31 Aralık 2017 Pazar

Locke Lamora'nın Yalanları - Scott Lynch (Centilmen Piç #1)

Camorr şehri, tarihi boyunca pek çok soysuzluğa, yolsuzluğa, uğursuzluğa, hırsızlığa tanıklık etmiş, büyülü atmosferinde her birini tek tek sindirebilmiştir; Camorr’un Belası’nın ismi şehrin nemli duvarlarında yankılanana dek…
Camorr’un Belası’nın yenilmez bir silahşor, usta bir hırsız, duvarlardan geçebilen bir hayalet ve fakirlerin dostu olduğu söylenir.İşte o efsanevi “Bela” narin yapılı, gözü kara ve becerikli Locke Lamora’dır. Locke kimsenin beceremediği bir ustalıkla zenginleri soymasına rağmen, bir başka efsanedeki büyük okçunun aksine çaldıklarından fakirlere tek bir kuruş bile koklatmaz. Locke’un tüm kazancı kendisi ve isimlerinin hakkını fazlasıyla veren hırsızlar çetesi Centilmen Piçler içindir.
Yılın son kitabını da az önce bitirmiş bulunmaktayım.Çok beğendiğim bir kitap oldu.Ki tam bitmeden zaten favorilerime bile eklemiştim.Normal de bir kitabı okurken belli bir zaman sonra çok beğenmiş olsam da bir an önce bitirip yeni kitaba başlamak isterim.Ama bu kitapta öyle olmadı karakterleri o kadar çok sevdim ki arkadaşlarım gibi oldu.Kılık değiştirmeler hikaye çok güzeldi.Yazarın hikayeleri birbirine bağlayışı hayal için de hayal kurması çok başarılıydı.

Locke Lamora bizde Rüzgarın Adı'ndan daha sonra çıkmasına rağmen ondan bir sene önce yazılıp basılmıştır.Bunun üzerine Rüzgarın Adı'nın yazarı Patrick Rothfuss ikinci Scott Lynch olarak anılmış o bunu bir süre rahatsız etse de kitabı okuyunca hak vermiş.Bende öyle düşünüyorum Rüzgarın Adı'ndan daha çok beğendim.Ondan daha sürükleyici daha çok aksiyonlu,arkadaşlık dostluk var karakterler arasında.Kitap hakkında ne söylesem bilmiyorum konuşurum konuşmasına ama spoiler olur.Ben centilmen piçleri okurken büyük bir keyif aldım öyle ki kitabı okurken resmen oradaymışım gibi hissettim kısaca ben bu kitabı çok sevdim devam kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum.Bu kitap bana Sıkıysa Yakala filmini anımsattı o filmde çok güzeldir tavsiye ederim.

“Boğazında kanayan bir kesik olsa ve bir hekim o kesiği dikmeye çalışsa Lamora iğney­le ipliği çalar ve kahkahalar atarak geberip gider. Çocuk… çok fazla çalıyor.”

“Canlı, orijinal ve çekici. Muhteşem bir şekilde yazılmış.” 
                                                 GEORGE R.R. MARTIN

Puanım 5/5 

Güle Güle 2017,Hoş Geldin 2018

Bir yıl daha bitti sıra geldi yılın favorilerini yazmaya.Bu yıl ilk defa kendime okuma hedefi koymuştum ama o sayıya ulaşamadım tabi ki bir ay diğer ayı tutmadı yazın okuyamadım filan.Ama diğer hedefim olan kitaplıkta uzun zamandır okunmayı bekleyenleri hallettim.Ne zaman bu ay şunları okuyacağım desem de zorlanıyorum.Bu sene spontane takılmayı düşünüyorum bakalım.

Okuma hedefim 75 kitaptı ama ben seneyi 54 kitapla kapattım.50'yi geçmek bile benim için güzel bir sayı.Film izlemeyi de yazın özlediğimden biraz abartmıştım günde iki üç film derken toplam sayı 137 film olmuş.Filmleri yazıyordum favori seçmek için ama bir ara unuttum o yüzden favori filmler iptal biraz.Ama şuradan neler izlediğime genel olarak favorilerime ulaşabilirsiniz.Dizilere gelince nereden başlasam nereye süner bilmiyorum güncel izlediklerim var arada yarım bırakıp devam ettiklerim var kalsın diziler kalsın.Ama bu sene bitirmiş olduğum ya da izlediğim dizileri ara ara yazmak istiyorum umarım başarabilirim kısa kısa spoiler vermeden türü hakkında filan.Evet biraz fazla boş zamanım var ondan izlediklerim sayıları bu kadar yüksek.

Şimdi favori kitaplarımı yazabilirim sıralamasız aylara göre yazacağım.
  • Ateşböceği Yolu - Kristin Hannah 
  • Marslı - Andy Weir
  • Rüzgarın Adı - Patrich Rothfuss
  • Beni Hatırladın Mı? - Sophie Kinsella
  • Ruhi Mücerret - Murat Menteş 
  • Ay Günlükleri Serisi
  • Kargalar Meclisi - Leigh Bardugo 
  • Karanlık Ateş - Karen Marie Moning
  • Kan Ateşi - Karen Marie Moning
  • Cehennem Makineleri Serisi
  • Hobbit - J.R.R Tolkein
  • Lockle Lamora'nın Yalanları - Scott Lynch

Herkese sağlık,huzur ve mutluluk dolu bir yıl dilerim.Güle Güle 2017 Hoş Geldin 2018.Mutlu Yıllar.

24 Aralık 2017 Pazar

Lucian - Isabel Abedi


Suse ciddileşti. ”Becky , şeyi düşündün mü , Lucian’ın belkide…bir insan…olmadığını ?” Başımı öne eğdim, “Hayır,” diye fısıldadım.Ama aslında düşündüğüm şuydu : Evet.”
Bakışları hüzünle doldu ve yüzüne yine o yumuşaklık, kırılganlık geldi. Sanki ince bir buz tabakasının üzerindeydi; sanki aramızda donmuş bir göl vardı ve bir tarafında o, öbür tarafında da ben duruyordum.
Ve birden, onun benim tarafıma, yanıma gelme isteğini hissettim. Ama korkusunu da; o kırılabilecek buz tabakasının çökebileceğini ve onun dibine, ölümcül soğuğa doğru çekilebileceğine dair. Bu çılgıncaydı ama gerçekten onun duygularını hissedebiliyordum. Sadece ne düşündüğü, benim için gizliydi.
Gözleri, bacağımın üzerinde açık duran ellerime takıldı. Sanki cevabı, ellerimin üzerinde arıyormuş gibiydi.
“Bilmiyorum,” dedi sessizce. “Ben kim olduğumu bilmiyorum.”

Yine takasla elime geçen,zamanında çok beğeni toplamış bir kitap.O zamanlar vampirlerden kurt adamlardan sıkılanlar için melek konulu olunca ilgiyi üzerine toplamış.Normalde melek konulu kitapları pek sevmiyorum vampirleri daha çok tercih ediyorum özellikle melekler erkek oldu mu itici geliyor bana.Ama bu kitapta karakterin melek olduğu gözümüze sokulmuyor onunla beraber ne olduğunu öğreniyoruz.

Kitap başlarda ağır ilerliyor hemen konuya girmiyor Vampir Akademisi gibi yavaş yavaş sonra biraz gizem sonuna doğru hız kazanıyor.Fantastik ama fantastik kısmının arka planda olduğu kitaplardan.

Puanım 3/5

17 Aralık 2017 Pazar

Bilinmeyen Kadının Portresi - Vanora Bennet


Yıl 1527. Alman ressam Hans Holbein, İngiltere’ye Thomas More’un tablosunu yapmak için geldiğinde ev halkını tatlı bir telaş saracaktır. Meg, Thomas More’un evlatlığıdır ve kendisini evlat eden kişinin ona karşı mesafeli davranmasından dolayı kendini, kalabalık bir ailenin içinde yapayalnız hissetmektedir. Sırlarla dolu öğretmeni John Clement’e âşıktır ve evlenmek için onun yolunu gözlerken, yolları Hans Holbein ile kesişir. Meg, babasının kâfirlere karşı başlatmış olduğu savaşı yakından takip ederken kendini bilinmeyen ve sırlarla dolu bir dünyanın içinde bulur.Hans Holbein, Meg’e duyduğu aşkı yapmış olduğu tablolarının içine gömmeye mahkûm olacaktır.
Müthiş bir final ile açığa çıkan sırlar bundan sonra tablolara farklı bir gözle bakmanızı sağlayacaktır. Thomas More’un John Clement’in hayatını kurtarmak için yaptığı yıllara dağılmış planlar, saray entrikaları, duyguların kalbin derinliklerine gömülüşü, sadakat ve aile değerleri gözlerinizin önünde canlanacaktır.
Bundan bir kaç sene önce kitapçıda uygun fiyatını ve kapağını beğenerek aldığım bir kitap.Kapağına bakıp nasıl olsa tarihi aşk romanıdır beğenirim diyordum.Ama kitap tarihi aşk romanından ziyade 16.yy Londra'sının yaşanmışlıklarını anlatan bir roman.Ondan biraz okuması zor oluyor kitap akıcı değil ama sizi nereye götüreceğini merak ediyorsunuz.Sıkıcı diyip bırakabilirdim ama dediğim gibi kitap kendini okutuyor.Kitapta hem aşk var hem de Londra'nın acımasızlığı.Kafirlere yapılan eziyetler ve bunun yerinde uygun bir davranış olarak kabul gördüğü yıllar.

Kitabın sonunda yazarın notu olarak şu cümle vardı "Bu hikaye düşündüğünüzden daha çok tarihsel gerçeklerden ilham almıştır."Ütopya adlı kitabın yazarı olan Thomas More'den bahsediyormuş yazar.Bu notu okuyunca çok şaşırdım kurgusal olduğunu düşünüyordum.O zamanı yansıtabileceğini ama karakterlerin gerçek olabileceğini düşünmemiştim.

Kitapta sık sık Boleyn ailesi ve Kral Henry geçiyordu filmini izlemiştim ama kitaplarının kalınlığı gözümü korkutuyordu ama şimdilerde listeme ekledim.

Salt tarihi aşk okumaktan sıkılanlara,dönemin yaşanmışlıklarının daha ağır bastığı kitap arayanlara tavsiye ederim ama okurken biraz sabretmek gerekiyor zor ilerliyor kitap.Herkese mutlu pazarlar.

Puanım 3,5/5

10 Aralık 2017 Pazar

Sofie'nin Dünyası - Jostein Gaarder

Yazar 13 yaşında kütüphaneye giderek felsefi kitabı okumak istediğini söyle ama görevli onun yaşına göre bir kitap olmadığını söyleyerek isteğini geri çevirir.İleride bu duruma istinaden gençlerin çocuklarında sıkılmadan okuyabileceği anlayabileceği bir kitap yazar buda Sofie'nin Dünyasıdır.

Evet başta her şey güzel gelmişti gizemli mektuplar kısa kısa felsefe ama sonra bunlar çoğaldı üst üstte felsefe olmaya başladı.İlgimi çeken felsefi konular güzeldi ama bazıları sıkıcıydı bana göre.Mektuplardan sonra karşılıklı konuşma halinde giden ortam daha iyiydi.Ben biraz hızlı bitirmek istedim ondan sıkıldım sanırım.Kitabın kurgusunu daha çok merak etmeye başladım.Yazarın bu düşüncesi de güzel bu şekilde kitabı merak ediyor okuyorsunuz.Benim için kurgu kısmı daha güzeldi.Kurgusu sağlamdı hiç öyle bir şey beklemiyordum garip bir şekilde birleştirdi yazar olayları.

Felsefe sevenlerin daha çok seveceğini düşündüğüm bir kitap ya da zamana yayarak okunsa daha güzel olur.Felsefe pek bana göre olmasa da yazarın kendine çeken bir kalemi var bu yüzden diğer kitaplarını da merak ediyorum özellikle İskambil Kağıtlarının Esrar'ını.

Puanım 3/5

4 Aralık 2017 Pazartesi

Aralık Ayında Okuyacaklarım


Herkese merhabalar bir yıl daha bitti bitiyor geldi Aralık ayı.Yıllık okuma sayımı 75 belirlemiştim ama başaramayacağım ne yazık ki bir ara bir iki ay hiç kitap okumadım eğer okusaydım hedefe ulaşırdım.Bu ay okuyacaklarımı ayarladım normalde okuyacaklarımı önceden belirlemem ama uzun zamandır kitaplıkta okunmayı bekleyen kitapları okuyup aradan çıkarmak hedefim.

Karışık bir okuma listesi oldu tarihi aşk,felsefe fantastik derken eğlenceli bir okuma olur umarım.Ayın ilk kitabı Sofie'nin Dünyası oldu Buyulu Ayraç sayesinde şuan onunla beraber bu kitabı okuyoruz.

En sona da Lockle Lamora'nın Yalanlarını bırakmayı düşünüyorum bakalım umarım hepsini okurum.Herkese bol kitaplı günler.

2 Aralık 2017 Cumartesi

Kasım Ayında Okuduklarım | İzlediklerim


Sanki böyle bir yazı uzun zamandır yazmıyordum düzenli okuyamadığımdan dolayı.Kitaplığımda uzun zamandır okunmayı bekleyen kitaplarımı yavaş yavaş okuyorum.Aralık ayında da istediklerimi okursam geriye arada okunacak üst üstte okumayacağım kitaplar kalıyor istediğim de buydu umarım başarabilirim.

Bu ay toplamda 6 kitap okudum fotoğrafta olmayan Kayboluş var birde kardeşimin okulla ilgili kitabı.Genel olarak okuduklarımdan memnunum favorim Hobbit oldu tabiki de :) Tess Gerritsen'le de tanıştım sonunda.
  •  Hobbit 5/5
  • Kayboluş 3.5/5
  • Gül ve Avcı 3.5 /5 
  • Cerrah 5/5
  • Incarceron 3/5
İzlediklerim de güncel takip ettiğim diziler Arrow,The Walking Dead,Mom,İstanbullu Gelin bunlar dışında vakit buldukça Stranger Things'e bakıyorum güzel gizem dolu bir dizi 80'li yıllarda geçiyor bu olay da çok güzel.Birde Vatanım Sensin'e başladık annemle vakit buldukça onu da izliyoruz.

Bu ay film izlemeye imdb maratonu ile geri döndüm.Üstlerden başladım izlemediklerimi teker teker izlemeye çalışıyorum.Bazıları sıkıcı olsa da bari ilk 100 tanesini tamamlayım diyorum.
  • Arka Pencere 1954 
  • İyi,Kötü ve Çirkin 1966
  • Yedi Samuray 1954
  • Duyguların Rengi 2011
  • Sunset Bulvarı 1950
  • Şehir Işıkları 1931
  • Bir Zamanlar Batıda 1968
  • Kıyamet 1979
  • Terminatör 1984
  • Terminatör 2 1991
  • Modern Zamanlar 1936
  • Indiana Jones Kutsal Hazine Avcıları 1981
  • Yaratık 1979
  • Zafer Yolları 1957

İzlediğim filmlerden üstünü çizdiklerim harici memnunum.Sessiz film kategorisi için Charles Chaplin'nin Şehir Işıkları'nı tavsiye ederim çok keyifli bir filmdi.Modern Zamanlar da güzeldi ama diğer filmi daha eğlenceliydi.Siyah beyaz film kategorisi için gizem istiyorsanız Arka Pencere savaş dram tarzı olsun derseniz Zafer Yolları'nı tavsiye ederim.İyi Kötü ve Çirkin için ön yargıydım kovboy filmi olduğundan ama güzel vakit geçirdim keyifliydi.Aynı şeyi Bir Zamanlar Batıda için söyleyemeceğim onu pek sevemedim karakterlerini.

Kasım ayım böyle geçti gitti geldi Aralık umarım bu ay yavaş yavaş dolu dolu geçer herkese güzel günler dilerim.

27 Kasım 2017 Pazartesi

Incarceron - Catherine Fisher


Bu Hapishane Canlı...
Bir hapishane hayal edin: Öyle büyük ki içinde hücreler ve koridorlar, ormanlar, şehirler ve denizler var.
Bir mahkûm hayal edin: Belleği yok, Dışarı’dan geldiğine emin, oysa Hapishane yüzyıllardır kapalı ve şimdiye kadar oradan kaçabilen yalnızca tek bir kişi var.
Bir kız hayal edin: Bir malikânede, zamanın yasaklandığı bir toplumda yaşıyor; bilgisayarlarla yönetilen bir 17. yüzyıl dünyasına kapatılmış, istemediği bir evliliğe mahkûm, hem korktuğu hem de gerçekleşmesini arzuladığı bir suikast komplosuna karışmış.
Biri içeride, diğeri dışarıda… Ama ikisi de tutsak.
Incarceron’u hayal edin.
Hem ürkütücü hem çok çekici ve bağımlılık yaratacak yeni bir serinin başlangıcı.
“Dikkat çekici bir fütürist roman, nefes kesici bir tempo, zekice kurgulanmış
bir olay örgüsü ve her iki mekânın tasarımında harika detaylar... Zamanlaması mükemmel, şaşırtıcı olaylar ve muhteşem bir son. Kesinlikle okunmalı.” -The Booklist
 Bana bu ay duraklama devrini yaşatan kitap sorun kitapta mı bende mi bilmiyorum.Kitap yorumlarına bakıyorum herkes bayılmış sonra kitap yurdu yorumlarına bakıyorum benimle aynı fikirde olanlar var rahatlıyorum.Konu çok güzel düşünsenize canlı bir hapishane var içindekiler hapishanede olduklarının farkında değiller dışarı diye bir yerin varlığından bir haberler ama gel gör ki işleyiş.Yazar okuyucuyu kendine bağlayamıyor bence ilk 20 sayfa ne olup bittiğini hiç anlamadım sonra anladım bu seferde isimleri birbirine yakın kullanmasından karıştırdım.Kitabı elime elıyorum okuyorum okuyorum ama bitmiyor benim için öyle bir kitaptı.

Yazarın anlatımında bir sıkıntı vardı.Daha başarılı bir yazarın elinde böyle bir konu olsa çok daha farklı şeyler ortaya çıkarırdı.İçinde aksiyon var ama ben aksiyonu hissedemedim çok umutluydum bu kitaptan ama olmadı.Benim yorumuma bakarak okumamazlık etmeyin çünkü seveni çok ben sevmedim belki siz çok seversiniz kim bilir.

Puanım 3/5

Gül ve Avcı - Asude


Evelyn Rosa Drummond, en değerli varlığı olan kalbini bu tehlikeli adama sunduğunda onun aşkına erişebileceğine inanmıştı. Oysa tüm varlığını emanet ettiği Harewood Dükü Julian Benedict Wharton tarafından bir fahişe olarak görülmek gibi korkunç bir yanılgının kurbanı olmuştu.
Ve talih, karşısına dayanılmaz bir intikam fırsatı çıkardı. Herkesin çekindiği bu tehditkâr ve gizemli adama yapılan cinayet suçlamasını ispatlayacaktı. Oysa Julian’ın en yakınına kadar sızmayı başardığında, kalbinin müthiş bir sınanmaya tabi tutulacağından habersizdi. 

Bu kitap takasla elime geçmişti daha Pabucumun Ajanı'nı okumadan önce.Yoksa ne zaman alır ya da diğerini okumamın üstünden kısa bir süre geçmişken okumazdım.Malum kitaplığımda bir an önce okuyup ayıklamam gereken kitaplar var bu da onlardan biri.Korktuğum gibi olmadı Gül ve Avcı.Historical tarzında bir roman kendisi.

Başlangıç kısmı biraz saçma başlıyor bence adamı bir kaç kere daha görüp öyle aşık olmasını isterdim.Adamı gördü beğendi ve kendisini yatağında buldu.Ara gereksiz yerleri uzatacağına yazar bu kısmı biraz daha doldurabilirdi.Hemen olayları başlatmak istedi sanırım.Evet yazar biraz uzatmış bu durumu sevmedim.Historical romanlarda 300 350 sayfası ideal bence.Çünkü zaten kitabın sonu belli olan bir tür uzatmak yersiz.Birde dikkatimi çeken bir şey var yazar lanet ve lanet olası kelimelerine takmış durumda diğer kitabında da sık sık geçiyordu burada da öyle.İlgi çekici bir konusu var ve adının da anlamı kitapta geçiyor onu özellikle yazmadım spoiler olmasın diye okuyacak olanlar için.

Puanım 3/5

Güller ve Dikenler Sarayı - Sarah J. Maas

 
Kış çok ağır geçiyor. Feyre ailesini beslemek zorunda…
Bir gün, avlanırken av olmamak için öldürdüğü kurdun intikamını almaya gelen bir canavar çalıyor kapısını. Ama Feyre’yi almaya gelen canavar bir hayvan değil, Tamlin...
Bir zamanlar dünyayı yöneten ölümcül, ölümsüz perilerden biri.Bu ulu peri Feyre'yi öldürmez ama tek bir şartı vardır.Onunla sonsuza dek yaşaması. 

Bu yazarın Cam Şato vardı ama serinin tam devamı gelmemişti.Sonra Dex Güller ve Dikenler Sarayı'yla döndü.Dex de bu duruma sevindi ki Cam Şato serinin devam kitaplarını yeniden bastı.Neyse kitapta pek aksiyon olmasa da akıcı ve merak uyandırıcı.Bazı yorumlar da baş karakterin ölmeyeceği halde yirmi otuz sayfa dövüşmesi anlatıyor diye okumuştum ama ben böyle bir şeyle karşılaşmadım.Ekitap okunca mı fark etmedim desem oda değil.Bana göre her şey dozundaydı.

Karakterlerde çok iyiydi baş karakter Feyre'den nefret etmedim ne ukala,ne şımarık normal bir insandı ve 19 yaşındaydı diğer kitaplar gibi 14 15 değil.Ulu periler de çok iyiydi  Tamlin, Lucien, Rhysand.Ben daha çok Lucien'i sevdim atışmalar olsun davranışları olsun.Rhysand kısa bir süre kitapta vardı ama ikinci kitapta daha çok yer aldığını biliyorum,gizemli bir karaktere benziyor onu okumak zevkli olucak.

Eleştirebilecek çok fazla bir şeyim yok sadece biraz daha aksiyon beklerdim ama giriş kitabı ve sanırım 6 ya da 8 kitaplık bir seri olmasından dolayı yazar acele etmemiş.İkinci kitabın bundan kat be kat güzel olduğunu okudum.Seri nasıl devam edecek merak ediyorum.Uzun zaman sonra fantastik genç yetişkin beğendiğim kitap bu oldu sanırım.İykin melek değil de meleklerden sıkılmışım okumaktan zevk almıyordum ama periler çok iyi gitti tavsiye ederim.

Spoiler !
Kitabın sonu bana Meleğin Düşüşü'nü anımsattı hatta biraz aynı olmuştu ama çok da takılmadım buna. Güzel ve Çirkin'e de benziyor büyü güçlerinin alınması maskelerin sabit olması ve bir insanın kalbini kazanırsa her şeyin eski haline dönmesi filan.
Spoiler !

Puanım 4/5

22 Kasım 2017 Çarşamba

Cerrah - Tess Gerritsen (Rizzoli and Isles #1)



Sonunda seriye başlayabildim.Elimde daha önce serinin devam kitapları vardı ama ilk kitap olmayınca başlamak istemiyordum.Kitabın konusu kadınları acımasızca katleden bir katil ve onu yakalamak isteyen iki dedektifi konu alıyor.Tipik polisiye kitabının konusu.Kitaptaki dedektiflerden biri erkek biri kadın.Dizisinde ikisi de kadın acaba değiştirdiler mi yoksa ilerleyen kitaplarla da dedektif Rizzoli Isles ile tanışacak mı merak ediyorum.Dedektif Rizzoli'nin diğer erkek dedektifler tarafından dışlanması olayların dışında tutulması ama onun soğukkanlılıkla yaklaşıp olayları çözmesi iyiydi.

Yazar doktor olduğundan konu da biraz tıpla ilgili oluyor tanımlar terimler filan ama çok da yadırgamadım bu durumu diğer okuduğum polisiyelerden farklı olduğu için beğendim.Yazar araya katilin de bazı olayları uzaktan takip ettiği onun düşüncelerini de eklemiş bu çok iyiydi.Hatta daha fazla bile olabilir bazı kitaplardan alıntılar yapıyordu katil onun yerine neler yaptığını ne düşündüğünü daha çok okumak iyi olurdu.Gerilim ve polisiye sevenlere tavsiye ederim.

Puanım 4/5

12 Kasım 2017 Pazar

Kayboluş - Ken Grimwood


Hayatınızı başka bir insanın bedeninde yaşasaydınız…
Artık beyninin içine yerleştirilen küçük elektrotların kontrolündeydi...
Artık zihninin sessiz bölgeleri uyanıktı ve kendi sesinde ona ait olmayan bir çığlık işitiyordu; yüzyıl öncesinden gelen... kurnaz, duygusal ve cani ruhlu birinin zihninde ve bedeninde yankılanıyordu bu ses.
Epilepsi tedavisi gören Elizabeth Austin’in beynine minyatür elektrotlar yerleştirilmiştir. Elizabeth elektrotları kendisine verilen ufak bir cihazla aktif tutarak krizlerini kontrol edebilmektedir. Ve artık bırakmak zorunda kaldığı, özlediği hayata dönerek evliliğindeki sorunları çözmeye ve tekrar işine başlamaya hazır olduğunu hisseder. Buna karşın, ameliyatın bir parçası olarak son derece riskli olduğu halde fazladan elektrot yerleştirilmesine razı olur. Bu elektrotlardan biri uyarıldığında kendisine ait olmayan bir hayatı yaşamaya başladığını, başka bir bedende vücut bulduğunu fark eder. Doktorundan bu gelişmeleri saklayan Elizabeth, şimdiki ve önceki hayatı arasındaki geçişlerde bocalarken, keşfettiği yeni hayatın onu daha mutlu ettiğini hisseder. Ama bu hayatın hazırladığı korkunç oyunun içine çekildiğinden habersizdir.
Konu çok güzel ilgi çekici ama daha güzel işlenebilirdi kanaatindeyim.Bu yazarla yıldızım bir türlü barışmadı.Zaman Çarkı'nı yarım bırakmıştım bunda da pek umduğumu bulamadım.Sonunu da tahmin etmiştim zaten ve tahmin ettiğim gibi çıkması artı puan oldu.Kitap tek düze ilerliyor biraz daha fazla gerilim heyecan olabilirdi.Onun yerine sadece işin sonunun nereye varacağını merak ederek okuyorsunuz sadece.

Elizabeth'in de merak duygusunun artarak çoğalmasıyla gerçek yaşamını gerçek yaşamından insanları umursamaz bir tavırla yaklaşması gereksizdi.Acaba aynı şey kendisine yapılsaydı ne hissederdi.Yazar iki olayı birbiriyle dengeleyememiş sanırım gerçek ve öbür yaşam mı desem iç içe geçirip harmanlasaydı kitap çok daha güzel olabilirdi.Biz sadece Elizabeth ve onun gördüğü yaşamı okuyoruz başka pek bir şey yok.

Daha önce buna benzer Tozlu Rüyalar Kitapçı'sını okumuştum onu çok daha beğenmiştim.Yazar iki dünyayı çok güzel harmanlamıştı.Kayboluş yerine diğer kitabı daha çok öneririm yine de merak edenler okuyabilir ama çok bir şey beklemeyin bence.

Puanım 3.5 / 5

10 Kasım 2017 Cuma

Haftanın Filmleri #14


Imdb Top 250 maratonu var ve iyi ki var bir bahane ile listede izlemediğim filmleri izlemek listeyi tamamlamaya az daha yaklaşmak istiyorum.İlk 200'ünü tamamlasam da olur sonlar değişebiliyor.Maratona uygun listeyi düzenlemek oradan seçip izlemek istedim ama beceremedim onun yerine izlemediklerimi izleyip daha sonra uygun kategorilere yerleştireceğim.
  • Arka Pencere 1954
Kısa filmden uzun filme uyarlanan bu yapım ünlü fotoğrafçının ayağının alçıda olup tüm gün eve hapis olmasıyla başlıyor.Canı sıkılan adam dışarıya göz atmaya başlar ve bu sırada bazı olaylar dikkatini çeker.Karşı komşusu tuhaf dikkat çekici şekilde davranır ve fotoğrafçı bu durumu ciddiye alır ve dedektif misali olayı çözmeye çalışır.Ben filmi beğendim farklı bir yapım olmuş.Roman gibi geldi.Uzaktan karşı komşuyu takip etmek filan.İzlenebilir bir film başları gizem sonu gerilimli bir film.
  • Yedi Samuray 1954
Uzak doğu yapımlarını pek sevmiyorum.Bir iki film izlemişliğim var ama oda arada.Bu filmi de sırf puanı yüksek ve liste tamamlansın diye izledim.İzlemiş olmak için yani bir nevi.Filmdeki ses tonları bağrış çağrış bana göre iticiydi biraz da fazla uzatılmıştı sanki.Belki uzak doğu kültürünü sevenler daha çok beğenebilir.
  • Duyguların Rengi 2011 
Kitaptan uyarlama olan bir film adından da anlaşıldığı gibi zamanında yapılan ırkçılığı ele alıyor.Tek ırkçılık da değil aslında insanları vasıflarına göre de ayrım yapılmasının hoş olmadığını görüyoruz.Hem duygulu düşündüren hem de eğlendiren bir filmdi.1960'larda geçmesi de ayrı güzeldi.Gelecek kadar geçmiş zaman filmlerini de izlemekten keyif alıyorum vintage ruhumdan bu tip filmleri sevenler keyifle izleyebilir.

Hobbit - J.R.R. Tolkien

Bir İngiliz Edebiyatı Profesörü olan J.R.R. Tolkien bundan yaklaşık yetmiş yıl kadar önce dünyaya bir kitap hediye etti. Bu kitapla birlikte insanlar ilk defa hobbit denen ahaliyle karşılaşıyordu. Cücelerden bile kısa boylu, yemeye, içmeye ve eğlenmeye düşkün, iyi yürekli, mutlu ve kendi küçük köylerinde her tür maceradan uzak yaşayan bir ahaliydi hobbitler. Ta ki büyücü Gandalf onları ziyaret edene kadar.
"Hobbit", diğer hobbitlerden aslında hiç de farklı olmayan bir hobbitin, Bilbo Baggins’in fantastik maceralarından oluşuyor. Bilbo Baggins, büyücü Gandalf ve cücelerle birlikte, cücelerin hazinesini kötü ejderha Smaug’dan geri almak için aslında hiç de istemediği bir yolculuğa çıkar. Ama yine de hobbitin içinde henüz keşfedemediği maceracı bir yan vardır ve yolculuk ilerledikçe Bilbo Baggins kendi cesaretinin ve gücünün farkına varmaya başlar.
Tolkien’in aslında çocuklar için kaleme aldığı "Hobbit", çok geçmeden yetişkinlerden, özellikle de 60’ların asi gençliğinden büyük ilgi gördü. Bunun üzerine Tolkien hobbitlerin, elflerin, cücelerin ve insanların goblinler, troller, kurtlar ve her tür kötü ve çarpık yaratıkla olan mücadelesini anlatmaya devam ederek "Yüzüklerin Efendisi"ni yarattı. Bugün "Hobbit"le birlikte "Yüzüklerin Efendisi" fantastik edebiyatın kült eserleri arasında yer alıyor.
 Kendimi mutlu mesut hissediyorum.Biraz da hüzünlü.Çünkü Hobbit'i bitirdim.Kitabı çok beğendim içindeki karakterler olsun şarkılar olsun çok güzeldi.Macera başlangıcında trollerle karşılaşma kısmı çok hoşuma gitti onların kendine özgü konuşma şekillerini yazar çok güzel aktarmış.Çocuklar için yazılmış olmasına rağmen yazarın özenmesi,incelikleri dikkate alması eseri daha güzel kılıyor.Filmini izlediğim için zaman zaman sıkılacağımı düşünüyordum ama hiç de öyle olmadı okurken büyük bir keyif aldım.

Yüzüklerin Efendisi film serisini çok seven biri olarak maceranın başlangıcı olarak bilinen Hobbit kitabıyla serüvene başlamış oldum.Eğer ki uygun fiyata bulursam Yüzükler Efendisi serisiyle devam etmek istiyorum.Sırf bu yüzden filmlerini tekrar izlemeye direniyorum iyice unutmak keyifle okumak için.Ki bu günlerde dizi olma ihtimali de var merakla ve heyecanla beklemekteyim.

Puanım 5/5

2 Kasım 2017 Perşembe

Serseri -Rachel Vincent (Dönüşüm Serisi #1)

ATEŞLİ, DİŞİ... VE KEDİ
BUFFY İLE KEDİ KIZ’IN BULUŞMASINA HAZIR MISINIZ?
Tepeden tırnağa Amerikalı bir yüksek lisans öğrencisi gibi görünüyorum. Ama ben kedi adam soyundanım; isteyince kocaman bir kediye dönüşebiliyorum. İki farklı dünyam var.
Ailem ve Gurur sürüm benim için planlar yaptıysa da, türümün devamını getirmem adına yapılan bütün bu baskılardan kaçtım ve kendime normal bir hayat kurdum. Ta ki o Serseri’nin saldırdığı geceye kadar.
Serseriler hakkında uyarılmıştım; bunlar, devamlı benim gibi çekici, dişi ve doğurgan kediler arayan, Gurur sürülerine bağlı olmayan kedi adamlardı. Ben karşıma çıkanla baş edebilmiştim, ama sonradan iki bekâr hemcinsimin ortadan kaybolduğunu öğrendim.
Gurur sürümün beni geri çağırması için bu tehlike sinyali yeterliydi Güya bu kendi güvenliğim içindi. Ya, tabii. Ama ben uysal bir yavru kedi değilim. Arkadaşlarımı bulmak için karşıma her ne ya da her kim çıkarsa çıksın üstesinden geleceğim. Kollayın kendinizi, Serseriler… çünkü keskin pençelerim var ve onları kullanmaktan çekinmem.
Kitabımızın baş kahramanı Fayte ailesinden uzakta üniversite kalarak sürüden ayrı bir hayat sürmektedir.Ama bir süre sonra sürü içinde Serseri olarak adlandırılan birinin sürüden kızları kaçırması sonucu ailesi olaylar çözülene kadar kızlarının yanına dönmesini ister.Fayte istemese de sürüsüne dönmek zorundadır.

Yine sahaftan bir zamanlar aldığım ama okumadığım uzun zamandır bekleyen bir kitabı daha bitirdim.Hatta dikkat etmemişim alırken bandrolü yok korsan mı değil mi bilmiyorum.Neyse kitabımız fantastik bir roman ama alışılmışın dışında vampirler kurt adamlar değil.Kedilere dönüşebilen bir Gurur sürüsü.Kedi ama siyah jaguar gibi devasa boyutlarda kedilere dönüşüyorlar.Fayte'nin beş tane erkek kardeşi vardır.Kalabalık güzel eğlenceli bir aileydi.Böyle kalabalık kardeşli aileleri sevdiğimden böyle kitapları okumayı da seviyorum.Eğlenceli oluyor tabi kardeşler iyi geçinirse.

Daha önce okuduğum fantastiklere benzemiyordu ben biraz daha vampirciyim sanırım.Yine de kedi insanları okumak da güzel farklıydı.Seri beş kitaptan oluşuyor belki bir gün devamını getirebilirim asıl yazarın diğer serisini daha çok merak ediyorum.Diğer fantastik yaratıklardan sıkılanlar için tercih edilesi bir kitap.

Puanım 4/5

28 Ekim 2017 Cumartesi

Dört - Veronica Roth

VeronicaRoth, dünya çapında çok satan UYUMSUZ serisine, okurların çok sevdiği Tobias’ın, yani Dört adlı karakterin gözünden yeni bir kitap ekliyor. TRANSFER, ÇÖMEZ, OĞUL ve HAİN başlıklarından oluşan dört hikâyeye ek olarak Tobias’ınTris’le yaşadığı çok özel anların kayıtlarını da içeren DÖRT, Tobias’ın geçmişine ve kalbinden geçenlere dair heyecan verici ipuçları barındırıyor.
Efsanevi UYUMSUZ üçlemesinin başlangıcına tanık olmaya hazır mısınız?
Önce kendime bir maşallah demek istiyorum bir kaç aydan sonra düzenli kitap okuduğum için nazar değmesin diyorum kendime.

Kitap yorumuna geçecek olursam Uyumsuz serisinin ilk kitabını sevmiş Kuralsız kitabında biraz sıkılmış Yandaş da da nasıl olsa filmi çıktı sıkılmaya gerek yok diyerekten okumadım.Ama hep aklımda Dört'ü okumak vardı ilk kitaptan ve filmden sonra bu yüzden zaten takaslamadım kendime sakladım saklamaya da devam edeceğim.

Yazar en başta Tobias'ın yani Dört'ün gözünden anlatmaya başlamış ama otuz sayfa sonra tıkanmış Tris'den tekrar başlamış.Yine de Tobias'ı unutmamış onun hikayesini hayatını da kısa olsa da yazmış ki iyi de yapmış kitabı beğendim Uyumsuz serisine göre daha akıcı bir kitaptı.Tobias'ın hayatını nasıl Dört olduğunu anlatırken son kısımda Uyumsuzun bazı kısımlarını onun gözünden de anlatmış yazar bu da güzeldi.

Kitabın belli başlı bir aksiyonu yok Uyumsuz serisini okuyanlar Dört'ü merak edenlerin okuyacağı güzel bir yan kitap diyebiliriz.

Puanım 5/5 

25 Ekim 2017 Çarşamba

Türk Seri Katiller & 1960'lardan Bugüne

Kötülüğün karanlık aktörleri…
Seri katilleri anlamak modern psikiyatrinin en önemli konularından biri. Akıl sağlıkları yerinde olduğu halde, gözlerini dahi kırpmadan öldürebilen bu insanlar kim?
Her seri katilin, kendine has bir ritüeli ve öldürme güdüsü olsa da uzmanlara göre ortak özellikleri şunlar: Anormal kişilik bozukluğu, seksüel içerik, otuz günden uzun bir zaman diliminde cinayet ve en az üç kurban.

İpucu programının yapımcısı Sevinç Yavuz, bu kriterler ışığında Türkiye’nin son elli yılını taradı ve bütün seri katil profillerini elekten geçirdi. Sonuçta kimliği ve cinayetleri bilinen 23 seri katil ve bugüne kadar yakalanmayan ama işlediği cinayetler açısından seri katil olduğu bilinen iki katil kitaba dahil edildi.
Yavuz, 1960’lı yıllardan günümüze kadar Türkiye’de gerçekleşen seri cinayetlerin neden işlendiklerini, katillerin iç dünyalarını, öldürme güdülerini ve hareket şekillerini Türk Seri Katiller’de tüm detaylarıyla okuyucuya sunuyor.
 Türkiye'de seri katil yok,bizden seri katil çıkmaz!

Bence bir daha düşünelim üç ve daha fazla cinayet birine seri katil demeye yetermiş kitapta öyle yazıyordu.Bu tip şeyleri merak ederim belgesellerde izlerim o yüzden de bu kitabı merak ediyordum özellikle de ülkemizdeki seri katilleri konu almasından dolayı.İlk başta her şey normal geldi kısa yazılarıyla sıkmayan ama sonra darlandım ama bu kitaptan ziyade benden kaynaklanıyor.Ürkmeye başladım izlemek gibi olmuyormuş okumak izleyip geçiyor insan ama okuyunca daha çok yer ediyor.

Şimdiki yaşadığımız dünya çok temiz değil çok tehlikeli ürkütücü şeyler oluyor ama geçmişte de varmış 1930'larda filan köylerde huzur bıraktırmayan katiller.Yaşlıları filan acımdan öldürenler eğer ki dedemler köyde filan yaşasaydı alıp gelirdim onları.

Ara ara okunsa daha iyi olacağını düşünüyorum polisiye romanı okumaya pek benzemiyor bir süre sonra bir sürü katil gerçek katil insanı darlıyor.Kitabın arkasında katillere ait resimler belgeler var birde kitapta yakalanamayan katillere de yer verilmiş.

22 Ekim 2017 Pazar

Mekanik Prenses - Cassandra Clare (Cehennem Makineleri #3)

Gölge Avcıları yok olmanın eşiğine sürüklenirken tehlike ve ihanet, sır ve cazibe, aşk ve ölüm birbirine karışıyor!
Tessa Gray mutlu olmalıydı. Ne de olsa bütün gelinler mutludur, öyle değil mi? Ancak Tessa, Jem Carstairs’la evlenmeye hazırlanırken Londra Enstitüsü’ndeki Gölge Avcıları’nın başları büyük beladaydı. Mortmain, acımasız otomatlardan oluşan Cehennem Makineleri ordusunu, Gölge Avcıları’nı yok etmek için kullanmayı planlıyordu. Planını tamamlamak için de son bir şeye ihtiyacı vardı: Tessa Gray’e.
Enstitü başkanı Charlotte Branwell, Mortmain’i bulup onu durdurmak için her şeyi göze almıştı. Fakat Mortmain, Tessa’yı kaçırmıştı ve genç kıza aşık iki adam, Jem ve Will, onun için savaşmaya hazırdı. En yakınları Tessa’yı Mortmain’in kurtarmaya çalışırken, genç kız, kurtuluşun yalnızca kendi elinde olduğunu anlayacaktı.
Ancak Tessa, melekleri kontrol etme gücüne sahip olsa bile, acımasız bir orduyla tek başına mücadele edebilir miydi?
Kitabı bitirdim ve yorumun başına oturdum şimdi yazamazsam daha sonra hiç yazamam diyerekten.İçim buruk içim hüzünlü.Seriyi okumayanlar için kitabın konusu yorumu spoiler olabilir baştan söyleyeyim.

SPOİLER !

Koskoca kalın kitabı üç günde bitirdim.Sırf kötü sonla bir an önce yüzleşmek için bir kaç yorumda epilog kısmının çarpıcı olduğunu okumuştum bende ne kadar çabuk okursam o kadar çabuk biter düşüncesiyle her boş vaktimde kitabı okudum diyebilirim.Kitap çok güzeldi ama güzel olduğu kadar asıl güzel olan karakterlerdi.Bu kitapta yazarın Jem Tess Will'den ayrı yan ilişkilere de yer vermesi hoşuma gitti.

Bu kitapta Will yanım Tessa gibi ağır basıyordu ama Jem karakteri de bir başkaydı.Tessa hangisini seçerse seçsin kabulumdü.Will ile Jem'in aralarındaki bağda çok güzeldi ki beni benden aldı o kadar güzeldi ki böyle ilişkilere çok değer veriyorum ben.

Yazar epilog kısmı ile hem iyi bir şey yapmış hemde kötü bir şey ben o kısmı okumadım saymak istiyorum.Ondan önceki kısımda bitirdim ben kitabı ama gel gör ki kalbim öyle demiyor.Halbuki Will ile Tessa'nın mutlu bir evlilikleri olmuş otuz yıl kadar ama bana bile o kadar kısa geldi ki Will'in ölmesi sanki genç zamansız bir ölüm gibi.Evet kitabın epilog kısmından öncesinde Jem sessiz kardeşlere katıldığı içinde üzgündüm ama kendi tercihiydi yapacak bir şey yok yazar biraz fazla drama katmak istemiş.Bu kadar drama yerine ömrünün sonuna kadar yinfen almasını tercih ederdim.Epilog kısmı Jem için güzeldi onun adına içim buruk olsa da mutlu oldum ama yine de keşke o son olmasaydı diyorum.O son olmasaydı beş verecektim ama gönlüm razı değil Cassandra bunu bize yapmaya hakkın yoktu al sana dört.

İçim dolu biraz duygusalım şu sıralar bu kitap da üstüne tam oldu iyice melankoliye bağladım bu durumdan biraz zor çıkarım en azından bir hafta sürer.Sizlerde de böyle oluyor mu yoksa ben mi fazla duygusalım.Hayal ürünü olsa bu tip şeyler atlatmam biraz zaman alıyor özellikle kitapsa ya da dizi ise karakterlere alışmışsam etkiliyor bazı olaylar.

Puanım 4/5 

20 Ekim 2017 Cuma

Mekanik Prens - Cassandra Clare (Cehennem Makineler #2)

 
Londra Enstitüsü’ndeki dengeler hiç bu kadar hassas olmamıştı. Konsey, Charlotte’ın gücünü elinden almak ve bu gücü, ahlak değerlerinden yoksun, gözünü iktidar hırsı bürümüş Benedict Lightwood’a vermek istiyordu.
Will, Jem ve Tessa, Enstitü’yü ve Charlotte’ı kurtarma umuduyla Mortmain’in geçmişiyle ilgili sırları araştırmaya karar verdi. Ancak tek keşfettikleri düşmanın amacı değildi. Aynı zamanda Tessa’yla ilgili huzursuz edici Gölge Avcısı bağlantısını da öğrendiler. Zaten Will ve Jem’in ilgisi arasında kalan Tessa, kendisinin bizzat bir “canavar”a dönüşmesine Gölge Avcıları’nın yardım ettiğini öğrenince başka bir seçimle daha yüz yüze gelecekti

Macera kaldığı yerden devam ediyor.İlk kitap öyle bir yerde bitmişti ki çok merak ediyordum.Özellikle Will ve onun neden öyle davrandığı konusunda.Bu kitapta ise bu konuda tam bir bilgi sahibi oluyoruz.Ve biraz içimiz burkuluyor.Biraz da Tessa ve onun ailesi  hakkında bilgi sahibi oluyoruz ama hala bazı şeyler muallakta ve son kitapta açıklanacağını umuyorum.Tessa kadar bende merak ediyorum onun ve ailesinin ne olduğunu.Karakterler hakkında bilgi sahibi olurken Enstitü tehlike altındadır Charlotte'nin elinden alınıp dost görünümlü düşman birine verilmesi söz konusudur.

İkinci kitap olduğundan sanırım karakterlere alıştım ve kitabı daha hızlı okudum olaylar aktı gitti.Normalde böyle kitapları okurken az da olsa ikinci kitapta daha çok hareketlilik heyecan,aksiyon ararım ama bu kitapta ilki kadar normaldi.Normal ama yazarın kalemi olayları anlatış şeklinden sanırım sıkılmadan okunuyor merak ediyorsunuz sakin ama keyif verici bir okumaydı.

Puanım 5/5

17 Ekim 2017 Salı

Kitap Alışverişi

Evet kitap alışverişi yapmayacaktım evet kendime söz vermiştim ve Nisan ayından bu yana gerçekten de alışveriş yapmıyordum.Takas bile yapmıyordum yeni kitaplarım olmasın diye.Ama şöyle bir durum var güncel yani popüler kitap almadım hepsi eski hatta basımı olmayan kitaplar ondan bunu tam olarak keyif alışverişi olarak saymıyorum.Belki biraz da kendimi öyle avutuyorum :) 


Markete gittiğimde mutlaka kitap reyonuna uğrarım özellikle Epsilon Yayınları'nın kitapları çok uygun fiyata olabiliyor.Tabi yine öyle ama serilerin ya orta bir kitabı var ya da son kitabı geçmiş senelerde o serileri toplu almadığıma hep pişmanım nasıl olduysa ortadan kayboldular.Yine pazar günü bakınırken aklımda hiç kitap almak yok tabi olsa bulamazdım sanırım karşıma birden İntikam Ateş'i çıktı aslında bende bir tane daha var bundan ama ukitaptan takasla alınca önde yazı var uygun fiyatı olunca almak istedim.Diğerini takas yaparım büyük ihtimal.Yine gezerken Sandra Brown'un polisiyesine rastladım.Zamanında romantik kitabını okuyup beğenmemiştim ama Şule Uzundere Blogundan Şule polisiyelerin iyi olduğunu söyleyince merak ettim bende kitap yurdunda da olumlu yorumlar beğeneceğimi umuyorum.İkisini toplam 17 aldım.


Asıl bomba burada nereden estiyse Zebramo'ya girdim aklımda olan kitaplara bakmaya tabi ilk aklımda Nora Roberts kitapları var.Ve bir satıcı çok uygun fiyata bir çok kitabını koymuştu başladım profili incelemeye.Tabi ilk gözüme Nora'nın kitaplarını kestirdim.

Eve Dallas serim neredeyse bir kaç kitap harici tam bir iki kitap var onları pdf okuyacağım umudu kestim çok pahalılar.Seriye başlamış olsam da Çıplak Ölüm'ü bu fiyata bulmuşken almak olmazdı.Yine yazarın kitap yurdundan yorumlara bakarak seçtiğim bir kaç kitabını daha istiyordum bu alışverişimle de neredeyse onları da tamamlamış oldum.


Dedim toplu alırsam belki indirim olur zaten fiyatı çok uygun piyasada bulunmayan kitaplara göre.Lisa Kleyspas gözüme çarptı.Bende takasla gelen iki kitabı var daha okumadım ama bu yazarın da şuan için bir çok kitabının basımı yok beğenip beğenmeyeceğimi de bilmiyorum.Okumaya ara verdiğim dönem kaçırdığım okumadığım şimdilerde okumak istediğim bir çok seri var ve sanki bir kaç sene daha geçse bulmam daha da zorlaşacak diye bu fiyata bulmuşken almak olmaz dedim.Bende olmayan kitaplarını aldım.On kitaba da toplam 50 lira verdim.İkinci el gibi de değiller temizler sahaflardan almak yerine de bu tip siteler daha temiz daha düzgün oluyor arada bakmanızı öneririm.Benim aldıklarım bunlardı geriye bunları keyifle okumak kalıyor.Herkese bol kitaplı günler dilerim.

14 Ekim 2017 Cumartesi

Mekanik Melek - Cassandra Clare (Cehennem Makineleri #1)

 
On altı yaşındaki Tessa Gray, ağabeyini bulmak için okyanusu aşıp Kraliçe Viktorya’nın hükmü altındaki İngiltere’ye geldiğinde, onu korkunç bir sır bekliyordu. Londra’nın Aşağıdünya’sının ıssız sokaklarını vampirler, büyücüler ve diğer doğaüstü yaratıklar ele geçirmişti. Kaosun yerine düzen getirmekse yalnızca Gölgeavcıları’na, kendilerini dünyayı iblislerden kurtarmaya adamış savaşçılara düşüyordu.
Geçtiğimiz aylarda okuoku bir çılgınlık yapıp bu serinin kitaplarını on tlden satmıştı işte bende o zaman ilk kitap hariç seriyi öyle uygun bir fiyata almıştım.Kış aylarıydı sanırım o gün bugündür okunmayı bekliyor,bir ara fazlaca kitap alışverişi yapmamdan bu kitaba sıra gelmemişti.

Uzun süredir tanışmak istediğim bir yazar.Cehennem Makineleri serisinin ilk kitabı buna ön aak oldu.Yazarın dili çok güzel akıcı,hoş akıp gidiyor kitap.Yarattığı dünya olsun Londra olsun kitabı okuduğunuz sürece Londra'nın sürekli kapalı yağmurlu havasını hissediyorsunuz.Ve kendinizi ayrıca gölge avcılarının enstitünün varlığından haberdar olduğunuz için ayrı bir şanslı sayıyorsunuz.Karakter yönünden de çok iyiydi yazar şuana kadar sevmediğim karakter yok sevdiklerim mi tabi ki muhteşem üçlü Jem Tessa Will diyeceğim.

Kitap zaman zaman ağır ilerlediğini düşünüyorsunuz ama giriş kitabı ve Tessa ile bizde o dünyayı öğreniyoruz.Karakterlerin yaşları küçük 16,18 yaşlarında filanlar normalde bu tip yaşları bu tip kitaplarda sevmem ama bu kitapta yazar yaşlarından büyük davranmalarına engel oluyor.Karakterler yaşlarına göre davranıyorlar birde yazar dizginlemiş boylarından büyük işlere kalkışmalarına engel oluyor bu da sevdiğim bir yön oldu.Beğendiğimiz kitapları yorumlamak ne kadar zor.Evet bu kitabı beğendim okurken büyük keyif aldım kitabın havasından karakterlerinden umarım seri boyunca bu böyle devam eder.

Puanım 5/5

9 Ekim 2017 Pazartesi

Hipnozcu - Lars Kepler


KORKUNUN TA KENDİSİYLE YÜZLEŞİN
Stockholm’deki bir spor salonunda, vahşice öldürülmüş bir adamın cesedi bulunur. Çok geçmeden adamın karısı ve kızı da aynı şekilde hunharca öldürülmüş biçimde bulunurlar. Görünüşe bakılırsa, katil tüm aileyi yok etmek istemiştir. Ancak adamın oğlu ağır yaralı olarak kurtulur.
BİR CANİNİN BİLİNÇALTINA YOLCULUK
Arkadaşımın kitaplığında görüp merak ederek aldığım bir kitaptı ama uzun zamandır okunmayı bekliyordu.Kitabı okuma isteyim olmadığından internette okuyan var mı varsa yorumları nasıl diye araştırmaya başladım sonra Yorum Atölye'sinin yorumuna denk geldim beğeniyle okunduğunu görünce tamam okuyayım o zaman dedim.İyi ki de okumuşum.Uzun zamandır kitap okuyamadığım için böyle merak uyandıran polisiyeler okumak iştahımı açıyor okumamı hızlandırıyor.

Kitabımızın konusu Stolcholm'de bir ailenin vahşice katledilmesi ve geriye sadece evin oğlunun ağır yaralı olarak kurtulmasıyla başlanıyor.Ailenin bütünü katledildiği düşünürken o gün evde olmayan ablanın olduğu ve katilin onun peşinde olabileceği polisleri tedirgin ediyor.Ona nasıl ulaşırız derken  ağır yaralı kurtulan oğlana hatırlaması konuşması için hipnoz yöntemine başvuruyorlar ve olaylar birbiri ardına geliyor artık.Olay bununla başlıyor ama bununla devam eder gibi yapıp aslında başka olaya geçiş yapıyor.

Ben isterdim ki en baştaki gibi iki olay paralel gitsin farklı sonuçlar olsa da ikisini de takip edelim.Mesela olay çözüldü kitap bitti ama ben vahşice katledilen ailenin olayının çözüme kavuştuğunu görmedim ya da anlamadım.Bu yüzden kurgu da biraz eksiklikler olduğunu düşünüyorum.Birde hipnocunun on yıl öncesine dönüldüğünde bazı şeyler fazla uzatılmış gibi geldi daha kısa olabilirdi.Hiç İskandinav polisiyesi okumamıştım sanırım daha soğuk bekliyordum kitabı soğuk havayı mevsimi hissetmek daha güzel olabilirdi.Bunlar dışında akıcı kolay okunabilen,merak uyandıran bir kitaptı.

Puanım:3,5

4 Ekim 2017 Çarşamba

Taze Bitti : Teen Wolf


İzleyenler bilir yakın bir zamanda 100.bölümüyle ekranlara veda eden bir dizi ile karşınızdayım.Dizinin konusu adından da belli kurt adamlar ama ilk sezondan sonra sadece kurt adamların olmadığı daha farklı şekil değiştirenlerin de olduğu bir dizi Teen Wolf.Dizi arayışında başlamıştım bu diziye güncel olarak ilk sezon yani işte dedirtiyordu ama ileriki sezonlar bu lafımı yerin dibine gömdürdü.İlk sezon gerçekten ergen tarzı bir şeydi ama sonra hiç mi hiç ergence olduğunu sanmıyorum.Ergence olsa ne olur hem insanın sevdiği türü izlemesinin ya da okumasının yaşla bir alakası yoktur.

Her sezon farklı bir sorun farklı bir yaratık ya da şekil değiştiren ile karşılaşılıyor ve tabi ki sezon sonuna kadar olay yavaş yavaş çözülüyor.Öyle ki ilk sezonlar 12 bölümden oluşurken son iki sezon 20 bölümden oluşmakta.Keşke yine 12 bölüm olsaydı da bir iki sezon daha izleseydi demedim değil.

Nadir sıkılmadan izlediğim fantastik dizilerden birisidir Teen Wolf.Bu tip dizileri izlemenin yaşı olmadığını düşünüyorum kolej,arkadaşlık tercih meselesidir.Supernatural izlemedim ama izleyenlerin sevebileceği bir dizi olduğunu düşünüyorum.Sürükleyici merak uyandırıcı karakterleri çok iyi.Özellikle Stiles ve Ldyia favori karakterlerimden ikisi.Derek,Peter,Argent ise yan karakterlerden favorilerim.

Diziyi Ateş Serisine benzetiyorum biraz aslında diziyi de değil içindeki yaratıkları çok farklı yaratıklar ve konu var dizide.Ben diziyi güncel izleyip bitirdim dediğim gibi bir iki sezon olsaydı daha izlerdim,spin off'u çıkma durumu var ama karakterler farklı olur büyük ihtimal izler miyim emin değilim.Bu sene The Originals'da final yapacak reyting mağduru olarak bir diğer fantastik dizim daha bitmiş olucak sanırım geriye ara ara takip ettiğim The Vampire Diaries kaldı onunla yetineceğim artık.

Bu tip dizileri sevenler için hali hazırda bitmiş 6 sezonluk bir dizi var ilk sezona aldırmayın bence devamını getirin umarım seversiniz.

2 Ekim 2017 Pazartesi

Kan Ateşi - Karen Marie Moning (Ateş Serisi #2)

 
Karanlık, gölgeler, çeteler ve sonu gelmeyen birçok cinayet ile artık her şey daha çok içinden çıkılmaz hale gelir. Güvenlik güçleri her konuda Mac'ten şüphelendikleri için her an onun peşindedirler. Mac'i takip eden sadece polis değildir. Zaten cevapsız sorular da işte tam burada başlar.

 Okuyamama durumumda bu kitabı yarım bırakmıştım.Kitap kötü olduğundan değil tam tersine güzel akıcı kolay okunuyordu ama o zaman şartlar onu gerektirmişti.Bende hemen unutmadan kaldığım yerden devam etmek istedim.Kalan yarısı da bir çırpıda bitiverdi.

Kan Ateşi ilk kitaba göre daha aksiyonluydu bana göre daha hızlı kolay okudum.Bunun sebebi de kitapta çok fazla yaratık türü var ve her birinin de farklı özellikleri var ilk kitapta bunları ayırmada kafam karışıyordu sık sık ilk sayfadaki özellikler kısmına dönüyordum.İkinci kitapta biraz daha alıştım yaratıklara.Evet aksiyonluydu ama ilk kitaba göre pek ilerleme olmadı sanki karakterlerin başlarına bir kaç şey geldi ama ulaşacakları hedefe daha hiç yaklaşamadılar sadece kitabın son sayfası çok çarpıcı bir şekilde bitti sanırım üçüncü kitap bu ilk iki kitaptan çok daha farklı olucak.
Barrons kapıda duruyordu,gözleri simsiyahtı.Bir kaç saniyeliğine beni tepeden tırnağa süzdü."Ne güzel bronzlaşmışsın,bana zahmet olmazsa bir aydır hangi cehennemde olduğunu söyler misin?"
Seri İrlanda da geçiyor ve benim merak ettiğim ülkelerden biri ama bu kitapta ülkeyi öyle bir okuyoruz ki insan korkuyor İrlanda'nın gerçekten böyle bir dünyası var diye sormadan edemiyor insan.Halbuki fotoğrafları nasıl da huzur verici.Ama bu seride İrlanda hiç de göründüğü gibi değil adları gibi karanlık.

Daha seriden iki kitap okumuş olmama rağmen karakter hala düzgün hala ilk günkü gibiler hani devam kitaplarında mutlaka karakterlerden biri gıcıklaşır insanın boğası gelir ya bu kitapta hiç bunlar yok iki baş karakteri de o kadar dozundaki.Uzun zamandır böyle fantastik yaratıklarla ilgili güzel bir seri okumamıştım hatırlamıyorum.En son bu kategoride Vampir Akademisi serisi vardı onunda son kitabını unuttum bir özlemim olursa son kitabını okumak istiyorum.

Bu serinin ilk iki kitabı filan piyasa da yok ama pdf olarak bulunursa kolay okunacağını düşünüyorum hem akıcı hem de ilk kitapları kısa okumakta zorlanılmaz.Ben seriyi beğeniyle okuyorum devamı da öyle olur.

Puanım 5/5

24 Eylül 2017 Pazar

Levana - Marissa Meyer


Ay Günlükleri serisinin devam kitabı niteliğinde çıkan ya da nasıl olsa satar mantığıyla yazılmış olan Levana ile buradayım..Ekitap olarak okudum bu kitabı ki size de öyle yapmanızı öneririm kısa bir kitap zaten kötü kalpli cadımız Levana'nın hayatını okuyoruz ablası ile yaşadıklarını aşkını,aynalara küskünlüğünü.Bunları ara ara Winter da da bahsedebilirdi yazarın böyle bir kitap yazması gereksiz geldi bana.

Yazarın bu karakteri böyle anlatmasını sevdim ama ayrı bir kitap olarak çıkardı madem ya daha kalın yapsaydı ya da diğer üç kitapta parça parça geçmişe dönüp anlatabilirdi ki kısa yazdığı için keşke böyle yapsaydı.Böyle olunca nasıl olsa bu da satar ben kazanırım mantığı oluyor.

Kitap hakkında ne yorum yapsam spoiler olucak gibi o yüzden Levana'nın hayatını merak edenlerin okumasını öneririm.

Puanım 3/5

18 Eylül 2017 Pazartesi

Mim: Yaz Abur Cuburu

Uzun bir aradan sonra herkese merhabalar ! Geri döndüm buraları bırakmadım bir süre uzaklaştım sadece buraları da değil kitapları,bookstagramı filanda.İçimde yaşadığım bazı sıkıntılarım var hala da geçmiş değil ama şu var ki böyle bazı şeylerden kendimi soyutlayınca sanki hayatımın o  kısmı normal gitmiyor sürekli düzelmesini bekliyor insan.Bu şey gibi hastalığın geçmeyip paçavra hastalığına dönüştürüp sizi süründürmesi gibi sürekli geçmesini bekliyorsunuz ve geçmiyor.Böyle olunca bazı istenen planlanan şeylerde kalıyor düzelince yaparım ederimlerle.Ben kendi içimde hala da normale dönemesem de kafam hala duba gibi dolu olsa da sürekli bu huzursuzluk istemsizlik durumundan çıkmanın git gide daha da zorlanacağını fark ettim.Yeter gari da değil mi? :) Hem bir şey okumayı yazmayı da özledim ki hala yapmadığım şuan yapacağım bir mim var unutmadım aklıma.Mim Yaz Abur Cuburu ama benimki değişiklik oldu biraz yaz giderken yapmak kısmet oldu. Buradan sevgili Öneri Makinesi'ne hem sevgilerimi yolluyorum bu mim için hem de kusuruma bakmasın bu kadar geç yaptığım için sorry :( 


Şarkıları severim dinlerim ama öyle müzik kültürüm pek yok ondan şarkıları biraz spontane seçeceğim :)

1.Yazın çıkan çok sevdiğin sanatçıdan / gruptan bir şarkı 

Beyonce yeni şarkı çıkarmış olsaydı ve beğenseydim onu yazardım buraya,sanırım Tarkan Yolla diyorum uzun bir bekleyiş sonra yeni albüm yaza iyi geldi.P!nk What About Us 'da olabilir onu severim.

2.Bu yaz yeni keşfin 

Bağzıları'nın Zaten Kırılmış Bir Kızsın,
Adamlar'dan Koca Yaşlı Şişko Dünya 
Onur Can Özcan'dan Yaramızda Kalsın 
Eurovision 2017'de Moldova'nın Sunstroke Project - Hey Mamma melodisi çok eğlenceli bir şarkı ya 

3.Bu yaz sürekli dinlediğin bir şarkı 

Bu yaz resmen Dua Lipa 'ya taktım Sean Paul ile düetinde sesi çok hoşuma gittiğinden dönüp dönüp bütün şarkılarını dinledim resmen.

4.Bu yaz en çok duyduğun şarkı 

Buna bir çoğunda gördüğüm Tarkan Yolla demeyeceğim çünkü ben Despacito'yu her yerde duymaktan bıktım :) Ve şöyle ki ünlü olmadan önce de çok dinlediğimden sanırım gına geldi artık.

5.Bu yaz eski de olsa dinlemekten vazgeçemediğin bir şarkı 

Beyonce'nin canlı performansları derim sanırım arada bir bana eserler açıp açıp izlerim malum ikizleri de doğurdu şimdi sahalardan uzak onlarla yetiniyorum.

6.Sence bu yazın en favori hiti 

Ne desem bilemedim bende Calvin Harris Feels diyorum güzel şarkı.

7.Senin bu yazını anlatan şarkı 

Şu sıralar dönüp dönüp dinlediğim Mabel Matiz  Ya Bu İşler Ne adlı şarkısını seçiyorum.

Biraz geç olsa da bu güzel mim için tekrar teşekkürler :)

30 Temmuz 2017 Pazar

Son Zamanlarda İzlediklerim

Herkese merhabalar! Haftanın Filmleri başlığı altında filmleri yazıyordum ama son zamanlarda düzenli olarak haftalık film izleyemiyorum kafama esince izliyorum ondan başlık değişti arada bir böyle olabilir.Bu izlediklerimin yarısı bu ay yarısı geçen ay olabilir emin bile değilim ondan başlık tam uygun oldu.

                        

Eğlenceli komedilerle başlayalım.Yazın nedense komedi izlemeyi daha çok seviyorum çerezlik eğlenceli geliyor.Yazın sıcak günlerinde iyi geliyor.
  • Office Space 1999
Peter Gibbons orta yaş krizine biraz erken dalmış, işi ve çalıştığı şirket için kendini heba eden bir bilgisayar programcısıdır. Fakat bu dayanılmaz ve beynini uyuşturan bitmek tükenmek bilmeyen rutinden artık çok sıkılmış ve bunalmıştır.Artık buna son vermek için şirket için çılgın planları vardır ama bunları tek başına yapamaz bu durumdan şikayetçi iki arkadaşı daha gruba dahil eder.Peki herşey planlanan şekilde mi ilerler tabi ki hayır olaylar zinciri peşinden gelir.Eskilerden güzel bir komediydi doğal samimi ben izlerken çok büyük keyif almıştım.
  • Git Başımdan 2010 
Robert Downey Jr filmlerine göz atarken bu gözüme çarptı komedi de olunca izledim.Peter Highman, beş gün sonra karısı doğum yapacak ve ilk çocuklarını dünyaya getirecek bir baba adayıdır. Peter Atlanta'dan doğuma yetişmek ve karısının yanında olmak için uçağını yakalamaya çalışırken, birden tüm programı alt üst olur. Sonunda, kendisini Ethan Tremblay'in arabasında bulur.Ama sorun şu ki Peter ile Ethan tam anlamıyla birbirinin zıt karakterleridir.Ethan için yolculuk çok keyifli olurken Peter için tam bir çiledir.Film bir kaç sahnesi dışında gerçekten eğlenceliydi ki bunda etken Robert'i ayıla bayıla izlemem olabilir.Birde Ethan'ın o kadar doğal oynaması var ki ya gerçekten böyle insanlar var dedirten cinsten.
  • Son Macera 2017
80'li yaşlarına gelmiş 3 emekli arkadaş, Willie (Morgan Freeman), Joe (Michael Caine) ve Albert (Alan Arkin) emekli maaşları ve sosyal yardımlarla zar zor ayakta kalmaya çalışmaktadır. Bunun üzerine emeklilik ödemelerinin kesilmesiyle iyice zor durumda kalırlar.Çaresizlik içindeyken Morgan Freeman'ın aklına bir fikir gelir diğerleri karşı çıksa da bir süre sonra kabul etmek zorunda kalırlar peki başarabileceklermidir.Çok beğendim gerçekten sıcak samimi,oyuncular arası diyaloglar sanki gerçekten yıllarca arkadaşlarmış misali oynamaları.Güzeldi ya oyuncuları beğeniyorsanız bir şans vermenizi isterim.

             

  • Soygun 2015
Bir babanın kızının sağlık giderlerini karşılayamaması üzerine, ortağının kumarhanesini soyma girişiminde bulunması ve tek plan buyken kendini bambaşka bir olayın içinde bulmasını konu alıyor.The Walking Dead'de Negan rolüyle kalbime taht kurmuş evet kötü karakter ama çok güzel oynuyor hareketleri bakışları beğeniyorum.Jeffrey Dean Morgan'ın diğer filmlerine bakıyorum aradan seçip izliyorum bu filmde oyuncu kadrosu güzel olan bir film ama biraz klişe bir konusu var tvde sık karşılaştığımız filmler gibi biraz.Ama yine içinde farklı olan şeyler de var yazarsam spoiler olur.Çok nadir film beğenmediğim olduğundan bu filmi de beğendim.Robert De Niro ve Jeffrey Dean Morgan'i izlemek keyifliydi.
  • Savaş Vadisi 2016
Yazın komedi tarzı izliyorum dedim değil mi bu biraz istisna oldu arada bir imdb 250'sinden de seçip izlediğim oluyor.Yeni bir film olmasına rağmen orada kendine yer edinmiş bir film.İkinci Dünya Savaş'ı herkes askere yazılıp ülkesine hizmet etmeye çalışıyor.Desmond Doss'da bunlardan biri.Tek farklı ülkesine insan öldürerek hizmet etmek istemiyor.Yani vicdani retçi.Böyle bir seçenek var bunu tercih ederek askere yazılabiliyorsun ama kağıt üzerinde diğer başındaki Çavuş,Komutan gibi yüksek rütbeli askerler için bu büyük bir sorun ve bu sorunu büyütmekte kararlılar.Filmde bir sahnede şu replik geçiyor "Savaş zamanı babalar oğullarını gömer,barış zamanı oğullar babalarını" bu cümle bile savaşın ne berbat ne kadar kötü olduğunun ispatı.

26 Temmuz 2017 Çarşamba

Yarıyıl Raporu (Mid-Year Book Freakout: 2017)


Uzun bir aradan sonra merhabalar! Sonunda aklımda sürekli bugün yap yarın yap diye düşündüğüm mim yazısıyla karşınızdayım.Mim yazısı olunca haliyle biraz bekliyor kitap yorumu gibi hemen giremiyorum.Beni bu mime sevgili Kağıttan Dünyam etiketlemiş.Ona buradan kocaman sevgilerimi gönderiyorum teşekkür ediyorum :) Onun yazısını da okumak isterseniz ismine tıklayarak ulaşabilirsiniz.Şimdi gelelim mıntıka sayımına.

  • Şu ana kadar okuduğun en güzel kitap?

Bu sene genel anlamda güzel kitaplar okuduğumu düşünüyorum ama içlerinden birini seçmem gerekirse Rüzgarın Adı'nı seçerim kalın ve küçük puntolu olmasına rağmen içine çeken bir kitap.Soruyu okuyunca da aklıma direk bu geldi.

  • Şu ana kadar okuduğun en iyi devam kitabı?
Bu soruya iki cevabım olabilir Cress ile Ateşle Oynayan Kız.

  •  Okumak istediğin ama henüz okuyamadığın yeni çıkan bir kitap?
Genellikle yeni çıkan kitapların hep ucuzlamasını beklediğimden hepsi diyebilirim ama son zamanlar da Yabancı Yayınlarından çıkan Bu Bizim Hikayemiz'i merak ediyorum konusu ve yorumlar ilgi çekici.

  •  İkinci yarıda çıkmasını çok beklediğiniz bir kitap?
The Raven Boys serisini çok merak ediyorum sürekli karşıma çıkıyor neden hala çevrilmedi ki.

  •  Sizi hayal kırıklığına uğratan kitap?
Oğullar ve Rencide Ruhlar olabilir başta çok sevimliydi sonra benim için saçma sapan bir hal aldı kitap.Geçmişten Gelen Mutluluk olabilir sinir olmuştum baş karaktere ondandır ki serinin diğer kitaplarına elim gitmiyor uzun süre de gitmeyebilir.

  •  Sizi şaşırtan bir kitap?
Öyle çok şaşırdığım bir kitap hatırlamıyorum ama cevap vermem gerekirse Ateşböceği Yolu olabilir sonu beni çok etkilemişti.

  • Favori yeni yazarınız?
Bir kitabını okumama rağmen Sophile Kinsella var sonra ay günlükleri serisinin yazarı Marissa Meyer,yine bir kitabını okumama rağmen Kristin Hannah olabilir dram olarak güm diye vuruyor farkında olmuyor insan.

  • En yeni favori karakteriniz?
Ay günlükleri serisinden Thorne olabilir.

  • Sizi ağlatan kitap?
Ağlarım hiç affetmem hele kitaba bağlanmışsam ya da duygusal halimdeysem.Ateşböceği Yolu bu kitapta ağlamıştım hüngür hüngür olmasa da kitap bittikten bir süre sonra da böğrüme öküz oturmuşcasına gezdim.O yüzden yazarım kalemini sevsem de diğer kitaplarında da böyle olucak diye okuyamıyorum.

  •  Sizi mutlu eden kitap?
Beni Hatırladın Mı? büyük bir keyif alarak okumuştum kitabı çok eğlenmiştim.Ruhu Mücerret sesli kahkaha attığımı bilirim yer yer öyle güzeldi ki kitap.

  • En beğendiğiniz kitaptan uyarlanan film?
Tam kitapta uyarlama film izlemedim diyordum aklıma geldi.Muhteşem Gatsby kitabını okuyup üstüne filmini izlemiştim filmini daha çok sevmiştim.Yine Yıldız Tozu aklıma geldi ama bu sene izledim mi emin değilim oda kitabına göre daha güzeldi bence.

  •  Bu yıl yazdığın favori kitap yorumun?
Ay hepsi güzel hangisini yazayım şimdi :) Şaka bir yana hiç bilmiyorum.

  • Bu yıl satın aldığın en güzel kitap?
Diyette olunca bu sene pek kitap almadım topu topu on tane filan ama daha okumadım.Kapağına göre dersem Serephina olur.

  • Yıl sonuna kadar neleri okumak istiyorsun?
Kitaplığımda okumadığım kitapların hepsini olmasa da geriye okunmamış beş altı tane bırakacak kadar kalanını okumak istiyorum tabi birde merak ettiğim okumak istediği ekitaplar da yanına cabası.

Güzel bir mimdi kendimi envanter raporu çıkaran muhasebeci gibi hissettim :)Bende Büyülü Ayraç Kağıt Salıncak , Lila'nın Güncesi'ni ve Öneri Makinesi'ni  etiketliyorum kim yaptı yapmadı hatırlamıyorum ama olsun.Ayrıca yapmak isteyen herkes davetli ve etiketlidir.



19 Temmuz 2017 Çarşamba

Karanlık Ateş - Karen Marie Moning (Ateş Serisi #1)

Haziran ayında okuduğum ama yorumunu unuttuğum bir kitap Karanlık Ateş.Beğendiğim kitapları yazmayı unutuyorum ya da geciktiriyorum onu fark ettim.Bundan sonra kitabı bitirdiğim an yorumunu taslaklara gireceğim yoksa kalıp gidiyor.

Bu seriyi duymayan ya da nadir de olsa benim gibi okumayan çok az kişi vardır.Kız kardeşinin hunharca katledilip öldürülmesi ve dosyanın hiç bir şey bulunamadan kapatılması Mac 'ın canını sıkmaktadır ve bu işi kendi başına halletmeye karar verir ve İrlanda'ya gider.İrlanda'da onu büyük bir bilinmez macera beklemektedir ve bu daha başlangıçtır.Kitabın İrlanda'da geçmesine çok sevindim belki kitapta pek anlamıyoruz ama olsun, umarım diğer kitaplarda daha çok tasvir olur.

Kitap çok güzeldi gerçekten öyle her şey dozundaydı karakterler olsun kurgu olsun.Kızımız kendi başına bir şeyler başarmak istiyor herkes gibi ama bunun yanında çok tatlı da bir bayan kendisi.Sarışın renkli giyinmeyi seven tırnakları her zaman pembe ojeli bir karakter.Diğer kitaplardan farklı bir bayan karakter görmek hoşuma gitti.Aslında kendi gibi renkli bir hayatı olan Mac bir anda farklı bir dünya da bulur kendini.

"Dün gece,daha uygun kılık kıyafet seçimi yapabilmek için neyle karşılaşacağınızı önceden bilmek istemiştiniz.Bu gece Goth inlerinden birinde bir vampiri ziyaret edeceğimizi söylemiştim.Peki söyler misiniz Bayan Lane,neden canlı bir gökkuşağı gibi görünüyorsunuz ?"

Ve tabi ki herkesin Barrons diye öldükleri adam işte o bu seride.Tanışıyoruz ilk kitaptan merak etmeyin ve şöyle özünde beyefendi iyi biri gibi.Mac'e sürekli Bayan Lane diye hitap ediyor tabi ileride şu emir seven aksi diğer erkekler gibi olmazsa süper olur.

Şu yaz günlerinde serinin karanlık şeyler okuyasım yok diyordum ama sanırım dayanamayacağım ve seriyi arka arkaya okuyacağım.

Puanım 5/5

17 Temmuz 2017 Pazartesi

Cress - Marissa Meyer

Aylar önce bitirdiğim hem de ayıla bayıla okuduğum kitabın yorumunu girmemişim unutmuşum.Kitabı çok beğendiğimden sanırım erteledim yazısını sonra da unuttum.

Ben bu kitabı diğer ikisi kitaptan daha çok beğendim bütün karakterler ortaya çıkınca her şey daha eğlenceli oldu.Sanırım her çıkan kitabı daha çok beğeneceğim.Bütün karakterleri  seviyorum birbirinden ayırmak zor ama en çok sevdiğim Thorne ve Cress karakterleri tabi bir de Iko.Thorne'nin ukalığına bayılıyorum birde bir karizması var ki Cress'in dile getirdiği gibiyse yakışıklı biri mavi gözleriyle.Iko da öyle.

Serinin diğer kitaplarını daha alamadım ama aklım onlarda keşke almış olsaydım bunlar gibi ardı ardına okurdum.Ardı ardına okunan bir seri sıkmıyor daha eğlenceli sürükleyici oluyor.Bu kitabın kapağını da daha çok beğendim genel olarak orijinal kapaklara benziyorlar ama  bizimkiler daha güzel bence.

Çok seri bitirmesem de bu seriyi büyük bir keyif alarak okuduğumu söyleyebilirim ilk kitap Cinder hafif gelebilir ya da beğenmeyebilirsiniz ama ikinci bence şansı hak eden bir seri devam etmenizi öneririm çok keyifli bir seri.

Puanım 5/5

15 Temmuz 2017 Cumartesi

Pabucumun Ajanı - Asude

Deniz Akın tam iş mülakatına gidecekken düğmesi kopar ve olaylar ip söküğü gibi gelir.Mülakata gidemediği için işe bir başkası alınmıştır.Altı aylık işsizlik ve üstüne birde bu eklenince sinirlenen Deniz saçma sapan bir cv doldurarak bir şirketin yolunu tutar.Ve bir yalan üzerine işe alınır alınır ama aksilikler peşini bırakmaz.

Bu kitabı bir ara adından dolayı çok merak ediyordum ama bir türlü alamıyordum sonra aldım senelerce kitaplıkta bekledi evet elime alasım gelmiyordu iki sene filan olmuştur.Elimin gitmediği kitaplar mimini görünce artık okumaya karar verdim.Kitabı hem sevdim hem de sevmedim ortada kaldı benim için.

Kitabın içindeki göndermeler,benzetmeler çok hoştu pembe dizi tadında ,dili de çok akıcıydı kolay okunuyor.Ve wattpad'den çıkma olsa da uğraşılmış bir eser olduğu belli bu yönleri eserin sevdiğim kısımları.Birde Mert ve Yasemin var bunlar az geçse de bu karakterleri daha çok sevdiğimi söylemeliyim baş karakterleri sevemedim.

"Evet ,Büyük İskender amcam,Sezar eniştem,Kraliçe Elizabeth yengem oluyordu.Havaya girmem normaldi."

Kitabın sevmediğim yönleri ise Tuna Üstüner ve onun emri vaki konuşmaları "gel,git,otur" çalışanı olsa bile hiç hoş bir durum değil ne zaman böyle erkekler çekici oldu anlam veremiyorum. Sonra Deniz'in daha iki gün gördüğü ve ona iyi davranmayan adam için ölüp bitmesi Tına Tuna diye ha önce sövüyor sonra öpüp koklasın diyor.Birde sırf adama gıcıklık olsun diye labali ve şımarık tavırları sinir bozucuydu.Kitabın tamamı neredeyse atışma kavga dövüşle gidiyor.Bu bana biraz Kiralık Aşk'ı Defne ve Ömer'i anımsattı ama onlar daha katlanılabilirdi.Hiç değilse Ömer saygısız ya emirci değildi sadece ciddiydi.

Spoiler'a girmeden en sinir olduğum noktayı dile getirmek istiyorum.Deniz hiç duymaması gereken bir konuşmayı duyuyor kitabı okuyanlar belki hatırlar,Tuna Mert ile konuşurken onu aşağılıyor özellikle Tuna bunu duyan Deniz çok öfkeleniyor falan filan ama bir kaç gün sonra sanki hiç bir şey yokmuş gibi bir konuda özür diliyor.Hayda oldu mu bu şimdi hele bunu Türk bir yazar yapıyorsa çok sinirleniyorum.Ben senin malınmıyım diyor oda evet öylesin diyor ama Deniz 'de tık yok .
Bunu okuyan genç kızlarımıza ne olacak normal bir şeymiş gibi gelicek.Hadi madem affedecek kitap için ona bunu ödetsin hatasını göstersin o gelsin özür dilemeye.

Serinin ikinci kitabını okur muyum bilmiyorum,çünkü karakterleri sevmedim.Yazarın akıcı ve eğlenceli dili için diğer kitaplarına şans verebilirim illaki bunun gibi sinir olucak şeyler olabilir her kitapta olduğu gibi oda.

Puanım 3,5/5