filmdi.Modern Zamanlar da güzeldi ama diğer filmi daha eğlenceliydi.Siyah beyaz film kategorisi için gizem istiyorsanız Arka Pencere savaş dram tarzı olsun derseniz Zafer Yolları'nı tavsiye ederim.İyi Kötü ve Çirkin için ön yargıydım kovboy filmi olduğundan ama güzel vakit geçirdim keyifliydi.Aynı şeyi Bir Zamanlar Batıda için söyleyemeceğim onu pek sevemedim karakterlerini.

Kasım ayım böyle geçti gitti geldi Aralık umarım bu ay yavaş yavaş dolu dolu geçer herkese güzel günler dilerim.